TÜİK’in son olarak geçtiğimiz yıl sonu açıkladığı verilere göre 2023 yılında Türkiye’deki toplam
girişimlerin yüzde 99,7’sini 3,7 milyon KOBİ oluşturdu. Bu işletmeler istihdamın yüzde 70,5'ini, üretim
değerinin yüzde 41,6'sını, faktör maliyetiyle katma değerin ise yüzde 40,1'ini oluşturdu. Dünya
genelinde de işletmelerin yüzde 90’ından fazlası KOBİ ölçeğinde faaliyet gösteriyor. Bu işletmeler,
gelişmekte olan ülkelerdeki istihdamın yüzde 70’ini yaratıyor. Mevcut veriler hem Türkiye’de hem de
dünyada, sürdürülebilir büyümenin temel aktörlerinin KOBİ’ler olduğunu gösteriyor. Çatısı altındaki
31 federasyon ve 340 dernek üzerinden 100 bini aşkın şirketi temsil eden, aynı zamanda 55 milyon
çalışanı temsil eden Avrupa KOBİ Birliği’nin (SMEunited) üyesi olan Türk İş Dünyası
Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, 27 Haziran
Dünya KOBİ Günü dolayısıyla yılın ilk yarısına dair değerlendirmelerde bulundu. KOBİ’lerin en
büyük sorununun finansmana erişim olduğunu söyleyen Sönmez, bu sorunu oluşturan nedenleri ve
çözüm önerilerini anlattı.
“KOBİ’ler günlük nakit akışını sürdürmekte dahi zorlanıyor”
TÜRKONFED’in sahada yürüttüğü çalışmalar ve yaptığı anketlere göre geçen yıl her dört
işletmeden üçünün finansmana erişimde güçlük yaşadığını, her iki işletmeden birinin de bu nedenle
iş hacmini daraltmak zorunda kaldığını hatırlatan Sönmez, “Bu yılın ilk yarısında da benzer bir
tabloyla karşı karşıya kaldık. Farklı coğrafyalarda devam eden savaşlar, gerilimler, Trump dönemiyle
yükselen ticaret savaşları, finansal daralma, yüksek enflasyon ve siyasi gelişmelerin oluşturduğu
çoklu kriz ortamı, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da işletmelerin omuzlarına ciddi bir yük bindirdi.
Enflasyonun öngörülemez boyutlara ulaşması, işletmelerin maliyet hesaplarını zorlaştırdı ve
fiyatlama mekanizmalarını sekteye uğrattı. Bu belirsizlik ortamında bir de finansmana erişimin
kısıtlanması, KOBİ’lerin günlük nakit akışı yönetimini sürdürmekte dahi zorlanmasına yol açtı.
Neticede KOBİ’ler büyümeye değil, hayatta kalmaya çalışıyor” dedi.
“Sorunun kaynağı yüksek faiz, teminatlar ve yapısal faktörler”
Sönmez, KOBİ’lerin yaşadığı temel finansman sorunlarını üç ana başlıkta şöyle özetledi; “KOBİ’lerin
finansmana erişememesinin başlıca nedeni, yüksek faiz oranları ve kredi maliyetleri. Krediye
erişim teknik olarak mümkün olsa da faiz oranları nedeniyle işletmeler bu kaynakları kullanamıyor.
Bu durum özellikle kısa vadeli nakit ihtiyacını karşılamaya çalışan küçük ölçekli işletmeler için hayati
bir engel oluşturuyor. Bir diğer konu ise teminat sorunu. Bankalar, özellikle yeni girişimler veya
bölgesel işletmeler için yüksek teminatlar talep ediyor. Taşınır varlıklar, gelecekteki fatura gelirleri
veya ihracat potansiyeli, teminat olarak kabul edilmiyor. Bu da birçok yenilikçi girişimin finansal
sistem dışında kalmasına neden oluyor. Üçüncü önemli sorun ise KOBİ’lerin kredi değerliliğini
etkileyen yapısal faktörler. Kayıt dışılığın hala devam etmesi, finansal okuryazarlığın sınırlı olması,
şeffaf bilanço hazırlama becerilerinin eksikliği gibi nedenlerle birçok KOBİ, finansal kuruluşların
gözünde ‘riskli’ kategoride yer alıyor.”
