BTÜ Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden İzmir depremi raporu

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezince (DEPAR) İzmir depreminde yıkılan veya ağır hasar gören binalara ilişkin rapor hazırlandı.

BTÜ Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden İzmir depremi raporu
banner98

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, BTÜ DEPAR Müdürü ve İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyhan Bayhan başkanlığında görevlendirilen ekip, İzmir depremi sonrasında yıkılan ve hasar gören binalarda yaptığı incelemelerini tamamlayarak, "Yapı ön değerlendirme raporu" hazırladı.

Bayhan'ın İzmir'in Bayraklı ilçesindeki Mansuroğlu, Manavkuyu ve Adalet mahalleleri ile Seferihisar ilçesinde, arama kurtarma süreci boyunca yıkılmış ve ağır hasar görmüş binalarda ve çevresinde gerçekleştirilen teknik incelemeler ve gözlemsel değerlendirmeleri içeren rapor, BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eyübhan Avcı ve Arş. Gör. Deniz Birlik Kayı'nın katkılarıyla oluşturuldu.

Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Bayhan, depremde tamamı göçen ve ağır hasar gören binaların ruhsat tarihlerinin 2000 yılı öncesine ait olduğunu, bina tasarım ve uygulamalarının 1975 Deprem Yönetmeliği'ne göre gerçekleştirilmiş olması gerektiğini belirtti.

Yaptıkları gözlemlerde 1975 Deprem Yönetmeliği'nde bina sünekliğini artırıcı önemli kurallarına uyulmadığını tespit ettiklerini ifade eden Bayhan, şunları kaydetti:

"Aynı sitede yer alan bazı bloklarda toptan göçme veya ağır hasar gözlenirken, bazı blokların stabilitesini koruduğunu gördük. Benzer şekilde bitişik nizam olan yapıların da bir kısmının stabilitesini korumasına rağmen bir kısmının toptan göçtüğünü tespit ettik. Tamamı göçen veya ağır hasar gören binalardaki genel zafiyetler, yapısal düzensizlikler, donatı korozyonu, kolon-kiriş birleşim bölgelerinde enine donatı bulunmaması, güçlü kolon-zayıf kiriş ilkesine uyulmaması ve sünek tasarım ilkelerine uyulmaması olarak sıralandı. Binaların yıkılması ve ağır hasar almasının temel ihtimallerini, binaların statik projelerinin ve sahadaki uygulamalarının 1975 Deprem Yönetmeliği'ne uygun olmaması, bitişik nizam yapılarda çekiçleme etkisi, binaların taşıyıcı sisteminde sonradan tadilatlar gerçekleştirilmiş olması, binalarda bodrum katının bulunmayışı ve radye temel siteminin kullanılmayışının olumsuz etkilerine bağlayabiliriz."

Bayhan, Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığı gerçeğinin bir kez daha acı ile tecrübe edildiğini vurgulayarak şu önerilerde bulundu:

"İlk olarak 2000 yılı öncesinde imalatı gerçekleştirilmiş betonarme binaların hızlı bir şekilde deprem performans ve risk analizlerini gerçekleştirmemiz gerekiyor. Güçlendirmenin ekonomik olacağı yapılar güçlendirilmeli, güçlendirilemeyecek durumda olan yapılar yıkılıp yeniden inşa edilmeli. Uygun bir güçlendirme projesinin uygulamadaki zafiyetler sebebiyle istenen neticeyi veremediği daha önce de tecrübe edilmiştir. Her türlü üst yapı, geoteknik tasarım ve güçlendirme-iyileştirme uygulamaları, yetkin mühendislerce yapılmalı ve çok iyi denetlenmeli. Güçlendirme projeleri ve uygulamaları güvenilir bir şekilde gerçekleştirilemeyecek ve denetlenemeyecek ise binanın yıkılıp yeniden yapılması tercih edilmeli. Yapı denetim sisteminin etkinliği, raporumuza konu binaların ruhsat tarihinden dolayı söz konusu değil. Ancak yapı denetim sistemindeki mesuliyet sahibi kişilerin görev ve sorumlulukları ile sorumluluk süreleri, yasa kapsamında artırılarak denetim mekanizması daha da etkin hale getirilebilir. İmar planları yapılırken Türkiye Sismik Tehlike Haritası göz önünde bulundurulmalı."

Güncelleme Tarihi: 07 Kasım 2020, 18:12
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0