Urlalıların yoğun ilgi gösterdiği söyleşide Terkoğlu, “Hayatta sadece cumhuriyete borçlum var” cumhuriyetin esaslarını ve özgürlük olanaklarını anlattı; “Cumhuriyet özel günleri anılan bir sembol değil, mücadelenin omurgasıdır” sözleriyle cumhuriyeti büyütmeye çağrıldı. Cumhuriyetçiler ile komünistlerin ittifak kurması değişikliğini vurgulayan Okuyan ise Türkiye'nin bir holdingleri ve tarikatlar ülkelerinin geldiği yerin çizerek “korku duvarlarını yıkmaya” çağırdı.
'Hayatta sadece cumhuriyete borçlarım var'
Söyleşide ilk sözü alan gazeteci Barış Terkoğlu, Cumhuriyetin eğitim hakkı başta olmak üzere geniş emekçi kitlelere açılan olanaklara dikkat çekti. Terkoğlu kişisel deneyiminden yola çıkarak cumhuriyetin eğitim hakkı ve özgürlük adına taşıdığı önemi anlattı:
"Ben bir işçi çocuğuyum. Cumhuriyet maaşı eğitim alma hakkım. Çünkü cumhuriyet dışı rejimlerde eğitim ayrıcalıklı sınıflara tanınır. Evlerine özel öğretmen getirebilen ailelerin çocuklarına kayıtlı bir haktır eğitim. Oysa ben parasız yatılı okudu. Her altı ayda bir bana pantolon, gömlek, ceket, ayakkabı verildi.
'Cumhuriyet özel günler anılan bir sembol değil, mücadelenin omurgasıdır'
Terkoğlu, "Cumhuriyetin esaslarından birinin laiklik olduğunu vurgulayan Terkoğlu, "Cumhuriyetin bileşenlerinin laiklik olduğuna inananlardanım. Zaten cumhuriyet devrimleri aynı zamanda laiklik mücadelesiyle eş güdümlü halde ortaya çıktı. Bu bir tesadüf değil. Çünkü cumhuriyetin içinde nasıl bütün eşitsizlikleri yerle bir ediyorsa bunun en dinde sömürüsünü ve dinin cumhuriyetin felçleri sonucu" dedi.
Resmi bayramlarda duygusal fon müzikleriyle holdingler tarafından anılan sembolik hale getirildiğini belirten Terkoğlu, "Cumhuriyetin öncelikle özgürlüğüdür. Bir kavga meselesidir, laiklik mücadelesidir, halkçılıktır, kurallara dayalı bir hukuk devletidir. Cumhuriyet özel günlerinde anılması gereken bir sembol değil bir mücadelenin omurgasıdır" dedi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ise komünistlerin cumhuriyetin kuruluş sürecindeki hususlara değinerek, Mustafa Kemal'e verilen desteği değerlendirdi:
"Komünistler çok daha ileri bir programa sahipken Kemalistler daha özgürdü. Sovyetler Anadoluda bir arayış içindeydi, yoldaşlar komünistlerin projelerini değil, Enver Paşa'yı değil de Mustafa Kemal'i desteklemeyi bıraktılar. Bu dönemdeki sosyal demokrat partileri dahil birçok siyasi hareket bir tepki gösterdi.
102 yıl önceki farklılıklarımıza, hatta karşıtlıklarımıza rağmen bugün geçmişe baktığımızda 'iyi ki Kemalistler kazandı' diyebiyoruz. Kemalistler kazansaydı kaybetmeseydi Anadolu coğrafyası büyüyecekti. Tarihte bu durumda çok az örnek var, 102 yıl önce iki rakip siyasi hareketin şu anda geçmişte zayıf olan güçlü olan için 'iyi ki kazandı' tasarımı.”
Cumhuriyetçilerle komünistlerin 102 yıl önceki aynı destekçilerin alışmasının günümüzde daha iyi da götürülerek ortak hareket haline gelmesi gerektiğini belirten Okuyan, “1923 Cumhuriyeti yok, yeni cumhuriyetçilerin' ilan ettiği gibi değil 1923'ü yok eden ona saldıran onu yok kurulacak bir cumhuriyet ihtiyacı. olacağından emin olmamız gerekiyor” ömrünü kullandı.
'Sosyalizmden aşağısı kurtarılmıyor'
Cumhuriyetin genel yapısındaki sınıfsal yapıyla bugün arasındaki büyük dönüşüme dikkat çeken Okuyan, Türkiye'nin bugün geldiği noktayı özetledi:
"Şimdi, 100 yıl sonra Türkiye bir holdingler ve tarikatların ülkesidir. 'Türkiye'de holdinglerin ve tarikatların Brüksel'de vardır' seslerinde buna itiraz edebilen tek bir kişi yoksa bu ülkelerde bırakın Kemalistleri burada bu düzenin küresel savunucuları, iktidarın temsilcileri dahi protestolarda gösterilerde düşünmemiz gerekir."
'Korku duvarlarını yıkmak gerekiyor'
İsrail-İran savaşına da değinen Okuyan, Türkiye'nin emperyalist sistemle bütünleşmiş güvenlik politikasına da dikkat çekti:
"Bugün bir yetkili çıkmış diyor ki 'Türkiye'nin güvenlik politikalarının çerçevesinde NATO duruyor. NATO'nun güvenliğinin merkezinde de Türkiye.' Eğer Türkiye'nin sınırlarını korumakla yükümlüyse, bu iddiadaki kişi ve kurumlar bunu açıkça söylüyorsa içinizde henüz daha karar vermemiş olanlar varsa korku duvarını yıkıp hayatta kalmaktan ne geliyorsa yapmaya başlayın."
NATO'nun bir "güvenlik örgütü" değil, Türkiye'nin güvenlik tehdidi olan bir örgüt olduğunu vurgulayan Okuyan, sözlerine şöyle devam etti:
"NATO Türkiye'nin para sağlamasız, İran'ı vuran B-2'lerin Türkiye'nin hava sahasından geçtiği söyleniyor. Yarın İran Katar'daki Amerikan üslerini vurduğu gibi Türkiye'deki Amerikan üslerini vursa ne diyeceğiz? Nasıl itiraz oluyor? Yarın Rusya Adana'daki İncirlik Üssü'nü vurursa ne diyeceğiz?
Bu tabloya karşı sistem içi çözümün imkansızlığına işaret eden Okuyan, "Holdinglerin ve tarikatların düzeniyle hesaplaşmadan cumhuriyeti de, ülkeyi de koruyamayız" dedi.
Söyleşiyi "Artık acelemiz var" diyerek değerlendiren Okuyan, şöyle konuştu:
"Düzen değiştirmemizden vazgeçmedik. Şimdi ülkeyi, cumhuriyeti koruma, savunma derdimiz var. Bunların hepsi iç içe geç. Bu holdingler ve tarikat düzenini yıkmadan hiçbirini yapamayız. Böyle bir program yapmamız gerekiyor. Biz komünist olarak ülkesiz yapamayız, yurtsuz yapamayız. O yüzden sevgili arkadaşlar yurdumuz için, desteklediğimiz için, halkımız için, ayakta kalmak için kalkmamız gerekiyor. Ve Barış'ın çığlıkları gibi korkularını yıkmak."
https://x.com/tkpninsesi/status/1937556041631432804?t=5pX9Hr12WFkBpHNv6aCujQ&s=19
