banner102

Türkiye'nin 150 yıllık gözlem ve eğitim yuvası

Osmanlı döneminde hava tahminleri için 1868'de faaliyetlerine başlayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, hem gözlem hem de eğitim açısından öne çıkıyor.

Türkiye'nin 150 yıllık gözlem ve eğitim yuvası

İSTANBUL (AA) - Osmanlı döneminde hava tahminleri için 1868'de faaliyetlerine başlayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü 150. yılını kutluyor.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Osmanlı'dan günümüze kadar devam eden rasathane çalışmalarına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, astronominin medreseye girmesini sağlayan Ali Kuşçu'nun ardından 1577'de Takiyüddin tarafından ilk rasathanenin Galata civarında Pera tepesinde kurulduğu anımsattı.

O zamanki rasathanenin ilk bilimsel faaliyetinin 11 Eylül 1577'de geçen kuyruklu yıldızı izlemesi olduğunu dile getiren Özener, daha sonra faaliyetleri felaketlere yol açtığı şeklindeki fetva ile rasathanenin 1579'da kullanılamaz hale getirildiğini belirtti.

Özener, 1868'de Fransız hükümetinin Osmanlı İmparatorluğu'na özellikle hava tahminlerinin belirli merkezden iletilmesi amacıyla bir rasathane kurulmasını önerdiğini dile getirerek, bunun ardından da 19 merkezdeki hava durumlarının bir arada toplandığı ve tahminlerin yapıldığı Rasathane-i Amire'nin kurulduğunu, bunun da Kandilli'deki rasathanenin temelini oluşturduğunu anlattı.

"Sismik gözlemlere başlayan ilk ülkelerden birisiyiz"

2. Abdülhamit'in 1894'teki büyük İstanbul depreminin sonuçlarının bilimsel olarak araştırılmasını istemesinin ardından deprem çalışmaların eksik olduğunun belirlenmesi üzerine alınan 2 sismografın birinin Pera'ya, diğerinin de Yıldız Sarayı'na konulduğunu vurgulayan Özener, "1894'te bu iki sismograf cihazıyla sismik gözlemler başlıyor. Bu ABD'deki sismik gözlemlerden daha önce gerçekleşiyor. Dünya üzerinde sismik gözlemlere başlayan ilk ülkelerden birisiyiz." dedi.

Prof. Dr. Haluk Özener, 1909'daki ayaklanmanın ardından rasathane faaliyetlerinin yarıda kaldığını, kısa bir duraklamadan sonra görevlendirilen Fatin Gökmen tarafından 1911'de Çengelköy sırtlarındaki İcadiye Tepesi'nde rasathanenin faaliyetlerine tekrar başladığını kaydetti.

100 yıllık dürbün

Yine meteoroloji gözlemlerinin yapıldığını, ardından 1918'de sipariş verilen astronomi dürbünün ise 1925'te Türkiye'ye geldiğini, dürbün binasının yapılmasının ardından da astronomi rasatlarının başladığını aktaran Özener, yine sismik cihazların da yenilendiğini, zaman astronomisi servisinin kurulduğunu ve manyetik ölçülerin başladığını anlattı.

Özener, 1925'te gelen astronomi dürbününün faaliyetlerine 1947'de başladığını ifade ederek, "1947'den beri kesintisiz olarak güneş lekeleri gözlemleniyor. Işık kirliliği, çok fazla şehirleşme nedeniyle gece rasat yapmak bilimsel anlamda sağlıklı olmuyor. Biz de Güneş'i gözlemliyoruz. Güneş lekeleri ve güneşteki patlamaları izliyoruz. Gözlemlerimizi de uluslararası bilim camiası ve veri merkezleriyle eş zamanlı olarak paylaşıyoruz." diye konuştu.

"Cumhuriyetten sonra gözlem ağı genişledi"

Özener, rasathanenin zamanla sadece meteoroloji gözlemleri değil astronomi, manyetik ve zaman gözlemleri gibi farklı konularda da uzmanlaştığını belirterek, şöyle devam etti:

"1936'da Kandilli Rasathanesi adını alıyor. Cumhuriyetin kurulmasından sonra yeni cihazlar satın alınarak gözlem ağı genişliyor. 1983'te ise daha önce Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir kurum olarak çalışan rasathane Boğaziçi Üniversitesi'ne bağlanarak şimdiki adını alıyor. Üniversiteye bağlandıktan sonra master ve doktora eğitimi verilen deprem mühendisliği, jeodezi ve jeofizik anabilim dalı kuruluyor. Yine rasathanede meteorolojik rasatlar, astronomik gözlemler ve manyetik rasatlar devam ediyor."

Rasathanede, Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi, Ankara'daki Nükleer Denemeleri İzleme Merkezi, İznik Deprem Zararlarının Azaltılması Hizmet Merkezi ile Afete Hazırlık Eğitim Birimi bulunduğunu belirten Özener, "Kandilli rasathanesi bir meteoroloji laboratuvarı olarak, meteoroloji rasatı yaparak hayatına başlamışken bugün 10 farklı birimde hem eğitim hem araştırma hem de uygulamaya yönelik hizmet veren, Türkiye'de de pek benzeri olmayan, dünya üzerinde de çok nadir örnekleri bulunan özel bir kurum."

1999'dan sonra rasathanede mekanik aletlerden dijital aletlere geçildiğini ifade eden Özener, 7 gün 24 saat kesintisiz olarak 240 sismik istasyonla tüm Türkiye'nin takip edildiğini vurguladı.

Özener, Osmanlı'nın rasathane olarak uzun bir geçmişi bulunduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Dünyada ilk rasathane 1576'da Danimarka'da kurulmuş. Biz de ise sadece bir yıl sonra kuruluyor. Osmanlı'da rasathaneciliğin sürmesi ve Kandilli rasathanesinin devam etmesiyle dünya üzerindeki saygın rasathaneler arasında Kandilli yerini almıştır. Sadece bir gözlem hizmet yeri değil, şu anda üstlenilen misyon, eğitim, araştırma ve gözlem faaliyetleri bir arada. Rasathanemizin yeri uluslararası anlamda çok saygın bir konumda."

150. yıl kutlamaları

Prof. Dr. Haluk Özener, rasathanenin 150. yılını kutladığını anımsatarak, 20 Nisan'dan bu yana ayda 2, 3 bilimsel etkinlik düzenlendiğini belirterek, halkla buluşmak amacıyla da "Kandilli'de ilk rasat" adıyla meteorolojik rasat ile astronomi gece gözlem etkinlikleri yapıldığını, depremle ilgili 17 Ağustos'ta da kapıları açarak halkla bir araya geldiklerini anlattı.

Yine nükleer denemeleri izlemeyle ilgili bir uluslararası konferans düzenleneceğini, tsunami farkındalık etkinliği yapılacağını ifade eden Özener, halka açık ve ücretsiz olan etkinliklerin 2019 Nisan'a kadar süreceğini dile getirdi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

banner108

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0