ÖZDEMİR; “16 NİSAN ÖNCESİ UYARDIĞIMIZ SÜRECİ YAŞIYORUZ”

CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir, İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Altepe’nin, başkanlığı süresinde Bursa’ya büyük zararlar verdiğini ifade eden Özdemir, bunlara rağmen istifa ettirilmesinin demokrasiye zarar verdiğini belirtti.

ÖZDEMİR; “16 NİSAN ÖNCESİ UYARDIĞIMIZ SÜRECİ YAŞIYORUZ”
banner98
 

CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir, İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, İl Yöneticileri, Geçmiş Dönem ve yeni dönem Belediye Meclis üyeleri ile çok sayıda partilinin hazır bulunduğu toplantıda konuşan Özdemir, hem yerel hem de ülke gündemine ilişkin süreçlerle ilgili bir değerlendirme yapma istediklerini söyledi.  Son günlerin en önemli konusunun belediye başkanlarının istifa ettirilme süreçleri olduğunu ifade eden Özdemir;  “16 Nisan referandumu öncesinde sürekli anlattığımız bu süreç Türkiye'yi tek adama götürür dediğimiz meseleleri birer birer yaşıyoruz” dedi. Adalet, hak, hukuk arayışında mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Özdemir sözlerini öyle sürdürdü: “Örgütümüz bu yolda Genel Başkanımızla birlikte 430 kilometre Ankara'dan İstanbul'a yürüdü. Biz Bursa’da CHP Bursa Örgütü olarak 323 kilometre adalet arayışını seslendirmek, dillendirmek için mücadele vermiştik. İşte tam da bu dönemde biz bunları yaparken, biz Türkiye tek adam rejimine gidiyor, demokrasi dışına çıkıyor diye anlatırken tam tersini savunan belediye başkanları birer birer görevlerinden istifa etmek zorunda kalıyor. Her istifa eden belediye başkanının kendisinin bir terör örgütüyle ilişkisinin olmadığını, çalışmalarında son derece başarılı olduğunu, aslında istifa etmek istemediğini ama partisiyle de çatışmak istemediğini söylediklerini görüyoruz. Bu süreçlerde AKP Genel Başkanı'nın kullandığı dil ‘bir takım metal yorgunlukları var, bu metal yorgunluklarını gidermek, yenilenme, değişime katkı koyma, yeni mücadele alanları açmak’  gibi gerekçelerle belediye başkanlarının istifalarını talep ettiklerini söylüyordu. Arkasından da başka bir şey söylüyordu; ‘Açıkça istifa etmezlerse sonu kötü olur’ tehdidini de gönderiyordu. Halbuki seçimlere bir buçuk yıl var. Zaten bir buçuk yıl sonra metal yorgunu olan belediye başkanlarını rahatlıkla aday göstermeyerek, seçime gidebilirdi ama buradaki amaç başka.”

HUKUK BİR GÜN HERKESE LAZIM OLABİLİR

AKP MKYK üyesi Manisa Milletvekili Murat Baybatur’un ‘Sıra CHP ve MHP'li belediyelere de gelecek’ açıklamasına da değinen Şadi Özdemir konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi bundan ne anlayacağız biz? Kendi belediye başkanları metal yorgunu ise bizim metal yorgunu olan belediye başkanlarımıza da gelmiyorsunuz herhalde. Bu imalardan anlaşılan çok açık ve nettir; bu belediye başkanları bir takım kirli ilişkiler içindedir. Hani bir türlü FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkmıyordu, işte belediyelerde ya bunlar FETÖ'cü ya ihale yolsuzlukları yapıyor ya da devlet aleyhine cürümler işliyor. Başka bir gerekçe olamaz. Buradan ima ettikleri bence kendi belediye başkanlarının istifa etme gerekçelerinin de kirli meseleler olduğu anlamına gelir. Eğer savundukları gibi sadece parti içi bir mesele ise o zaman CHP ve MHP'ye sıra gelecek derken neyi kastediyorsunuz.” “Recep Altepe istifa etmemelidir dedik” diyen Özdemir, bu sözlerin savunma sözlerini gibi algılandığını belirterek; “Biz aslında Recep Altepe'yi savunmuyoruz, Bursa'ya yaptıklarını da paylaşacağız. Bizim burada savunmak istediğimiz hukuk meselesidir, demokrasi meselesidir, adalet meselesidir, tek adam rejimine karşı çıkma meselesidir. Yoksa Recep Altepe'nin ya da Melih Gökçek'in bizim nezdimizde bir kıymeti harbiyesi yoktur ama hiç kimse unutmasın hukuk bir gün herkese lazım olabilir. O nedenle hukuk devleti açısından bakarak biz Recep Altepe'nin istifa etmesini yanlış buluyoruz ama tabi direnebilme şansının da olmadığını biliyoruz. Bugün Türkiye'de adaletin, hukukun, hakkın, mahkemenin, savcının, hakimin özgürlüğünün olmadığını gayet açık biliyoruz. O nedenle basit bir nedenle, herhangi bir neden olmaksızın insanları içeri atabiliyorlar, tutuklayabiliyorlar görevden alabiliyorlar, işinden atabiliyorlar, yıllarca tutuklu kalabiliyorlar. Bunu Recep Altepe de diğer belediye başkanları da görüyor” diye konuştu.  

