Küresel iklim değişikliğine bağlı kuraklık Trakya'daki nehir ve barajları da etkiledi

Trakya Üniversitesi (TÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Belgin Elipek, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin, tüm dünyada olduğu gibi Trakya'da da hissedildiğini söyledi.

Küresel iklim değişikliğine bağlı kuraklık Trakya'daki nehir ve barajları da etkiledi
banner98

Prof. Dr. Elipek, AA muhabirine, kuraklık dolayısıyla yaşanan susuzluğa karşı tasarruflu olunması gerektiğini ifade eti.

Dünyanın "mavi gezegen" olarak bilinmesine karşın dünyadaki su varlığının yüzde 97'sinin okyanus ve denizlerde tuzlu su olarak bulunduğunu belirten Elipek, geriye kalan yüzde 3'lük miktarın yüzde 70'inin de buzullarda donmuş olarak bulunduğuna ve insanların kullanabileceği tatlı su kaynaklarının sınırlı miktarda olduğuna dikkat çekti.

Elipek, yaşanan su kıtlığının önüne geçilmesi için herkese görevler düştüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Su kullanımımıza çok fazla dikkat etmemiz gerekiyor ki bu süreci atlatabilelim. Kış mevsiminde normal olarak kar yağışı bekliyoruz. Kar yağışı olmalı ki, yer kürede yavaş yavaş emilerek yer altı su depolarımızı doldursun. Dolayısıyla kar yağmadığı sürece yağmurlarla bu ihtiyacımızı karşılamak mümkün olmuyor. Çünkü bizim yer altı su depolarımızın dolmasına ihtiyacımız var ki böylece tatlı su kaynaklarımız beslenebilsin.

Son dönemdeki küresel iklim değişikliği, maalesef Trakya'da da etkisini gösteriyor. Kuraklık nedeniyle baraj ve nehirlerin su seviyeleri düşüyor. Özellikle baraj seviyesindeki düşüşler, barajın içerisindeki organizmaların artık dışarıyla temas etmesine sebep oluyor ve onların yok olmasına neden oluyor.

Elipek, yaşanan kuraklığın en önemli nedenlerinin başında küresel iklim değişikliğinin geldiğini dile getirdi.

- "Kişisel önlemler alınabilir"

Karbon emisyonunun fazla olmasının, iklim değişikliğine neden olduğunu aktaran Elipek, "Buna karşın herkesin yapabileceği birçok önlem var. Anız yakmayarak, çöp ve lastik yakmayarak kişisel önlemler alınabilir." dedi.

Dünyadaki su miktarının değişmediğini ancak su döngüsünün değişmesinden dolayı kullanılabilir su kaynaklarının azaldığını vurgulayan Elipek, şunları söyledi:

"Suyun içerisine toksik maddeler, ağır maddeler, pestisitler ya da suyun temizleyemeyeceği şekilde deterjan ve yağlar döktüğümüzde, bu su kaynağı aslında bizim için yok oluyor. Bu nedenle insanların kullanılabileceği kalitedeki su miktarı azalıyor ve su kıtlığı meydana geliyor.

Tatlı su bizim için bir nimet. Suyu dikkatli kullanmanın yanında, kirletmemeye özen göstermeliyiz. Yağları lavobodan dökmemeliyiz. Araçlarımızı sık sık yıkamamalıyız. Duş alırken suyu ısınana kadar akıtmak çok büyük su kaybına neden oluyor. Onun yerine bu suyu kovalara doldurup ihtiyaç duyulan yerlerde kullanmalıyız. Evde kullanılan suyun üçte ikisi lavabo ve duşta kullanılıyor. Su tasarrufu yapmamız hem maddi anlamda hem ekolojik anlamda hem de vicdanen rahatlamamızı sağlayacak."

Güncelleme Tarihi: 24 Aralık 2020, 16:21
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0