GENÇLERİ BEKLEYEN TEHLİKE: UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI

Uyuşturucu ve madde bağımlılığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönemlerde büyük artış gösterdi. Gelecek neslin uyuşturucuya kurban edilmemesi adına atılacak adımlara ve yapılması gerekenlere temas edeceğim.

Uyuşturucu ve madde bağımlılığında maalesef yaş limiti oldukça aşağı inmiş vaziyette. Bu duruma aile içinde, toplum bünyesinde ve devlet eliyle müdahale edilmezse sonuç çok daha kötü olacaktır.

Özellikle pandemi döneminde gençlerimiz sırf farklılık olsun diye uyuşturucu ve madde denemelerine başlayarak dipsiz bir bataklık içerisine kendilerini atıyorlar.

Z kuşağı adı verilen bireyler sosyal medyanın özendirici etkisiyle de uyuşturucu ile tanışmış oluyor. Bu sebeple öncelikle gençlerimizi koruma görevi ailelere düşüyor.

Geleceğimizin anahtarı olan gençleri bu tür kötü alışkanlarıkların kucağına itmememiz gerekiyor. Özellikle devletimiz uyuşturucu satışı ve temin edilmesi konusunda kısıtlayıcı önlemler alarak gelecek nesli bir nebze de olsa korumaya çalışıyor.

Bu noktada hükümetin uyuşturucu satışlarının önüne geçilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu vasıtasıyla katı tedbirler alıyor.

Geçtiğimiz yıllarda Uyuşturucuyla Mücadele Toplantısı'nda konuşan İçişleri Bakanı Soylu’nun, "Uyuşturucu satıcısını gören güvenlik görevlisi ne yaparsa yapsın sorumluluğu bana ait. Bir uyuşturucu satıcısını gördükleri zaman, beni ne kadar kınarlarsa kınasınlar, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir. ‘’ diyerek kararlı mücadeleyi alenen göstermiş oldu.

Son dönemde revaçta olan sentetik uyuşturucular ise hem kolay ulaşılması hem de daha ucuz olması hasebiyle ülkemizde de fazlasıyla tüketiliyor. Gençlerimiz bu maddeler ile tam anlamıyla kendilerini zehirliyor.

Bu zehirleme sürecine ilk müdahale eden yapı kuşkusuz aile olmalıdır. ‘Benim evladım yapmaz.’ diyerek kenara çekilmek yerine olayın üzerine eğilmeleri gerekiyor. Aileler öncelikle çocuklarının verdikleri tepkilere ve tutum değişikliklerine bakmalılar.

Uyuşturucular hem fizyolojik hem de sosyal olarak kişinin bir takım reaksiyonlar vermesini sağlıyor.

Madde kullanan gençlerde ani duygu değişikliği, gereksiz agresif yapı,sosyal hayatı aksatma ve para isteme sıklığının artması göze çarpan ilk etkiler. Aileler bu durumlardan birini far ettiği an olaya müdahil olmalı.

Evde kaybolan eşya söz konusu olduğunda ailenin tüm olasılıkları düşünmesi gerekiyor. Çocuğuna konduramadığı bir durum sebebiyle onu daha derin bir bataklığa süreklediğinin farkına varması gerekiyor ailenin.

Pandemi sebbeiyle ev içerisinde dahi birbirimize mesafeli olmamız, çocuklarımızı başıboş bırakmak anlamına gelmemeli. Bağımlı gençlerin odalarında bulunması muhtemel şeyler; alüminyum folyo, kesilmiş pet şişe, cam fanuslar, parfüm şişeleri, enjektör, sigara sarma aparatı vb.

Bunlara rastlarsanız bilin ki: Çocuğunuz uyuşturucu kullanıyor!

Ailelerin bağımlılığı fark etmesindeki diğer etkenler de uyuşturucu kullanan bireylerin genelde parmak uçlarındaki siyahlık olabilir. Birinin madde kullanıp kullanmadığı parmak izlerinden anlaşılabilir. Çünkü kullanıcıların çoğunun parmak izi kalmamaktadır.

Türkiye’de geçtiğimiz günlerde yapılan araştırmaya göre eroinin en çok kullanıldığı illler Konya, Ankara, Adana ve Mersin iken esrar maddesinin en çok görüldüğü iller İzmir, Adana, Gaziantep ve BURSA bulunmakta.

İşte sorun bu kadar ciddi!

Son olarak da Toplumsal Uyuşturucu ile Mücadele Federasyonu Bursa Osmangazi İlçe Başkanı olan Seyfetullah Şenol’a yeni görevinde başarılar dileyelim.

Umarız uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile topyekun bir mücadeleye girişir ve bu savaşı başarıylayla tamamlarız.

YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0