KENTESEL DEĞİL, RANTSAL DÖNÜŞÜM

Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin Bursa’daki çalışmalarından örnekler veren İl Başkanı Şadi Özdemir, Doğanbey TOKİ Konutlarının Altepe’nin Bursa’ya en büyük hediyesi olduğunu söyleyerek; “Doğanbey'de iki katlı ya da tek katlı evler vardı. Nereden bakarsanız bakın Bursa'nın kalbine sahiplenmiş bir hançer gibi, Bursa'ya en büyük hediyesi buydu. Burası kentsel dönüşümdü. Bunlar kentsel dönüşümden anlamadıkları için, kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm olarak algıladıkları için ortaya bunlar çıkıyor. Oysa kentsel dönüşüm riskli binaların yeniden düzenlenmesi ama bu düzenlemeyi yaparken yüklenici, kamu ve hak sahiplerinin birlikte hareket etmesi gerekir. Bana göre kooperatifleşme yapılması gerekir. Orada yaşayan her insanın, çiçeğin, böceğin hakkını, hukukunu korumadan kentsel dönüşüm yapabilme şansımız yok” şeklinde konuştu. Konutların 24 katlı olduğuna dikkat çeken Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu binaların otoparkı her yağmurda su altında kalıyor, çatılarından su akıyor, asansörler çalışmıyor. Orada yaşayan insanlar da daha önce orada yaşayan insanlar değil. Başka bir kimliğe bürünmüş durumda. Kendisi de bu durumdan o kadar utanıyor ki yurt dışına gönderilen maketlerde Doğanbey TOKİ Konutları yok. Bursa'da şu anda da kentsel dönüşüm yüzde 50 emsal artış üzerinden büyük bir hızla yürütülüyor. Büyükşehir Belediye Meclis gündeminin yüzde 73'ü imar dosyalarıdır. Bu dosyalar Belediye meclisinin vaktinin de yüzde 90'ını alır. Dikkat edin kentsel dönüşüm öncelikli olarak kentsel dönüşüm yapılması gereken mahallelerden çok rantsal değeri yüksek, Nilüfer gibi 15-20 yıl önce yapılmış konutların bulunduğu alanlarda yapılıyor. Yıldırım'ın yüzde 80'i Osmangazi'nin belki de yüzde 60'ını kentsel dönüşüm alanı içinde çevirmek lazım. Ataevler bölgesinde yapılan kentsel dönüşümde nüfus yoğunluğu yüzde 50 değil bir buçuk kat artıyor. 20 bin konut varsa 50 bin konuta çıkıyor. Yeşil alan aynı, alt yapı aynı, kültür alanı aynı. Yollar aynı yollar. Bunun sonucunda Nilüfer bölgesi yaşanmaz bir hal alacaktır. Buradan söylüyorum orada 800 bin, 1 milyon TL'ye daire alanlar birkaç yıl sonra inanın yarı fiyatına satamayacaklar. Çünkü orası yaşanmaz hale gelecek. Yine iddialar göre kentsel dönüşüm yapılan bölgelerde kooperatifler ya da sitelerden, 313 siteden zorunlu bağış alınıyor yani bir anlamda 313 dosyadan rüşvet alınıyor iddiaları var. Bunu iyi niyetle kullandıklarını söylüyorlar ama bunu takip edeceğimizin de bilinmesini istiyoruz.”

