Okuyan programı İsrail'in İran'a saldırısıyla başlayan, ABD'nin nükleer tesislerinin bombalamasıyla süren savaş asıl amacının tek başına rejim değişikliği olmadığını vurgulayarak başladı. İran'ın yayılma patlamalarının istendiğini söyleyen Okuyan, ülkenin Çin ve Rusya ile birlikte mevcut olduğuna dikkat çekti.
"Rejim değişikliği doğal ki ABD açısından tercih edilir bir durum" diyen TKP Genel Sekreteri, İsrail ile İran arasında "danışıklı dövüş" olduğu tezinin doğru olmadığını belirtti ve şöyle devam etti:
"ABD'nin İran'da rejim değişiminin uzun süreli değişimi var. Şimdi saati geldi diye düşünülebilir. ABD her şeyi yazılmış bir planla hareket etmiyor. Dünyada tüm devletler adımları atıp denemeler yapıyor. Elbette bir sürekliliği olsa da o planlar revize ediliyor.
Henüz bu süreç de bitmiş değil. İran direnç gösteriyor. Öte yandan Çin ve Rusya'ya rağmen yalnız. İran'daki iktidar zaten zayıflamış durumda."
'Değişikliklere kim imza attıysa onun borusunu öter'
Başından beri İran'daki rejime karşı olmalarına rağmen ülkenin kendini savunma hakkının yanında hatırlatan Okuyan, bu durumu şöyle açıkladı:
"'Rejim, ne güzel' deniliyor ama rejim değişikliği temel kuvvet oluyorsa sonrasını da belirliyor. Halkın bağımsız bir hareketi olmadan rejim değiştirilmiyor, hele hele dışarıdan müdahalelerle yapılan değişikliklere zayıflıyor, onun borusunu öter. Aynı şey Suriye'de oldu. Kimileri parçaları 'devrim' olarak tanımlandı. Esad'ın devrilmesinde imzası olanlar İsrail, ABD, Türkiye'dir."
'Türkiye bölgesindeki işgallerin parçası olduğu ya da sessiz kaldığı'
İktidarın İran politikasının tavrını da değerlendiren Kemal Okuyan, Türkiye'deki zamanla düzenli emperyalist ülkelerin bölgesel saldırılarına bazen örtülü bazen açık destek verdiğini, kimi zamanda sessiz kalarak onayladığını, yakın geçmişten örnekler vererek hatırlattı:
"Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra emperyalist Saldırganlık Yugoslavya'ya yayılan saldırılarla başladı. buradanın parçalanmasına Türkiye bizzat katıldı, katkı koydu. Zaten NATO üyesiydi. Süreç orada başladı, sonra sıra sıra Irak'a geldi. O zaman da karşık. Türkiye neredeyse o işgale katılacaktı. Katlanmadı ancak sessiz bir onay verdi.
Örneğin Suriye'nin emperyalist ülkelerince talan edilmesinde Türkiye'nin de rolü var. Filistin'de İsrail katliamları Türkiye'yi kınadı ama unutmayalım ki, İsrail petrolünün önemli bir kısmı Azerbaycan üzerinden gitti. Türkiye'nin İsrail'e ticaretinin çeşitli kuruluşlarında devam ettiği gerçeğine ek olarak üstelik.
İran konusundaysa yandaş gazeteler bu süreçten önce 'Sıra İran'da' propagandası yapıyordu. Ancak İsrail'in beklemelerinden hızlı davrandı. İran zayıflayacak, boşalan alana Türkiye yerleşecek sanılıyordu. Olaylar hızla gelişince, açık havada Bahçeli'nin adı 'Sıra Türkiye'ye gelecek' dediler. Buralarda bizim yaygın olarak ki savunacağız ama Türkiye'ye gelmese, İran'a sınırlı kalsa ne yazar?
Tüm bunların önünde sermayenin özgür hareket etmesi ya da farklı sermaye gruplarının ayrılıklarından çatışmadan vardı. AKP'nin Ortadoğu politikası, bir avuç zenginin çıkarlarına hizmet ettiği için tutarsızlıklarla maluldür."
