banner102

Mehmet Metiner: 'Pensilvanya’daki Mesih için tek bir laf etsinler...'

AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, “Zaman Gazetesi, özgür basın kategorisine girebilecek bir medya organı değil. Bir tek Allah’ın günü Fethullah Gülen için, Pensilvanya’daki Mesih için bir tek laf etsinler ne kadar bağımsız olduklarını görelim” dedi.

Mehmet Metiner: 'Pensilvanya’daki Mesih için tek bir laf etsinler...'
 AK Parti Adıyaman Milletvekili Metiner ile 20. ve 21. Dönem Milletvekili Şeref Malkoç, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. Metiner ve Malkoç, TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sunduğu programda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. 14 Aralık operasyonuyla ilgili “Paralel suç şebekesi varsa ve bunların medya ayağı varsa, kafası koparılması gerekiyorsa koparılır. Şeriatın kestiği parmak acımaz” diyen Metiner, “Ekrem Dumanlı neyin imtiyazına sahip? Bir gazetenin genel yayın yönetmeni olmak bir kimseye imtiyaz sağlamaz. Eğer siz paralel diye adlandırılan o suç şebekesinin medya ayağını oluşturuyorsanız, oradan aldığınız talimatla hareket ediyorsanız, haysiyet cellatlığı yapıyorsanız, bütün bu illegal hukuk dışı yöntemleri savunuyorsanız suç işliyorsunuz demektir. Ben savcı değilim ama bugün utanmadan sıkılmadan bazıları ‘özgür basın susturulamaz, gazeteciler üzerindeki baskılar kaldırılsın’ diyor. Bunlar hakkındaki bütün iddialar hayaliymiş. Nereden biliyorsunuz, nereden biliyorsunuz hayali olduğunu” dedi.

“ZAMAN GAZETESİ ÖZGÜR BASIN KATEGORİSİNE GİREBİLECEK BİR MEDYA ORGANI DEĞİL”

Zaman Gazetesi’nin paralel yapının yayın organı olduğunu söyleyen Metiner, “Bu paralel suç şebekesinin iş dünyasındaki ayakları, daha girmedi oraya. Ben biliyorum, çok değerli emniyet müdürlerindeki soruşturma dosyalarını. Ama bugüne kadar HSYK değişikliğinden önce her seferinde savcıdan izin istediğinde izin vermiyordu. ‘Hangi konuda soruşturacaksın, elindeki delilleri göreyim’. Tüm bunları tasfiye etmek, demokrasiye olan inancımızdan dolayı gereklidir. Öyle kimse medya özgürlüğünün arkasına sığınmasın. Zaten Zaman Gazetesi, özgür basın kategorisine girebilecek bir medya organı değil. ‘Özgür ve bağımsız’. Hadi oradan. Bir tek Allah’ın günü Fethullah Gülen için, Pensilvanya’daki Mesih için bir tek laf etsinler ne kadar bağımsız olduklarını görelim. Hem sen suç şebekesinin medyası olacaksın hem de geleceklerini kararttığın insanlar, haysiyet cellatlığı yaptığın insanlar senden şikayetçi olduğunda, savcılar harekete geçip ifadeye çağırdığında başka türlü lanse edeceksin. Kocaman bir yalanın arkasına sığınılan, ahlaksızca bir algı operasyonu bu” diye konuştu.

“AVRUPA BİRLİĞİ UTANMAZLIK, ARLANMAZLIK YAPMASIN”

Metiner, Avrupa Birliği’nin 14 Aralık operasyonundan sonraki tavrını da eleştirdi. Türkiye’nin bağımsız, demokratik bir ülke olduğuna dikkat çeken Metiner, şöyle konuştu:

“Avrupa Birliği’ne de buradan sesleniyorum. Utanmazlık, arlanmazlık yapmasınlar. Burası bir sömürge ülkesi değil, burada krallık rejimi yok, Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla gözaltına alınan insanlar yok. Hukuk devleti var ve burada işleyen hukuki bir süreç var. Herkes bu sürece saygılı olacak. Sen Gazeteci Mustafa Kaplan’ın hayatını kararttın mı karartmadın mı? O da gazeteciydi, niye savunmadınız hukukunu? Bunların hesabı hep sorulacak, bu paralel çete çökertilecek, hiç korkumuz yok. İster ‘rövanş’ desinler. Böyle rövanşist duygular içinde değiliz ama paralel çete çökertilecek.”

