KRİZDE LİDERLİK

Koronavirüs salgını, dünya çapında bir liderlik sınavı olarak da görülebilir doğrusu…

Belirsizliğin yüksek olduğu böylesi zor dönemlerde insanlar liderlerin kendilerine bilgi, plan ve güvence vermelerini beklerler. Zira liderlik artık her zamankinden daha önemlidir.

Görünen o ki, hâlihazırda yaşadığımız sağlık krizi ve dolayısıyla ekonomik kriz ile ilgili ortaya çıkan zorluklar bir süre daha devam edecek maalesef… Birçok şirket finansal olarak hayatta kalmak için mücadele ediyor ve çoğu bunu başaramayacak belki de… Dolayısıyla bu zorlu süreçte özellikle “çevik liderlik” kavramı çok daha ön plana çıkıyor. Tam da dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu bu dönemde, çevik liderlik bir anlamda çevremizdeki türbülanslardan yararlanmak olarak da ifade edilebilir.

Bir anlamda önümüzdeki maraton için bir yol haritası olmadığından, zor zamanlarda yolunu bulabilmek bir çeviklik sınavıdır. Ayrıca, böyle sıkıntılı dönemlerde liderlerin organizasyonları veya toplumları önemli ölçüde dönüştürme şansı da bulunmaktadır. Tabi bu şansı kullanabilirlerse… Diğer taraftan çevik liderin ekibini yönetebilmesi, çevresini yönetebilmesi ve kendini yönetebilmesi de çok önemlidir.

Velhasıl “çevik liderlik” artık her zamankinden çok daha değerlidir.

Buradan hareketle asıl konuma gelecek olur isem;

Son dönemde ekonomide yaşanan sıkıntılar ile ilgili olarak, etraftaki olumsuzlukları sürekli belirtmektense, bu olumsuzluklardan ya da belirsizliklerden yeni bir yol haritası çıkarmak yoluna gidilse nasıl olur?

Dış güçlerin saldırısı gibi söylemler yerine böylesi zorlu bir sürecin içinden nasıl çıkılacağı ile ilgili stratejiler ortaya konulabilse nasıl olur?

Kriz yönetiminin gereklilikleri tam olarak uygulanabilse nasıl olur?

Ve dolayısıyla kriz iletişimi de buna göre şekillendirilebilse nasıl olur?

En önemlisi de sürekli suçlayıcı bir anlayış yerine diyalog zemininin oluşturulması nasıl olur?

Velhasıl hiç olmadığı kadar bu süreçte çevik liderlere/yöneticilere ihtiyacımız var doğrusu… Sağlıkta, ekonomide, diplomaside, eğitimde, ticarette, savunmada, aslında tüm alanlarda çevik liderlere, yöneticilere ihtiyacımız var.

Salgının hemen başında kapsamlı bir kriz yönetimi ile ilgili önerilerini Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ivedilikle belirtmesi ve şu ana gelene kadar tüm sorunlar ile ilgili çözüm önerilerini ortaya koyması çevik liderliğe örnek olarak gösterilebilir doğrusu… Krizin başından itibaren taktik adımlarla değil de tüm konulara stratejik olarak yaklaşması da değerlidir.

Ya da tüm yaşanan sıkıntılarda ivedilikle çözüm ortaya koyan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı da çevik liderliğe örnek olarak gösterebiliriz.

*****

Özellikle Arap dünyasının bir bütün olarak ilk defa böylesi bir krizle karşı karşıya olduğu vurgulanıyor. Bölgedeki birçok ülkenin birçok zorluklarla uğraştığı, ayrıca pandemi ile birlikte bölgedeki bazı ülkelerin turizm ve ticaretten elde ettiği gelirlerinin de azaldığı ve ekonomilerinin sarsıldığı ifade ediliyor. Bir anlamda krizlerin yaşandığı böylesi bir dönemde İsrail’in bunu nasıl fırsata çevirdiği detaylarıyla vurgulanmaya çalışılıyor.

O zaman şöyle bir soru geliyor:

Etrafta birçok sıkıntı yaşanırken, bazı ülkeler bu durumu kendi lehine nasıl çevirebiliyor ya da bir anlamda çevredeki türbülanslar nasıl fırsata çevriliyor?

