Uzman Çavuşun Acı Öyküsü

2004 yılında izin dönüşü geçirdiği trafik kazası sonrası askerlik mesleğine doyamadan tekerlekli sandalyeye mahkum kalan Eskişehirli Uzman Çavuş İbrahim Dayan (35), 10 yıldan beri kendisine yardım edilmediğini öne sürerek yetkililere sitem etti.

 Uzman Çavuşun Acı Öyküsü
banner98
2004 yılında izin dönüşü geçirdiği trafik kazası sonrası askerlik mesleğine doyamadan tekerlekli sandalyeye mahkum kalan Eskişehirli Uzman Çavuş İbrahim Dayan (35), 10 yıldan beri kendisine yardım edilmediğini öne sürerek yetkililere sitem etti.

2003 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) uzman çavuş olarak göreve başlayan Dayan, 12 Nisan 2004 günü izinden döndüğü İstanbul’dan görev yaptığı Edirne’ye giderken, Ali Y. (24) yönetimindeki 34 YKR 08 plakalı yolcu otobüsünün Kırklareli'nin Babaeski ilçesinde dereye uçması sonucu yaralandı. 5 kişinin öldüğü, 22 kişinin de yaralandığı kaza sonrası omurilik felci olan Dayan, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yoğun bakım servisinde 2 ay kadar tedavi gördü. Daha sonra çeşitli hastanelerde tedavilerine devam eden Dayan, 10 yıldan beri tekerlekli sandalyeye mahkum yaşıyor.

10 yıllık süreçte başından geçenleri anlatan Dayan, sakat kaldığından dolayı tedavilerinin ardından TSK’nın kendisi ile ilişkisini kestiğini iddia ederek, "Ben haklarımı alabilmek için Emekli Sandığı’na başvurdum. Emekli Sandığı, bana hiçbir maaş, özlük haklarımı, vazife malulü, gazilik, hiçbir hakkımı vermedi. Daha sonra ben bu haklarımın iade edilebilmesi için çok güvendiğim Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde dava açtım fakat Askeri Yüksek İdare Mahkemesi de aynı Emekli Sandığı gibi hiçbir hakkımı vermeden beni bir kenara attı" ifadelerini kullandı.

"EN ÇOK YARALAYAN, ASKERİYENİN BENİ YÜZÜSTÜ BIRAKMIŞ OLMASIDIR"

"Kazadan sonra beni en çok üzen ve en çok yaralayan şey, askeriyenin beni yüzüstü bırakmış olmasıdır” diyen Dayan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü ben askerli mesleğini severek seçtim. İki defa inatla sınava girdim ve severek, isteyerek uzman çavuş oldum. Sakat kaldıktan sonra da, ‘Sen bizim işimize yaramazsın’ gibisinden hiçbir hakkımı alamadan bir kenara bırakıldım. Ailem yaşlı olduğu için çok acı ama 10 yıldan beri de Yeşil Kart’la tek başıma mücadele etmek zorunda kaldım. Yani yıllarca tek başıma mücadele ettim. Sağlık sorunlarım da ağır derecede olduğundan, sürekli bakıma muhtaç olduğumdan çok büyük zorluklar çektim. Şu anda da bir okulda zorluklarla çalışıyorum ama artık sağlık sorunlarım ileri derecede beni rahatsız ettiği için çalışamayacak duruma geldim. Yıllardır çektiğim bu sıkıntıların hakkını, karşılığını kim ödeyecek?"

“CUMHURBAŞKANIMIZA SESLENİYORUM”

Dayan, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere yetkililerden yardım beklediğini aktararak, “Ben buradan Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve milletvekillerimiz başta olmak üzere tüm yetkililere sesleniyorum. Ben bir askerim, Cumhurbaşkanımız da Başkomutanımızdır. Birazcık insafınız, vicdanınız varsa bana yardım edin. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir adalet var? Varsa Allah aşkına bana gösterin. Bu duruma kimin vicdanı elverir? Ben o otobüse neden bindim? Göreve mesaiye başlamak için bindim. Ben sadece verilmeyen bütün haklarımın geri verilmesini istiyorum” diye konuştu.

“SAĞLIKLI OLSAYDIM HİÇ DÜŞÜNMEDEN TEKRAR ASKERİYEDE GÖREV YAPMAK İSTERDİM”

Askerlik mesleğini çok sevdiğini de anlatan Dayan, şöyle devam etti:

“Şu anda ben bütün askeri kıyafetlerimizi, malzemelerimi saklıyorum. Askeri mahkemenin, Emekli Sandığı’nın beni yüzüstü bırakmasına rağmen ben hala askerliği seviyorum. Yani asker sevgisi insanın içinde olan bir şeydir. Ben yüzüstü bırakılsam dahi vatanımda görev yapmayı çok seviyorum. Sağlıklı olsaydım hiç düşünmeden tekrar sadece askeriyede görev yapmak isterdim.”

“ASKERİYEYİ, VATANINI BU KADAR ÇOK SEVEN BİRİNE BUNLARIN YAPILMAMASI LAZIM”

İbrahim Dayan’ın 3 yıllık eşi Gülsüm Dayan (28) ise, eşinin hayatından çok etkilendiğini dile getirdi. “Askeriyenin bu halde bırakmasına rağmen yine de vatanını ve askerliği çok sevmesine hayran oldum” diyen Gülsüm Dayan, gözyaşlarına boğularak şunları söyledi:

“Kendisine en çok bu nedenle hayran oldum. Son bir yıldan beri çok ciddi sağlık problemleri yaşamaya başladı. Ben kendisi için çok endişe ediyorum. Bizim istediğimiz çok büyük bir şey değil. Sadece hakkımızın verilmesini istiyoruz. Benim bildiğim adalet, insanların haklarının gözetilmesidir. Buna kesinlikle adalet denmez. Eşim bunu hak etmedi. Eşim hala üniformasını, şapkasını saklıyor. Arada bir şapkasını kafasına geçiriyor. Bunlar çok üzücü şeyler. Yani hala vatanını bu kadar çok seven birinin bunları yaşaması hiç normal şeyler değil. Ben çok üzülüyorum. Biz haftada bir kere acile gidiyoruz. Birilerinin bize yardım etmesi lazım. Onun için çok endişe ediyorum. Ben devlet büyüklerinden adalet istiyorum. Eşime sahip çıkmalarını istiyorum. Askeriyeyi, vatanını bu kadar çok seven birine bunların yapılmaması lazım. Bu kadar şeye rağmen eşimin hala, 'Bin canım olsa yine de vatana feda olsun’ demesi beni çok etkiliyor. Yetkililerin bunları görmesi lazım.”

Güncelleme Tarihi: 20 Şubat 2014, 09:29
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0