“OPERASYONU ŞOVA DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYORLAR”

Şeref Malkoç ise, 14 Aralık’ta yapılan gözaltılar ile Ergenekon, Balyoz ve Şike gibi operasyonlarda yapılan gözaltıları karşılaştırdı. “14 Aralık operasyonundan önce davetiye çıkarıldı, daha önce Ergenekon, Balyoz ve benzeri operasyonlarda yaşanan olaylar yaşanmadı” diyen Malkoç, “Nitekim Hidayet Karaca, davet üzerine kendi arabasıyla emniyete gitti. Hatta hakkında suç istinat edilen emniyet müdürleri ve diğer kişiler de emniyete kendileri gittiler. Ekrem Dumanlı’ya tebligat yapılıyor. Diyor ki, ‘Beyler, gelin alın beni ben buradayım.’ Belli ki bu olayı bir algı operasyonuna dönüştürmek istiyorlar, şova dönüştürmek istiyorlar. Nitekim onu da yaptılar. Ardından da bunu bütün dünya piyasalarına, yurtdışında Türkiye’yi ne kadar sevmeyen, hatta Türkiye’nin ne kadar düşmanı varsa hepsiyle kol kola girip Türkiye aleyhine bunu kampanyaya dönüştürdüler. Bunun onlara da faydası yok, kimseye de faydası yok. Bundan dolayı da Türkiye’ye zarar veremezler” ifadelerini kullandı.

14 Aralık operasyonunda İstanbul Emniyeti’nin de kusuru bulunduğunu belirten Malkoç, “Burada İstanbul Emniyeti’nin de şu kusuru var. Kardeşim, davetiye gönderdiyseniz sonucunu bekleyin. Gelmiyor mu, bekleyin. Türkiye’de kamuoyu var, basın var. ‘Niçin gelmiyor’ diye zaten kamuoyu onu oraya getirmeye mecbur eder. Gazetenin 5. katından tribün şovu gibi, tavaf yapar gibi dolan, sloganlarla indir aşağıya, kapıda yüzlerce insan alkışlarla. Allah göstermesin Türkiye’de provokatör yok mu, yabancı ülkelerin ajanları yok mu? Bir tanesi belinden silahını çekse, oradaki polislere ateş etse veya Ekrem Dumanlı’ya ateş etse ne olacaktı” şeklinde konuştu.

“HUKUKA KARŞI ŞOV YAPTILAR”

Paralel yapının cemaat adı altında siyasi bir parti gibi, devlet gibi davrandığını kaydeden Malkoç, “Hukuka karşı şov yaptılar. Hukuka karşı şov yapılmaz. Hukuk bundan etkilenir mi? Etkilenmeyeceğini düşünüyorum ama zaten bunu hazırlayanların amacı belli. ‘Hükümete zarar vereyim’ derken Türkiye’ye zarar veriyorlar. Bir paralel yapı deniliyor. Bunlar, devleti ele geçirmeye çalışıyor. Yıllardan beri çalışmışlar. Zaman zaman siyasi parti gibi, zaman zaman devlet gibi davranıyorlar” dedi.

Paralel yapının Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki örgütlenmesine yönelik de mücadele edilmesi gerektiğini belirten Malkoç, şunları ifade etti:

“Emniyette, adliyede, mülkiyede, askeriyede örgütlenmişler. Şuanda tedbir olarak emniyet, adliye ve mülkiyede epey bir mücadele verildi ama Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisindeki yapılarına dokunulmadı. Kanaatimce en güçlü oldukları yerlerin başında Türk Silahlı Kuvvetleri geliyor. Bakalım orada ne gibi tedbirler alınacak? Mülkiye, adliye ve emniyet teşkilatı, yapısı ve görevleri gereği siyasi iradenin daha çok denetlediği yerlerdir ama Türk Silahlı Kuvvetleri öyle değildir, işleyişi ve görevleri itibariyle biraz kendisine has bir yeri vardır onun. Orada da mutlaka hukukun içerisinde bir tedbir alınır ama henüz orada bir hareketlenme ve tedbir görünmüyor.”

Güncelleme Tarihi: 18 Aralık 2014, 11:37
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

banner108

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0