5 maddelik çözüm önerisi
KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için hem kamu hem de özel sektör nezdinde atılması
gereken somut adımlar olduğunu ifade eden Sönmez, beş maddelik çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
1- Kredi mekanizmalarının çeşitlendirilmesi: Geleneksel bankacılığın ötesine geçen fintek
çözümleri, kitle fonlaması, mikrofinans, risk sermayesi gibi finansman modelleri desteklenmeli.
Özellikle üretim yapan KOBİ’ler için hedefli ve düşük faizli yatırım kredileri tasarlanmalı.
Kalkınma bankalarının ve KGF’nin bu süreçte daha aktif rol üstlenmesi sağlanmalı.
2- Teminat yapısının esnetilmesi: Taşınır teminat rejimi, özellikle yeni girişimler ve teknoloji
firmaları için işlevsel hale getirilmeli. İhracat potansiyeli, sipariş sözleşmeleri, alacaklar ve fatura
gelirleri gibi ‘geleceğe dönük’ varlıklar teminat olarak kabul edilmeli.
3- KOBİ’lerin finansal okuryazarlık ve kurumsallaşma düzeyinin artırılması: Basit muhasebe
sistemleriyle çalışan küçük işletmelerin finansal raporlama ve krediye hazırlık süreçlerine destek
verilmeli.
4- Makroekonomik istikrar ve öngörülebilirlik: Finansmana erişimin kolaylaşması ve risk
primlerinin düşmesi için öngörülebilir ve tutarlı makroekonomik politikalar hayata geçirilmeli.
Bununla birlikte hem dışa bağımlı üreticilerin maliyetlerindeki artışı hem de bankaların kredi
verme iştahının azalmasını önlemek için TL’nin değerindeki aşırı dalgalanmalara karşı önlem
alınmalı.
5- Bölgesel farklılıkların gözetildiği finansal programlar: Anadolu’daki KOBİ’ler, büyük
şehirlerdeki işletmelere kıyasla daha sınırlı kaynaklara erişiyor. Bu nedenle bölgesel kredi
programları daha kapsayıcı hale getirilmeli. Mevcut teşvik ve hibeler sadeleştirilmeli, e-devlet gibi
tek pencere sistemi yapılar ile erişilebilirliği artırılmalı.
“Destek paketlerinin ulaşmasını bekliyoruz”
KOBİ’lerin karşı karşıya olduğu acil sorunlara karşı bir KGF paketi hazırlanmasını olumlu
bulduklarını açıklayan Sönmez, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı yeni destek
paketlerinin de en kısa sürede KOBİ’lere ulaşmasını bekliyoruz. Ancak bu paketlerin büyüklüğü ve
faydalanacak firmaların seçilme biçimi de büyük öneme sahip. Öte yandan bu tarz nefes aldırıcı
uygulamalar faydalı olsa da uzun vadeli kalkınma hedeflerimize ulaşabilmek için temel ve yapısal
sorunlarımızı çözme iradesinden uzaklaşmamamız gerekiyor” diye konuştu.
“Küresel dönüşüme öncülük etme fırsatımız var”
Türkiye’de olduğu gibi dünya genelinde de KOBİ’lerin potansiyelinin önündeki en büyük engelin
finansmana erişim olduğuna dikkat çeken Sönmez, “Dünya Bankası verilerine göre, KOBİ’lerin karşı
karşıya olduğu yıllık finansman açığı 5 trilyon doları aşıyor. Avrupa Birliği’nde ve OECD ülkelerinde
son dönemde KOBİ’lere yönelik özel finansman destekleri, dijitalleşme programları ve yeşil
dönüşüm politikalarıyla birlikte KOBİ’lerin dönüşüm süreçleri hızlanıyor. Türkiye olarak bizim de bu
küresel dönüşüme ayak uydurmak, hatta öncülük etmek gibi bir fırsatımız var. Dijitalleşme, yeşil
dönüşüm ve inovasyon politikalarıyla uyumlu bir KOBİ stratejisi, ülkemizin ekonomik geleceğini
şekillendirecek temel taşlardan birini oluşturuyor. Ancak bu stratejinin hayata geçebilmesi için
sadece vizyona değil, aynı zamanda güçlü bir uygulama politikası, finansman altyapısı ve hukuki
çerçeveye de ihtiyaç var” açıklamasında bulundu.