banner102

Diyarbakır Barosu’ndan ‘takipsizlik’ Kararına Tepki

Diyarbakır Barosu, askeri savcılığın önceki gün Uludere olayı ile ilgili verdiği ‘takipsizlik’ kararına tepki gösterdi.

Diyarbakır Barosu’ndan ‘takipsizlik’ Kararına Tepki
Diyarbakır Barosu, askeri savcılığın önceki gün Uludere olayı ile ilgili verdiği ‘takipsizlik’ kararına tepki gösterdi.

Diyarbakır Barosu’nda bir araya gelen avukatlar, askeri savcılığın, Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Gülyazı ve Ortasu köyleri kırsalında savaş uçaklarının bombardımanı sonucu hayatını kaybeden 34 kişiyle ilgili açılan davada ‘Takipsizlik’ kararı vermesini protesto etti. Baro binasında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, ceza soruşturmasının, işlenen bir suçu tüm yönleri ile araştırıp ortaya çıkarmayı, suçun faillerini tespit etmeyi, sorumluları cezalandırmak amacıyla adalet önüne çıkarmayı amaçlayan faaliyetin adı olduğunu söyledi. Uludere’de 34 kişinin ölümüne, yaşam hakkının insan haklarının en ağır ihlalini oluşturan suça ilişkin bir ceza soruşturmasının yapılmadığını öne süren Elçi, askeri savcının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının daha ilk cümlesinde gerçek niyetini ortaya koyduğunu kaydetti. Elçi, "Kararda, ‘Olay, Şırnak ili Uludere ilçesi güneyi sınır ötesinde 34 kişinin ölümü ile ilgili ihmal iddiaları’ cümlesi var. Arkadaşlar bu kararın hiçbir hukuki değeri yoktur. Bizim için hiçbir hükmü de yoktur. Kararı askeri savcıya iade ediyoruz. Hiçbir parlamento kararı hiçbir kanun maddesi bu ağır suçu haklı, meşru, hukuka uygun kılmaz ve sorumluları cezai sorumluları kurtaramaz. Güç ve silah kullanmanın temel amacı yaşam hakkını koruma olmalıdır. Silahsız, sivil ve masum 34 insanın tümden ve bir anda ölümünü amaçlayan ve bunu gerçekleştiren bombalama eyleminin hiçbir ahlaki insani hukuki gerekçesi olamaz. Kaçınılmaz hata denilen hata durum olsa bile diğer bir ifade ile tamamı silahlı örgüt olsa idi yinede bu katliamın failleri cezai sorumluluktan kurtulamazdı. Bu toplu öldürme ve katliamla çalışma hukukunun tüm ilkeleri ihmal edilmiştir. Eylem tüm milletleri bağlayan Birleşmiş Milletler ve Cenevre Sözleşmelerinin ortak 3. maddesinin açık ihlalidir. Bu amaçla karara itiraz, anayasa mahkemesine başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yollarının etkili şekilde kullanılması gibi BM yetkililerini de görev ve incelemeye çağıracağız. BM Keyfi ve kısa yoldan infazlar özel raportörü ve diğer BM mekanizmalarının harekete geçmesi için girişimde bulunacağız” dedi.

YENİDEN YARGILAMA TARTIŞMALARI

Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görevine son verilmesi gerektiğini söyleyen Elçi, şöyle devam etti:

“Aynı zamanda bu mahkemelerle birlikte faaliyetini sürdüren Terörle Mücadele kanunun 10. Maddesi ile yetkili ağır ceza mahkemeleri de ortadan kaldırılmalıdır. Bu mahkemelerin haksız hukuka aykırı uygulamaları Kürt sorununu derinleştirmiş, daha da içinden çıkılmaz bir hal içine sokmuştur. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görüşme ve tartışmalarda gündeme gelmemesi yürütülen çabaların belli kişileri kurtarma ve belli kişileri davalara formül arama çabalarına ibaret olduğunu ortaya koymaktadır. Diyarbakır Barosu devlet güvenlik mahkemesi dahil tüm olağanüstü mahkemelerin yol açtığı mağduriyetlerin giderilmesi için adil bir yargılama yapılmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılmasını önermektedir. Birkaç davada yeniden yargılama yaparak veya birkaç şahsiyeti kurtararak yeni ve güvenli bir hukuksal düzen ve gelecek kurmamız mümkün değildir. Yapılması gereken yeni bir toplumsal mutabakat ve barış yasası adı ile kapsamlı ve bir çok sorunu köklü çözümler getirecek bir çalışma başlatılmalıdır.”

Güncelleme Tarihi: 08 Ocak 2014, 16:18
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

banner108

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0