SÖZ VERDİĞİ HALDE ŞEREF TRİBÜNÜNÜ DE YIKTI

Atatürk Stadyumu’nun yıkılmasına ilişkin de açıklamada bulunan Şadi Özdemir, Bursaspor’un Bursa için çok önemli bir marka olduğunu söyleyerek; “Bursa'da büyüyen herkes Bursaspor ile büyümüştür. Bursa'da maç seyretme diye bir kültür vardır. Bursaspor kaçıncı olursa olsun sonuç olarak maçlara giden fazlaca taraftarı vardır. Bursa'nın şampiyonluğunu ilan ettiği bir stadı da vardı. O stada yeterince yatırım yapılmış, UEFA standartlarına getirişmiş bir stattı. Bu stadı yıkma sebebinin arkasında her zaman olduğu gibi Atatürk'ün adını silme çabaları var. Sayın Recep Altepe Meclis'teki konuşmasında Şeref Tribününü yıkmayacağına dair söz vermişti. Yıkarken eski başkanların posterlerini kaldırma gereği bile duymadan, onları da parçalayarak Şeref Tribününü yıktı. Sonra Timsah Arena stadını yaptı. Yeri yanlış, zemini yanlış üstelik trafiği felç ediyor üstelik hemen üst tarafına bir şehir hastanesi yapılıyor. O da devreye girdiğinde zaten ulaşılmaz olan Ankara Caddesi hiç çalışmaz hale gelecek. 60'lı yapılmış olan bu yolu kullanıyoruz. 60'lı yılların on katı nüfusa ulaştık. Yetmezmiş gibi Ankara Caddesi’nin ortasında cadde üstünden hafif raylı sistem geçirilerek yol daraltıldı. Yeni yollar da açılmadı. Bu yollar ne zaman açılacak, bu vizyona sahip bir belediye başkanı olduğu zaman. Timsah Arena da bitmedi, inşaatlar devam ediyor. 23 kente aynı stadyumlardan yapıldı. 23 ilin statlarının parasını merkezi hükümet ödedi. Bir tek Bursa'nın stadının parasını belediye bütçesi yani biz ödedik. Biz almamız gereken hizmetleri alamayıp sırf Recep Altepe'nin şahsi kaprisleri yüzünden, kendini farklı kılma çabası yüzünden 500 milyona yakın parayı ödedik, daha da ne kadar ödeyeceğimizi bilmiyoruz. 500 milyon belki 100 tane bat-çık yapmanın karşılığı. O stadı yapmayarak trafiğin tıkandığı yerlerde, köprülü kavşaklar, yollar her ne ise ihtiyaçlar Bursa bunları yapabilirdi. Bugün trafiğimiz çok daha rahat hale gelmiş olabilirdi” değerlendirmesinde bulundu.  

BURSA’NIN ULAŞIMI; ULAŞTIRMAYAN ULAŞIM

Bursa’nın ulaşımına bakıldığında da kötü bir tablo ortaya çıktığını ifade eden Şadi Özdemir, hatalı ve öngörüsüz projelerle trafiğin içinden çıkılmaz bir hale getirildiğini belirterek; “Sürekli arıza yapan bir hafif raylı sistem var. 8-10 dakikadan daha erken geçemeyen, kent trafiğini felç eden bir sistem var.  T1, T2 gibi metropol kentlerde yolcu taşımada kullanılamayacak yanlış yatırımlar var. Bursa’nın büyüme aksı ve hızına bakarsanız bir süre sonra Bursa Gemlik ile birleşecek. Bursa’dan Gemlik'e T2 ile taşıma yapamazsınız. Yüzde 100 metro hattı olması gerekiyor ama yine yanlış kararlar vererek bunu yaptı. Bir de pembe vagon hikayesi var. Bunlar aklını fikrini başka yerden çalıştırdıkları için, kadın görünce insan görmedikleri için ayrıştırmaya çabalıyorlar. Kent içi ulaşımda da uzun zamandan beri artık ulaştırmayan ulaşım haline gelmiş durumda. Buna yönelik alternatif bir çözümü yok” dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Bursa için Ulaşım Master Planı hazırlandığına dikkat çeken Özdemir sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Rahmetli Hikmet Şahin onu rafa atı ve ‘Ben böyle istiyorum, böyle yaparım, bat-çıklarla bunu çözerim’ dedi. Şimdi 500 tane daha bat-çık yapsak sorun çözülmeyecek gibi görünüyor. İki şeyi aynı anda düşünmek gerekiyor; birincisi araçlarla gitme zorunluluğunu ortadan kaldırmadığınız sürece trafiği çözemezsiniz. O yüzden toplu taşıma, metro işini yaygınlaştırmanız, metrodan inen insanları yatay ve dikey taşıma işlerini de üstlenmiş olmanız gerekiyor. İkincisi de yeni ana arterler açmanız gerekiyor. Recep Altepe Bursa'ya en büyük zararı vermiş belediye başkanıdır. Gelmiş geçmiş en kötü Belediye Başkanıdır. Her zaman söyledik; Bursa'yı seviyorsan Bursa için bir şey yapma çünkü yaptığın her şey Bursa’nın geleceğini yok ediyor' dedik.”

