Davutoğlu’ndan rektörlere çağrı: Dünya durur eğitim durmaz

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'deki bütün üniversitelerin rektörlerine çağrıda bulunarak yüz yüze eğitime ara verilmesi kararına karşı tepki vermeleri gerektiğini söyledi

Davutoğlu’ndan rektörlere çağrı: Dünya durur eğitim durmaz
banner98

Üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi kararına ilişkin sosyal medya hesabından paylaştığı bir
mektupla rektörlere seslenen Gelecek Partisi lideri, “Dünya durur eğitim durmaz” diyerek
çağrıda bulundu.
Rektörleri karara tepki vermeye davet eden Davutoğlu, 17 Ağustos 1999 Marmara depremi
sonrası dahi afet bölgesindeki üniversitelerin eğitim öğretim faaliyetlerine devam ettiğini
hatırlatarak “Depremi esnasında da deprem bölgesi üniversiteleri bile eğitime ara vermemiştir.
Bizler de o dönemde eğitime daha da artan bir azimle devam ettik; depremzede öğrencilerin
katılabileceği özel programlar yaptık” dedi.
Davutoğlu, rektörlere yazdığı mektupta şu ifadelere yer verdi:
Sayın Rektör,
Değerli Meslektaşım,
Millet olarak büyük acılar yaşadığımız bu kritik günlerde sizlere bir meslektaşınız olarak hitap
etmeyi bilim ahlakımızın ve vatandaşlık bilincimizin bir gereği olarak telakki ediyorum.
Her şeyden önce deprem felaketinde kaybettiğimiz bütün canlarımız yanında öğretim üyelerimiz
ve öğrencilerimiz için taziye dileklerinde bulunuyorum.
Her kayıp telafi edilebilir; en zor telafi edilebilecek kayıp ise nitelikli insan kaynağı kaybıdır. Bu
kaybın telafisinde ana görev üniversitelerimiz başta olmak üzere eğitim kurumlarımıza
düşmektedir.
Yıllarca her şartta üniversitelerde eğitim vermiş bir akademisyen olarak, böylesi hayati bir
süreçte üniversitelerde yüz yüze eğitimin durdurulmasını telafisi mümkün olmayacak son derece
yanlış bir karar olarak değerlendiriyorum.

Bu karar esasta da dönemsel olarak da yanlıştır.
Esasta yanlıştır, çünkü hiçbir şartta terk edilmeyecek tek bir faaliyet varsa o da eğitimdir,
öğrenme ve öğretme faaliyetidir. Bunun içindir ki Balkan Savaşlarından I. Dünya Savaşı ve İstiklal
Harbinin sonuna kadar geçen uzun savaş yıllarında (1911-1922) dönemin üniversitesi olan
Darülfunun kapatılmamış, aksine bu mücadelenin içinde yerini almıştır. II. Dünya Savaşı
şartlarında da üniversitelerde eğitim sürmüştür. Marmara Depremi esnasında da deprem bölgesi
üniversiteleri bile eğitime ara vermemiştir. Bizler de o dönemde eğitime daha da artan bir azimle
devam ettik; depremzede öğrencilerin katılabileceği özel programlar yaptık.
Devletimizin imkanları ve milletimizin fedakarlıkları ile her depremzedeye KYK yurtları dışında
barınma imkanı sağlayabiliriz; ancak eğitimde kaybedilen zamanı bir daha geri getiremeyiz.
Bu karar dönemsel olarak daha da vahim sonuçlar doğuracak niteliktedir. Pandemi dolayısıyla
öğrencilerimiz zaten 2019-2020 bahar döneminden 2020-2021 bahar döneminin sonuna kadar
üç dönem yüz yüze eğitim alamamıştır. Bu kesintiyle birlikte öğrenciler 4 yıllık/8 dönemlik eğitim
hayatının yarısında yüz yüze eğitim almamış olacaktır. Örneğin, 2019-2020 yılında üniversiteye
kaydını yaptıran ve 2023 yılı baharında okulu bitirmesi beklenen bir öğrenci sadece 4 dönem yüz
yüze eğitim almış olacaktır. Bütün uyarılarımıza rağmen pandemi döneminde dünyada yüz yüze
eğitime en uzun süre ara veren üç ülkeden biri olmamız zaten vahim bir hata olmuştur. Bu
hataya yeni bir hata eklenmemelidir.
Eğitime ara vermiyoruz, uzaktan eğitim veriyoruz diyenler çıkacaktır. Anfileri hayat mekanımız
olarak gören biz akademisyenler çok iyi biliriz ki hiçbir teknolojik imkan yüz yüze eğitimi ikame
edemez. Sosyal bilimlerde hal böyle iken, tıp ve mühendislik gibi uygulamalı bilimlerde uzaktan
eğitimin yeterli olacağını iddia etmenin hiçbir bilimsel ve pedagojik temeli yoktur.
Çarpıcı bir soruyla bunu somutlaştırayım. Hiçbir uygulamada bulunmadan uzaktan eğitimle
mezun olmuş bir inşaat mühendisinin inşa ettiği bir binada deprem korkusu olmaksızın huzur
içinde oturabilir misiniz?
Değerli Meslektaşım,
Muhtemelen sizlerle istişare edilmeden alınan bu karara karşı bilim ahlakı ve sorumluluğu içinde
sesinizi yükseltin. Akademisyenler olarak bizlerin birinci ve öncelikli sorumluluğu en nitelikli
şekilde yetiştirmek zorunda olduğumuz öğrencilerimize karşıdır.