'ABD, hegemonyasını sürdürebilmek için yere saldırıyor'
Okuyan, bir yandan ABD hegemonyasının sarsıldığına, ekonominin zayıfladığına dikkat çekti. ABD'nin bittiği iddiasının abartılı görünümleri çizerek, yerine gelmeye aday ülkeninse Çin olduğunu söyledi. "Çin daha uzun vadeli olanlarla hareket ediyor" diyen Okuyan, ABD'nin kendi hegemonyasını sürdürmek için onun yere saldırdığını, her zaman da başarısız olmadığını belirtti.
"Suriye, ABD için bir sürdürülebilirdir" diyen Okuyan, Kuzey Asya'da yeni müttefiklerin bulunduğuna dikkat çekti ve şunları ekledi:
"ABD hegemonya savaşını, işgal ve rejimiyle sürdürebilir. Bir yandan da kimse ABD'yle karşı karşıya gelmek mümkün değil. Tabii ki herkes kendi ülkesini korumak istiyor. Emperyalist dünyada kiminle ayrıştığını bilmek güç. Çok başarılı tekellerin aidiyeti var. Ancak örnek Tesla ABD şirketi olsa da Çin'de de çıkarları var. Yani iç içe bir dünya var ve bu dünyadak kolay olmuyor. Emperyalizm dış politika pratiği değildir, çok ulusların tekellerinin dünya düzenidir."
'Halklar mücadeleye ağırlığını koymalı'
Halkın mücadeleye ağırlığını koyması gerektiğini vurgulayan Okuyan, "Dünyada şu anda kendi içinde yer alan insanların ağırlığının tıslandığı tek yer Filistin'dir. Orada sermaye sınıfını göremiyorsunuz. Bugün İran'da da halk değil rejim kendi kendine direnmeye çalışıyor" dedi.
Her yerde bunun eksikliği olduğunu ifade eden TKP Genel Sekreteri, Türkiye'de bunun oluşturulduğunu kaydetti.
'Türkiye NATO tehdidi altında'
Okuyan, TKP'nin güncel günlerinde yaptığı açıklamada, ABD'nin İsrail-İran Savaşı'na dahil olması durumunda diğer faaliyetlerin büyük ölçüde askıya alındığını, NATO ve ABD üslerine karşı mücadeleye odaklanılacağının beyanının beyanına ilişkinse sunulacağını söyledi:
"Önce 'ABD savaşına katıldı mı, katılmadı mı?' Bu tartışılıyor. Binlerce kilometre ötedeki bir ülkeyi bombalıyorsanız bu bir savaştır. Dolayısıyla TKP'nin yaptığı açıklama bütün faaliyetleri yeniden planlıyor.
Madem herkes tartışıyor, tartışalım. NATO'yu tartışalım. Bizim amacımız Türkiye'nin NATO'dan çıkmasıdır. NATO'nun da Türkiye'den çıkmasıdır. NATO, katliamlar yapar, darbeler yapar. O yüzden de dışarı çıkmamalı. Bu sonuna kadar tartışılsın, halkımızın da erişmesini istiyoruz.
Üsler de bir diğer konu. Ne zaman bölgede ABD müdahalesi olsa kurumsal, 'Üslerimizi kullandırmadık' diyor. 40 yıldır bunu söylüyorlar, peki ABD neden bu üsleri burada kalıyor? Bu üstlerin ekonomik, mali maliyetleri var. Hem iyi orada Amerikan bayrağı dalgalanıyor mu? Niye İncirlik'te ABD'nin nükleer silahları var? Bunları sembolikse ayırın. O silahlar sürekli güncelleniyor. Nükleer silahın modasını geçmez, sergileyen unsurlar sürekli yenilenmektedir. Bize palavra anlatsınlar. Türkiye NATO tehdidi altında.
Karşı bir direnç oluşturulmalı. TKP bunun için uğraşacak. Türkiye'nin varlığının ve sınırlarının genişletilmesine izin vermeyeceğiz. Biz o sınırlarda ülkelerini sağlarız. Bütün hedefimiz budur."