Eski devlet bakanlarından Işılay Saygın, dershane ve özel etüt merkezlerinin kapatılmasına yönelik çalışmalara tepki gösterdi. Eğitim sisteminin adeta yazboz tahtasına döndürüldüğünü belirten Saygın, 11 yılda beş Milli Eğitim bakanı değişmesinin her şeyi açıkça ortaya koyduğunu söyledi.

Devlet okullarında öncelikle standart oluşturulması gerektiğini vurgulayan Saygın, semt ve muhite göre öğrenci sayısı ve öğretmen kalite kriterlerinin değiştiğini kaydetti. Dar gelirli ailelerin oturduğu semtlerdeki öğrencilerle diğerlerinin konumunun bir olmadığını savunan Saygın, “Hükümet, ilk geldikleri günden bu yana 30’ar kişilik sınıf diye konuşuyorlar. Şu mahallede, bu mahallede demiyorlar; bütün okullarda 30’ar kişilik sınıf diyorlar. Söylemesi kolay, asıl olan yapması. Alsancak'ta 20, Karabağlar'da 40 kişilik sınıf diye bir şey olmaz. Bütün okullar 30 kişilik olacak, yani bence eğitime gereken önem verilmedi. Bu hükümet zamanında beş Milli Eğitim bakanı değişti, her bakan ayrı telden çaldı. Adı üstünde Milli Eğitim ya! Milli Eğitim... Bunun ötesi var mı? Bu konuda çok dertliyim. Çoluğum çocuğum yok ama bütün çocuklar benim çocuğum.” dedi.

Günümüzde öğretmenlerin ilgisizliği yüzünden öğrencilerin her türlü kötü alışkanlığın içinde bulunduğunu öne süren Işılay Saygın, “Bizim zamanlarımızda öğretmenler çok iyiydi. Bu sebeple dershaneye ihtiyaç yoktu ancak günümüzde durum böyle değil. Şimdi önce öğretmenleri eğitmek gerekir. Bu hükümet kaç senedir görev başında? Bana göre öğretmenler sıfır. Şimdi bizim öğrencilerimiz o kadar çalışkan ki gelip beni, 'Öğretmen yanlış soru yapıyor.' diye uyarıyor. Düşünebiliyor musunuz? Sıfır dememi buradan anlayın. Yani bir çocuk, öğretmenin yanlışını buluyor. Artık çocuklar çok çalışkan ve araştırmacı. Öğretmenlerden bir şey alamayan öğrenci, mecburen dershanelere yönelerek üniversiteyi kazanabiliyor. Dershaneyi de kapatırsan, bu öğretmenlerle nasıl sağlıklı bir eğitim alacaklar?” şeklinde konuştu.

Öncelikle öğretmenlerin tekrar eğitilmesi gerektiğini söyleyen Saygın, "Öğretmenler çok ilgisiz. Sabahları yürüyüş yapıyorum, çocukların hepsinin elinde sigara. Bacak kadar çocuklar. Bence Milli Eğitim'in hızlıca tekrar gözden geçirilmesi lazım. Fatih projesiyle, bilmem ne projesiyle bu işler olmaz. Öğretmenlerin çok iyi yetişmesi lazım. Öğretmenler çok iyi yetişmiyor, 'Saat 17.00 olsun da eve gitsem.' diye bakıyorlar. Bu işi meslek olarak ele aldıysan, bir anne ve baba gibi bu işi üstleneceksin. Bunun için de öncelikle öğretmenlerin eğitimi, ardından da standartların sağlanması yapılmalı. Yoksa dershanenin kapatılması tamamen anlamsız." dedi. Güncelleme Tarihi: 22 Kasım 2013, 10:45