BURSA’NIN GELECEĞİ YOK EDİLDİ

Özdemir, Bursa'nın doğasıyla ilgili büyük katliamlar yapılarak, Bursa’nın geleceğinin yok edildiğine dikkat çekerek; “Örneğin Teleferik projesi binlerce ağacın yok edilmesi, Çevre Yolu adın altında binlerce zeytin ağacının yok edildiği söyleniyor. Bir anlamda Bursa'nın tarımını da yok ediyorsunuz. Kocayayla'da gölet yapma uğruna on binlerce ağaç kesildi. Kayapa'da katı atık yakma tesisi kurarak batı bölgesinin geleceğini risk altına attılar. Bir tarafta Gölyazı var, bir tarafında kent batıya doğru göçüyor. Katı atık yakma tesisi yapılacak yerin10 kilometre yakınında insan yaşamamalı. Aynı tesisten Demirtaş çöplüğünün içine de kurdu. 10 kilometre çapında kaç bin kişi yaşıyor? O insanların sağlığı ne olacak?  Bursa hava kirliliği açısından da uzun zamandan beri sorun yaşıyor. Özellikle kış aylarında ucuz ve kötü kömür gibi, insanların doğalgaz kullanacak durumları merkezi hükümetimiz insanların yaşam koşullarını giderek zorlaştırdığı için olmadığından sorunu ucuza çözmeye çalışıyorlar. Bursa'nın havası maksimum değerlerin beş katı kadar kirlilik değerleri ölçülüyor” diye konuştu. “Bursa'da kazmayı vursan su çıkardı” diyen Özdemir Bursalıların Türkiye'nin en pahalı suyunu içtiklerini vurgulayarak; “Çeşmeden içecektik, şimdi çamaşır makineleri dahi kireçten bozuluyor. Bırakın içmeyi, makinelerde dahi bu suyu kullanamayacağız. Yetmiyor bir de su ticaretine başlıyoruz. Bursa'nın toplam su kaynaklarının yüzde 39'unu su fabrikalarına devretmiş durumdayız. O fabrikaların yüzde 70'e yakını yabancı firmalar. Bursa'nın suyunu yabancılara verip o yabancılar kendi suyumuzu bize satıyor. Bir bu tarafı var bir de doğa tarafı var. Bursa'nın suyunun yüzde 40'ı toprağa, tarıma gidiyordu. Şimdi nereye gidiyor? Kendi geleceğini, kendi yeşilini kendi ekolojik dengelerini açıkça bozuyorsun. Çeşmeden suyu içerisinde şişeleyerek su taşımaya karar verdi. Kestel bölgesinde bir su şişeleme tesisi kuruyor. Getirdiği yer burası” açıklamasında bulundu.