Ne mi yapılmalı?
Teklif ve tavsiyelerimi de sizlerle samimi bir şekilde paylaşmak isterim:
1. Deprem bölgesi dışında bütün üniversitelerde yüz yüze eğitim kesintisiz devam
etmelidir.
2. Deprem bölgesindeki üniversitelerde eğitim gören öğrencilerimiz mücavir illerdeki
üniversitelerden başlayarak Türkiye geneline ilgili bölümlere “geçici nakil” ile
dağıtılmalı ve bu öğrenciler derhal travmatik deprem ortamının dışına çıkarılmalıdır.
Deprem sonrası kendi acılarıyla baş başa kalan gençlerin yaşayacağı psikolojik
sorunların bedeli çok daha ağır olur.
3. Bu öğrencilerimize bir taraftan gerekli psikolojik rehabilitasyon desteği verilmeli, diğer
taraftan diğer öğrencilerle kaynaşmalarını sağlayacak sosyal faaliyetler
gerçekleştirilmelidir. Ayrıca barınmaları için o ilde mukim öğrencilerle “kardeş
öğrenci/kardeş aile” uygulaması başlatılmalıdır.
4. Eğitimlerini aksamadan sürdüren depremzede öğrencilerin sınavlara girişleri ise kendi
tercihlerine bırakılmalı; bu travmanın diploma derecelerini etkilemesine izin
verilmemelidir.
5. Benzer şekilde deprem bölgesindeki öğretim üyelerimizden isteyenlere diğer
üniversitelerde görev verilmeli ve bilimsel faaliyetlerle bu travmatik dönemi
atlatmalarına imkan sağlanmalıdır.
6. Bu dönem üniversitelerde bütün bölümlerde ve bütün sınıflarda mühendislik ve tıp
fakültelerinin sorumluluğunda ortak bir müfredat ile “Deprem Bilinçlendirme ve İlk
Yardım” dersleri verilmelidir. Zamanla bu dersler kalıcı hale getirilmelidir.

Değerli Meslektaşım,
Hepimiz tarihe zor dönemlerde aldığımız karar ve tutumlarla geçeceğiz. Böylesi zorlu bir
dönemde akademisyenler olarak her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğumuzu ve
depremzede öğrenci ve öğretim üyelerimize de kampüslerimize alarak yüz yüze eğitime devam
etmemiz gerektiğini vurgulayarak bu yanlış karardan geri dönülmesi çağrısında bulunmanız
sizleri savaş şartlarında dahi eğitime devam eden geçmiş hocalarımızın hanesine yazacaktır. Bu
kritik dönemi evde bilgisayar başında geçirmemiz ise çocuklarımıza ve torunlarımıza izah
edemeyeceğimiz bir miras olarak vicdanlarımızı rahatsız edecektir.
Bu konuda ilkemiz açık ve net olmalıdır: Dünya durur, eğitim durmaz.
Bu zorlu günleri omuz omuza vererek aşacağımız inancıyla sizi, akademisyen meslektaşlarımızı,
üniversite çalışanlarımızı ve öğrencilerimizi saygıyla selamlıyorum

Necmi İnce

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0