Davutoğlu: 'Bizim için 17 Aralık sadece...'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Bizim için 17 Aralık sadece Şeb-i Arus'tur, sadece vuslattır ve sadece Şeb-i Arus, sadece vuslat olarak kalacaktır” dedi.

Davutoğlu: 'Bizim için 17 Aralık sadece...'
banner98
 Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hz. Mevlana’nın 741. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri’ne katılan misafirlerine verilen akşam yemeğine katıldı. Vuslat ve Şeb-i Arus’un varlık bilincinin oluşmasında en önemli zeminlerinden birini teşkil ettiğini ifade eden Davutoğlu, “Aslında Hz. Mevlana aşkın piri vuslat ile kastettiği nihai varlık idrakine ulaşmak, bu çerçevede onun mesnevisinin her bir beyti öğüdünün her bir zerresi aslında bir varlık bilincini bize tekrar tekrar yansıtır. Bu çerçevede o bizim Mesnevi'miz bir vahdet dükkanıdır. 'Onda birden gayri şey görürsen puttur derken' aslında hepimizin varlık bilincini nihai anlamda varlık bilincini Allah’u Teala’nın idraki ile özleştiren ve bize var oluşumuza anlam katan bütün hususiyetleri tekrar tekrar inşa eden bir bilim sunar. Anadolu irfanı Hz. Mevlana ile birlikte bu var oluş bilincini bir medeniyet idrakine o medeniyeti bir adalet felsefesine ve o adalet felsefesini de köklü bir devlet geleneğine dönüştürmüştür. O açıdan baktığımızda her sene biz Şeb-i Arus ile birlikte tekrar tekrar var oluşumuzu idrak eder, bu idrak ile hayatımıza ve hayatımızın nihai aşaması olan Şeb-i Arus’a ulaşabilmek için ve hayırlı bir akıbet için çaba sarf ederiz” dedi.

“HZ. MEVLANA TARİHİMİZİN VE MEDENİYETİMİZİN YÜRÜYEN TİMSALİDİR”

Var oluş idraki kadar insan hayatına anlam katan tarihi idrakın da önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Çünkü nihai olarak insanoğlunun tarih içindeki var oluşu bir şekilde zamana kattığı anlamla şekillenir, biçimlenir ve gelecek nesillere aktarılır. Bu anlamda Hz. Mevlana’nın Anadolu topraklarına getirdiği o engin idrak aslında Anadolu topraklarında da bir köklü medeniyetin yeni bir tarihin inşasını mümkün kılmıştır. 12. 13. asrın Anadolu’su anlaşılmadan bugün bize itikal eden güçlü bilinç ve bize itikal eden tarihi sorumluluk da anlaşılamaz. Belh’ten hareket ederek bütün kadim medeniyet merkezlerini neredeyse adım adım dolaşıp o medeniyet merkezlerinden elde ettiği köklü bilinci Anadolu’ya taşıyan bu büyük insan aslında tek başına tarihimizin ve medeniyetimizin yürüyen timsalidir. Ve bununla birlikte yürüyenler onun öncesi ve onun sonrasında bu irat ile tarihi şekillendirenler bugün bu topraklarda bizim onunla yaşamımızı ve gerçek bir medeniyet kültürünü inşa etmemizi sağlayan öncülerdir.

Bu çerçevede 12. 13. yüzyılda ve daha sonraki dönemlerde Anadolu’da oluşan o büyük harman aslında medeniyetler tarihinin belki de en bil ut en bereketli dönemini yansıtır. Bir taraftan Moğolların siyasi baskısı, Haçlılar ve bununla tarumar edilmiş gibi görünen toprak ama öbür tarafta Hz. Mevlana ile Hacı Bektaşi Veli ile ve ondan bir asır sonra Muhittin Arabi ile Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya çok genç bir coğrafyadan Anadolu’ya irfan tohumlarını ektik. Hepsini rahmetle anıyoruz. Ve bu irfan tohumları farklı dillerde farklı üsluplarla ifade edilmiş olsalar da hepsi aynı gerçeğe yönelmiştir” diye konuştu.

“HEPİMİZ TEK BİR ŞEY İÇİN O VUSLAT ANI İÇİN YAŞIYORUZ"