MUDANYALILARA CEZA VERİYORLAR

Büyükşehir Belediyesi'nin Mudanya üzerinde de uzun zamandır yanlış uygulamalar gittiğini ve Mudanya halkını cezalandırma çabası içinde olduğunu söyleyen Şadi Özdemir, Mudanya’nın tarım ürünleriyle gözbebeği olan bir yer olduğunu vurgulayarak; “Ketendere'ye bir liman yapma çabaları var. Biz vekillerimiz, örgütümüz ve sivil toplum örgütleriyle davalarımızı açtık. Yürütmeyi durdurma kararı alındı. Buna itiraz edebilirler belki bilmiyoruz ama Ketendere'ye liman yapmak oradan yılda bir buçuk milyon kamyonun geçmesi anlamına geliyor. Onun merkezi bağlantılarıyla birlikte Mudanya'yı yok etmek anlamına da geliyor. Yine Esence'de toplu konut projesi var. Oraya 20 bin nüfus gibi taşıma çabaları var. O da o bölgenin geleceğini yok etme çabasıdır. Bir de meşhur Mudanya Sahil Projesi var. Mudanyalıyla denizin arasına adeta bir set oluşturdu. 3 yıldır proje ilerlemiyor bir şekilde Mudanya halkını kendilerince cezalandırıyorlar. Bu da Recep Altepe'nin yakasında taşıması gereken lekelerden biridir. Mudanya Belediye Başkanımız açık çağrı yaparak, yapamıyorsanız devredin biz yapalım dedi. Ancak bunu da yapmadılar. Adeta Mudanyalıları cezalandırıyorlar” dedi. Restorasyon çalışmalarına da değinen Özdemir; “Bursa'da yaptığı restorasyonlarla da övünüyordu. Gerçekten de bu konuya önemli bir kaynak ayırıyordu. Ama bir kaç örnekle İznik Ayasofya Camisi’nin cam kapısı, Yenişehir Sinanpaşa Külliyesi'nin kamyon girsin diye yıktıkları tarihi duvarı gibi örneklerle restorasyon anlayışını görüyoruz.  Bursa'da yapılmış hiçbir restorasyon çalışması orijinaline uygun değildir. Yıkıp yeniden yapma ve orijinalini bozmadır. Aksini iddia eden varsa ben olmadığını göstereceğim. Restorasyon yapmayı restoran yapma, işletme yapma olarak anlıyorlar” şeklinde konuştu.  

YERELDE ERKEN SEÇİM KARARI ALINMALI

Sayıştay’ın, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin devleti 14 milyon zarara uğrattığını ortaya çıkarmasıyla ilgili olarak, bu olayda Recep Altepe’nin Belediye Meclisi’ni de kandırdığı değerlendirmesinde bulunan Özdemir; “ Yapmış olduğu anlaşmaları sunmadan, eklerini koymadan araya önergeyle sokup Büyükşehir Belediyesi'ni eski parayla 14 trilyon Lira zarara uğrattığını Sayıştay raporları ortaya çıktı. Şimdi dava açılıp itiraz ediliyor. Bursa'yı her açıdan zarara uğratan bir belediye başkanımız vardı. İstifa ederken çok iyi hizmet yaptığını anlattı. Bunlar sadece bir kısmı” dedi. Recep Altepe'nin istifa etmiş olmasını, bu meselelerden arınmış olması anlamında görmediklerine dikkat çeken Özdemir; “Savunmamızın arkasında her zaman hak, hukuk, adalet var. Biz hak, hukuk ve adalet istiyoruz. Tek adam rejimine karşıyız” şeklinde konuştu. 2 Kasım'da Büyükşehir Belediye Meclisi'nde yapılacak seçimde aday göstermeyeceklerini belirten Özdemir; “Birçok nedeni var ama birkaç tanesini söylemek gerekirse; halk o partiyi seçti. İkincisi Gemlik'te halkın seçtiği Belediye Başkanımızı elimizden zorla aldılar. O çirkinlik girişiminde bulunmayı kendimize uygun bulmuyoruz. Bu arkadaşlarımız metal yorgunuysa, ilçelere inince yüzlerce metal yorgunu belediye başkanıyla değiştireceksek o zaman gelin erken seçime gidelim siz de rahatlayın biz de rahatlayalım. Erken seçime niye hayır diyecekler? TV programlarında açıklamalarını duyuyoruz. Erken seçim olur da seçime bir kaç ay kala başka adaylarla girerlerse mevcut belediye başkanlarının seçim kampanyalarında belediye kaynaklarını kullandırmayacaklarını düşünüyorlar. Esas mesele metal yorgunluğu değil. Biz bunu demokrasimize, ahlak ve adalet anlayışımıza, vicdanımıza uygun bulmuyoruz. Bir an önce yerel seçimlerde erken seçim kararı alıp seçime gitmekte yarar var” açıklamasında bulundu. Recep Altepe’nin bu hatalarının yanında kendini övdüğü paylaşımıyla da hatırlanacağını ifade eden Özdemir,  Recep Altepe'nin en net fotoğrafının bu paylaşım olduğunu söyledi.