MEDİKAL FİRMALARI BU SÜRECİN KAHRAMANLARI

Hafta içinde salgından en çok etkilenenler arasında yer alan küçük bir medikal firma sahibi ile görüşme fırsatı buldum. Yaklaşık 10 yıldır bu işin içinde olan esnafımız, sağlıkçılardan sonra eczacılar ile birlikte koranavirüs döneminde çok çalıştıklarını özellikle belirtiyor. Söylediklerini aynen aktarıyorum:

“Medikal ürünler ile ilgili hem perakende hem de toptan satış yapıyoruz. Medikal sektörü olarak çok yoğun bir dönem geçirdik. Özellikle salgının başladığı Mart ayından itibaren Haziran dönemine kadar çok yoğunduk. Bu süreçte özellikle dezenfektan, eldiven, ateş ölçer, maske gibi ürünlere çok yoğun talep oldu. Özellikle Mart-Nisan döneminde stoklarda sıkıntı yaşadık. Bir anlamda hazırlıksız yakalandığımız için… Bu süreçte ürünlerin fiyatları yükseldi. Özellikle de bilindiği üzere maske fiyatlarında ciddi artışlar oldu.  Bu noktada, bizler, medikal firmaları olarak fiyat konusunda ciddi şekilde mücadele ettik ve fiyatların daha uygun seviyelere gelmesi için çok çaba sarf ettik. Zaten Mayıs-Haziran’dan sonra her şey normale dönmeye başladı. Hem fiyatlar hem de ürün bulma konusunda sıkıntılar azaldı. Şu an da tek sıkıntımız var, o da eldiven… Eldiven dünyada en çok Malezya’da üretiliyor. Türkiye’ye de yeterli eldiven gelmiyor ve dolayısıyla fiyatlar yüksek. Sadece bunun sıkıntısı yaşanıyor, o kadar. Hâlihazırda maske, dezenfektan ve koruyucu malzeme (siperlik, tulum) konusunda stok sıkıntısı yok denilebilir.

Bu süreçte özellikle dikkat edilmesi gereken konuyu da belirtmek isterim. İnsanların aldıkları maskelerin, dezenfektanların sertifikalı olması gerekiyor. Bunu söylüyorum zira dezenfektan alınıyor ve fakat içinde alkol yok ya da gerekli maddeler yok. Bu örnekler maalesef yaşandı. Buna hepimizin dikkat etmesi önemlidir. Sertifikasız ürün satan merdiven altı firma olarak belirtilen firmalardan uzak durulmasında fayda var. Bir de bu süreçte hepimiz morallerimizi yüksek tutalım ve birbirimize yardımcı olalım.”

Ayrıca başka bir medikal firmamız ile de görüşebildim. Aslında gördüğüm kadarıyla söylenenler genel olarak hep aynı noktada… Yaklaşık 7 yıldır bu sektörde faaliyet gösteren medikal firma sahibinin söylediklerini de aktarıyorum:

“Salgının ilk döneminde ürün tedarikinde sıkıntı yaşandı, fakat Mayıs-Haziran dönemi ile birlikte sıkıntılar normalleşmeye başladı. Şu an özellikle eldiven tedarikinde sıkıntı yaşıyoruz. Diğer ürünlerde sıkıntı yok. Yalnız genel anlamda medikal malzemelerin fiyatlarındaki yükseliş bu son dönemde çok hızlı oldu denilebilir. Tabi burada çoğu ürünün yurt dışından ithal edilmesinin de etkisi büyük elbet… Bu dönemde tıbbi cihaz satış yetki belgesi olan firmalardan alışveriş yapmak ya da alınan ürünün sertifikalı olması önemli… Özellikle maske konusunda çok dikkat etmek gerekiyor. Bu süreçte gördüğüm kadarıyla stoklu çalışmakta da fayda var.

Belirsiz bir süreçten geçiyoruz ve ne zaman biteceği belli değil maalesef… Son olarak şunu da belirtmek isterim: Bu süreçte ya hayati öneme ait malzemeler satılıyor ya da sarf malzeme (dezenfektan, maske…) satılıyor. Örneğin ortopedik ürünler ya da diş ile ilgili malzemelerin (diş protezi, implant malzemeleri) satışı azaldı. Ve bu alanlarda satış yapanlar dükkânlarını ya kapattı ya da işçi çıkarmak durumunda kaldı maalesef…”

Son dönemde değişik alanlarda faaliyet gösteren birçok esnafımız ile görüşebildim. Böylelikle sessiz yığınların sesinin çok daha gür duyulabileceği düşüncesindeyim.

Zira dönem zor bir dönem… Acılar, sıkıntılar paylaştıkça azalıyor…

YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0