hepsibethepsibet güncel girişgüvenilir slot siteleri

TKP'den NATO'ya karşı mücadeleyi büyütme çağrısı: 'Zamanı geldi, gün bugündür!'

Türkiye Komünist Partisi (TKP), NATO ve emperyalizme karşı kapsamlı bir mücadelenin devamı için çağrı yaptı.

TKP'den NATO'ya karşı mücadeleyi büyütme çağrısı: 'Zamanı geldi, gün bugündür!'
banner98

TKP Merkez Komite tarafından “Zaman Geldi, Gün Bugündür” liderliğiyle yapılan emperyalist devletlerin “zamanı geldi” diyerek insanlığa savaş ilan ettiği belirtildi.

"Hegemonyalarını sürdürüyor, enerji kaynaklarına tamamen çöküyor, ticaret yollarına hakim olmak için ülkeler arasında dağılıyorya, haritaları baştan çizmeye, rejimleri çökmeye karar verdiler. Zamanı geldiğini diye düşünüyorlar." ifadelerine yer verildi.

İran'daki dağınık saldırıların nereye evrileceği, hastaların ileriye dönük zor yerlere değinildiği belirtildi; ABD, İngiltere ve İsrail'de Türkiye'deki bir operasyon alanında görülmesinin mümkün olması nedeniyle dikkat çekildi.

NATO'nun bir suç örgütü olarak siyasi rolün anlatıldığı tüm siyasi partiler tartışmaya davet edildi.

Açıklamada "Zamanı geldi. Tüm yurttaşlarımız bu yalana, halkımızı tehdit eden, uluslararası ve bölgesel açıdan kabul edilemez bu tabloya karşı mücadele edilir. Yurdunu yedi akademisyenler, gazeteciler, aydınlar harekete geçirmelidir. NATO'dan çıkmalı, bütün yabancı üs ve askerler memleketten kovulmalıdır. Geç kalınmamalıdır, tam zamanıdır." ifadeleriyle NATO'ya karşı mücadelenin büyütülmesi için çağrı yapıldı. “TKP bu doğrultuda üstüne düşeni yapacaktır” denildi.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

Emperyalist ülkelerde “zamanı geldi” diyerek insanlığa savaş ilan etti.

Siyonist Filistin katliamlarıyla, zorbalıkla yerinden edilmesi, işgal edilmiş topraklara yenilerini eklenmiş İsrail'in sınırlarını genişletmek için sürekli bir biçime saldırmasını bu nedenle hararetle yükler.

Binlerce Filistinli neden öldürülürse aynı şekilde Lübnan'ı da bombaladılar ve bombalamaya devam ediyorlar. Lübnan'a yayılan kalleş terör eylemleri ve hava saldırılarını neden düzenliyorlarsa aynı nedenle Suriye'de rejim değişikliklerine gittiler ve cihatçı bir kuklayı Şam'da iktidara kaldırdıler.

Hegemonyalarını sürdürüyor, enerji kaynaklarına tamamen çöküyor, ticaret yollarına hakim olmak için ülkeler arasında dağılıyor, haritaları baştan çizmeye, rejimleri çökertmeye karar veriyorlardı. Zamanı geldi diye düşünüyorlar.

Suriye'den sonra İran'a saldıracakları belliydi, bir kez daha “kitle imha silahları”nın yanında bulunuyorlar. “Nükleer silah üretmiyoruz” diyen, bu konuda uluslararası kuruluşlar tarafından denetlenen bir ülkede kendi kitle imha silahlarıyla böbürlene böbürlene, bütün dünyada tehdit ede ede bombalamaya başladı.

Herkes “sırada sınırlı var” diye tartışmaya başladı. İran'a yayılan saldırıların nereye evrileceği hastaların öngörülmesi çok zor olsa da, “sırada birim var” sürecinin değerlendirilmesi bir sorudur.

“Zamanı geldi” diye düşünen ABD, İngiltere ve İsrail üçlüsünün dağılımı yeniden tasarlanırken Türkiye'yi de bir alanda operasyon olarak görmek mümkün.

Yıllar boyunca Türkiye'de hükümetlerin NATO'ya katılmasının ve ABD ile yakın olup olmadığı Türkiye'ye güvenlik gözlemleri değerlendirildi. Bu düşüncelerde kendi başlarına haklılardı çünkü güvenlikten anladıkları Türkiye'deki sömürü düzeninin politikasıydı. Halk umurlarında olmuyor, yeri geldiğinde sömürü düzeni için ABD tarafından yönetiliyor ve geniş halkalara karşı darbeler yapılıyor.

NATO'nun kuruluş aşamasından sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıldı ama NATO varlıkları devam etti, genişledi, açık ya da örtülü savaşlara, işgallere neden oldu.

Ama Türkiye'de NATO, devrimcilerin, komünistlerin bütün çabasına rağmen gerektiği gibi sorgulanmadı. NATO dışında, ABD ile yakın ticarette temel güvenlik politikası kalmaya devam etti.

NATO'ya ve ABD'ye karşı olanlar bile, “NATO'dan çıkarsak ABD'nin hedefine ulaşabilecek” “NATO'dan çıkarsak Rusya bizi yutar” diyenlerle aynı yerde buluştu.

Ama şimdi iktidar çevrelerinde, bürokraside de “sırada Türkiye mi var” sorusu dillendiriliyor. Artık eskisi kadar emin değiller NATO'nun “güvenlik” için yeterli olması. Ne yazık ki akıllarına gelen çözüm, ABD'ye daha çok yanaşmak, NATO'da daha fazla rol almak, bazılarının karşı operasyon aralıklarına Suriye'de olduğu gibi en birine katılmak. Böylece tehdit fırsata dönüştürmeyi, holdingler ve tarikatlar düzeninin bölgesel ağırlığını artırmayı hesaplıyorlar.

Bizse “zamanı geldi” diyoruz. Emperyalistler “zamanı geldi” diye düşünüyorsa biz de aynı şekilde yanıt veriyoruz: Zamanı geldi.

NATO'yu sorgulamanın, NATO'dan çıkılması için gerçek hamleler yapma zamanı geldi. NATO'nun da Türkiye'den alınmasının zamanı geldi.

NATO'dan çıkmak için NATO'dan zarar gören halkımız inisiyatif almalıdır. NATO darbecidir, NATO işgalcidir, NATO komplocudur. NATO, NATO üyesi düzeyindeki halk düşmanıdır.

Zamanı geldi.

Bütün siyasi partilere çağrımızdır. Gelin tartışalım. NATO Türkiye'ye güvenlik mi sunuyor yoksa bütün dağıldığı gibi Türkiye'yi tehdit mi ediyor. Tartışmazsanız, o tartışmayı sizin için size kadar sokacağız.

ABD üslerini tartışalım. İncirlik, Kürecik ve diğerlerini. Türkiye'de bulunan ABD'ye ait nükleer silahları tartışalım.

Zamanı geldi. Tüm yurttaşlarımız bu yalana, halkımızı tehdit eden, çeşitliliğin çeşitliliği ve bölgesel açıdan kabul edilemez bu tabloya karşı mücadele yaşanıyor.

Yurdunu yedi akademisyenler, gazeteciler, aydınlar harekete geçmelidir. NATO'dan çıkılmalı, bütün yabancı üs ve askerler memleketten kovulmalıdır.

Geç kalınmamalıdır, tam zamanıdır.

TKP bu doğrultuda üstüne düşeni yapacaktır.

Necmi İnce

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0