GENEL BAŞKAN 2 KASIM’DA BURSA’DA

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için düzenledikleri etkinliğe ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaoğlu’nun Bursa ziyaretine ilişkin bilgi veren Özdemir sözlerini şöyle tamamladı: “28 Ekim Cumartesi günü öğleden sonra itibari ile Cumhuriyet Bayramı başlıyor. Hükümetin çelenk koyma törenleri ve protokollerinde siyasi partileri yok sayması nedeniyle biz her zaman alternatif bir etkinlik yapıyoruz. Cumartesi günü saat 14.30'da Setbaşı Mahfel önünden Heykel'e doğru yürüyeceğiz. Yürüyüşe tüm Bursa halkını bekliyoruz. Yürüyüşün ardından çelenk sunma törenimizi yapacağız. Pazar günü pek çok ilçede etkinlikler olacak ama Nilüfer'de artık klasikleşen Cumhuriyet yürüyüşüne ve Mudanya'daki yürüyüşlerine katılacağız. 2 Kasım'da Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Bursa'da olacak. İnegöl ve Orhaneli'de çeşitli etkinlikler planlıyoruz. Muhtarlar, kanaat önderleri ve oda temsilcileriyle bir araya gelecek. Aynı gün akşam Bursa'dan ayrılacak.”

ORHAN SARIBAL: “AKP VE SARAY REJİMİNİN GİTMESİ LAZIM”

İl Başkanı Şadi Özdemir’in ardından söz alan CHP Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, istifa ettirilen belediye başkanlarının suçlarını bildiklerini belirterek; “Bizim bildiğimiz bu suçların tümünü saray da biliyor. Gerekçe şudur; 2019 seçimlerine doğru giderken, elbette 2019 öncesinde de olabilir, kamusal rantın bittiği yerlerde artık yerel rantın saray tarafından kontrol edilmesi sürecidir bu. Eğer ortada bir suç varsa bu suçu saray biliyor. İmar suçunu biliyor. Örneğin Uludağ'a yukarıdan baktığınızda bütün maden arama ve mermer ocaklarıyla tarumar olmuş durumda.  Saray rejimi, AKP ve yerel belediyeler suçu ortak işlediler. Şimdi kendi belediye başkanlarını bir kenara koyarak onları aklıyor. ‘Sizin ne yaptığınızı biliyorum çünkü ben de bu sürecin içindeydim. Şimdi kenara çekilin ben bundan sonra bu süreci kendim yöneteceğim, kendim götüreceğim’ diyor. Rantçı, gerici, kendisinden başkasına nefes aldırmayan, eğitimden başlayıp sağlığa, sağlıktan başlayıp ekonomiye, ekonomiden başlayıp hayatın her alanında bu ülkedeki insanların tümünü baskıyla, zorbalıkla FETÖ'nün darbe girişimini gerekçe göstererek sivil darbesini ortaya koyduğu OHAL ve KHK ile toplumun üzerine koyduğu bütün vergilerle halkı yok etmeye, ekonomik olarak çökertmeye ya biat ederseniz ya terk edersiniz, ya biat edersiniz ya da sizi kolluk kuvvetlerimle ya sindiririm ya içeri atarım meselesi üzerinden giden bir süreç. O yüzden bu belediye başkanlarının hepsi suçlu, bunu biliyoruz. Görevden aldıklarının tümü suçlu İl Başkanımız detaylarını anlattı ama mesele bunun AKP saray rejiminin bir parçası olması” dedi. Belediye başkanlarının gitmesinin bu suçları örtmediğini ifade eden Sarıbal sözlerini şöyle tamamladı: “Bu suçların cezasını da vermiyor, tam tersi aklıyor. Birlikte oldukları için bunları aklıyor. Biz şunu diyoruz; Bu yağma, talan meselesi üzerinden belediye başkanlarının gitmesi yetmez. AKP ve saray rejiminin gitmesi lazım. Gitmesi gereken Cumhurbaşkanı’dır. O koltuğu bırakması gereken, bu toplumdan özür dilemesi gereken odur. Suriye meselesinden tutun Irak'a, İş güvenliğinden tutun işsizliğe kadar, rektör atamalarından tutun Milli eğitim müfredatına kadar, imamların nikah kıymasından tutun motorlu taşıtlar vergisine kadar ne yazık ki hayatımızın her alanını kendi emir ve yetkileri doğrultusunda dizayn etmek istiyor. O yüzden AKP ve saray gitmeden sadece belediye başkanlarının görevden alınmasıyla hiçbir sorun çözülmez. Biz bu ülkenin gerçek sahipleri olan yurttaşlar, yurtseverler söylediğimiz söz şudur; ferman padişahınsa bu ülke, bu topraklar bizim. Sonuna kadar mücadele edeceğiz.”

Güncelleme Tarihi: 28 Ekim 2017, 09:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0