Başbakan Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün aslında bu tarihi idrak çerçevesinde hem ülkemizin hem çevre bölge açısından hem insanlığın ihtiyaç hissettiği muhtaç olduğu medeniyet aşısı işte ta, Mesnevi'nin içinde gizli o aşk, o varlık bilinci, o muhabbet, o engin deryadır. Biz ister bilim dünyasında ister irfan dünyasında ister sosyal hayatta, siyaset hayatta olalım hepimizin nihai kertede takip etmesi yol Hz. Mevlana ile sembolleşen Hz. Mevlana ile bu topraklara bir şekilde bir çınar gibi bir tohum gibi yükselen bu zaman idrakini yeniden inşa etmektir. Aynı şekilde Hz. Mevlana bir adalet felsefesini de bütün o idrakini de bu varlık ve tarih idraki ile bütüncül olarak bize verir. ‘Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol’ diye biten yedi öğüdüyle aslında sadece Anadolu topraklarında o gün yaşayanlara değil, sadece o dönemlerde itimat ettiği şu veya etnik veya mezhebi dini anlayışlara değil, coğrafyaları mekanları ve bir anlamda insanı sınırlayan bütün sınırları asırları aşan bir ahlak bilincini de bugüne kadar yansıtan o engin irfanın ürünleri olmuştur. Adalet onun diliyle meyve ağacı sulamaktır. Zulüm ise diken ağacı sulamaktır. Adaleti inşa etmek için yola çıkanlar, olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak durumundalar.

Hz. Mevlana’nın her bir beytinde her bir nasihatinde kendini gösteren temel hususiyet nihai noktada işte bugün vuslat idraki ile gördüğümüz derinden hissettiğimiz o engin irfanı yansıtır. Vuslat bu anlamda Rabbimizle kavuşmak, Rabbimizin yarattığı eşrefi mahlukat olan her insanla göz göze baktığımızda o aşkı yaşamak ve tarihi bir akış içinde bir sorumluluk bilinciyle o vuslata hazır olmak için gece gündüz irfanı özü ve adalet anlayışını hakim kılmak çaba sarf etmektir. Hepimiz aslında tek bir şey için o vuslat anı için yaşıyoruz. O vuslat anına ulaştığımızda elde ettiğimiz ve edeceklerimiz bir anlamda bizim hayatımıza anlam katan yegane semerelerdir.”

“17 ARALIK SADECE ŞEB-İ ARUS'TUR, SADECE VUSLATTIR”

Başbakan Davutoğlu konuşmasında, “Millet ile devletin vuslatı da aslında bugün siyasi anlamda hepimizin üzerinde tefekkür ve tezekkür etmemiz gereken bir olgudur. Biz hayatımızın her bir safhasını her bir alanını nasıl son anımızdaki vuslat ile ilişkilendiriyorsak, siyasetimizdeki temel felsefeyi de millet ile devletin vuslatı buluşması üzerine inşa ediyoruz. Bu anlamda geçen sene tam da bugün gerçekten hepimizi ciddi bir şekilde muhasebeye sevk eden bir süreç başlatılmıştı.

17 Aralık 2013’de tam da biz Sayın Cumhurbaşkanımızla burada Konya’da tekrar Konyalılarla bir vuslat günü buluşmak için yola çıktığımızda Türkiye’de bazı çevreler bir başka o vuslatı koparacak o vuslatının anlamını kaydıracak bir başka oyun ve düzen içine girdiler. Ve 17 Aralık'ın o engin irfanını dışına anlam taşıyan diğer bir komplonun oyunun düzenin parçası olarak Türkiye’nin geleceğini karartacak bir dizi olayların planlaması içine girdiler. Bugün bir yıl sonra tekrar bu bir yılın muhasebesini yaptığımızda; geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanımız buraya geldiğimizde ben kendisine 'Sayın Başbakanımız' diye hitap etmiştim. Bugün bir yıl içerisinde yaşanan zorlu mücadelelerden sonra ve milli iradeye darbe vurma teşebbüslerinde sonra kendisine 10 Ağustos’ta tecelli eden milli iradenin bir işareti olarak 'Sayın Cumhurbaşkanım hoş geldiniz' demekle büyük onur duyuyorum. 17 Aralığın adını karalamak isteyen 17 Aralık’ta başka yıl dönümleri neredeyse hayal edenlerin aksine başta Sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği engin dirayet, daha sonra milletimizin ve bu çabalar karşısında kendi içinden çıkan temsilcilerin sahip çıkması ve 30 Mart’ta sonrada 10 Ağustos’ta çok güçlü milli irade dersi vermesiyle bütün bu oyunlar akamete uğradı. Bir kez daha Konya’da bir 17 Aralık gününde şunu ifade etmek isterim ki; bizim için 17 Aralık sadece ‘Şeb-i Arus’tur, sadece vuslattır ve sadece ‘Şeb-i Arus’ sadece vuslat olarak kalacaktır. O mübarek günde millet ile devletin buluşmasını vuslatını engellemek isteyenler bundan sonra hangi gerekçeyle ve hangi günde böyle bir çalışma içerisine girerlerse girsinler onları bütün çabalarını akamete çıkarmakta bizim için ulvi bir görevdir” ifadelerini kullandı.

Dedeman Oteli’ndeki akşam yemeğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çad Başbakanı Kalzeube Payimi Deubet, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Konya Valisi Muammer Erol, AK Parti Milletvekilleri, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ile Konya protokolü ve davetliler katıldı.

Güncelleme Tarihi: 18 Aralık 2014, 09:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0