Bir vatandaşın 'Kişinin bir borca kefil olması karşılığında ücret alması caiz midir?' sorusunu cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, kefalet akdinin teberru niteliğinde olup sevap kazanma maksadı ile yapıldığını bildirdi. Kurul açıklamasında, yardımlaşma niteliği taşıyan kefalet akdinin, sırf Allah rızası için ve dünyevi bir karşılık beklemeksizin yapılması gerektiği belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Kur’an-ı Kerim’de (Maide, 5/2; Rahman, 55/60) ve hadis-i şeriflerde yardımlaşma teşvik edilmiştir. Buna göre kefilin, kefalet akdine karşılık ücret almayı şart koşması caiz değildir. Zira ücret almak, yardımlaşma maksadına aykırıdır. Ayrıca gerektiğinde asıl borçlunun borcunu ödeyeceği için ona borç veren konumunda olan kefil, ücret alması halinde faizli işlemde bulunmuş olur. Ancak günümüzdeki bazı ilim adamları ücretsiz kefil bulunmaması halinde, zaruret veya ihtiyaç sebebiyle maslahata binaen borçlunun ücret karşılığı kefalet akdi yapmasının caiz olacağı kanaatindedirler."
SATILAN MAL KUSURLU ÇIKARSA KEFİL OLUNMAZ
"Satılan bir malın kusurlu çıkması durumunda, müşteriye, bu malın bedelini ödeme konusunda kefil olmak caiz midir?" şeklindeki soruyu da değerlendiren Yüksek Kurul, Hanefi hukukçuların çoğunluğuna göre; satılan malda görülecek bir kusura kefil olmanın caiz olmadığını hatırlattı. Açıklamada, "İmam Ebu Yusuf’dan gelen bir rivayete göre garantili satış, 'Kefalet bi’d-derek' gibidir. Çünkü garantili satış yapmak örfe göre ağırlıklı olarak 'Kefalet bi’d-derek' manasında kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu rivayete göre, satılan bir malın kusurlu çıkması durumunda, müşteriye, bunun bedelini ödeme konusunda kefil olmak caizdir." denildi.
Kurul, iki ve daha fazla kişilerin teselsülen birbirlerine kefil olmalarının da caiz olduğunu bildirdi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bu durumda birinci kefil için gereken bütün şart ve hükümler, diğer kefiller için de aynen geçerlidir."
