Dünya Bankası: Türkiye Fakir ama Çalışkan!

Türkiye ekonomisinin son 10 yılının değerlendirmesi: Türkiye fakir ama çalışkan endeksinde dünya 3.'sü

Dünya Bankası: Türkiye Fakir ama Çalışkan!
banner98
 Dünya Bankası Uzmanı Naveed Hassan Naqvi Türkiye ekonomisinin son on yılda sağladığı gelişme ve PISA eğitim verileri üzerine bir araştırma yaptı. Dünya Bankası, Türkiye'nin dünyada öğrenci başarı standardı kabul edilen PISA performansının, ekonomik kalkınma ve gelir düzeyine göre beklenenden daha yüksek olduğunu bildirdi. Türkiye bu açıdan, Singapur ve Kore'nin ardından dünyadaki 65 PISA ülkesi arasında üçüncülüğü elde etti. 

-"ON YILDAKİ DİKKAT ÇEKİCİ BÜYÜME BAŞARI HİKAYESİ"- 

Dünya Bankası Uzmanı Naveed Hassan Naqvi, Türkiye ekonomisinin son on yılda sağladığı gelişme ve PISA eğitim verileri üzerine bir araştırma yaptı. Araştırmasının sonuçlarını yayınlayan Naqvi "Türkiye'nin son on yıldaki dikkat çeken ekonomik büyümesi oldukça bahsedilen bir başarı hikayesi olmuştur. Ülkenin kişi başına gelirini üç katına çıkardığını ve dünyadaki 16. büyük ekonomi haline geldiğini sık sık duyarsınız. Bu ekonomik büyümenin kapsayıcı olduğunu, beraberinde yoksulluğun azaltıldığını ve sağlık ve eğitim alanlarındaki sosyal hizmetlere erişimin arttırıldığını ise daha az sıklıkla duyarsınız. Öte yandan, sosyal hizmetlerin genişletilmesi ile ilgili bu sosyal tartışmalar nadiren kişi sayısının ifade edilmesinin ötesine geçerek sektörlerdeki değişimin dinamiklerini ele alır. Sosyal sektörlerdeki değişimin dinamikleri gelecekteki ilerlemenin habercisi olabileceğinden dolayı, tartışmalardaki bu eksiklik büyük bir şansızlık" dedi. 

-"DÜNYA BANKASI TÜRKİYE İLE İLGİLİ CESARET VERİCİ SONUÇLARA ULAŞTI"- 

Türkiye'nin elde ettiği eğitim başarılarının yanı sıra eğitimde karşılaştığı bazı darboğazları da açığa çıkaran araştırmadan çarpıcı pasajlar şöyle 

"-Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte Dünya Bankası Türkiye'nin PISA verilerini analiz etmiştir ve birkaç ilginç ve cesaret verici sonuca ulaşmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse, sistem etkileyici bir boyutta genişlemiştir; orta öğretimde net okullaşma oranı 2001-2 eğitim-öğretim yılında yüzde 50 iken şu anda yüzde 67'nin üzerine çıkmıştır (aynı dönemde kızların okullaşma oranı yüzde 43'ten yüzde 66'nın üzerine çıkmıştır) ve orta öğretim sistemine 1,5 milyondan fazla öğrenci eklenmiştir. 

-Ayrıca PISA verileri bu genişlemenin yanında 2003-2009 döneminde 15 yaş grubu çocukların PISA sonuçlarında 20 puan ve üzerinde bir iyileşme olduğunu göstermektedir -her bir öğrencinin öğrenim süresine yarım okul yılı ilave edilmesi ile eşdeğer bir iyileşme. Daha etkileyici bir sonuç ise, bu iyileşmelerin çoğunluğunun dezavantajlı geçmişe sahip öğrencilerden gelmiş olmasıdır. Gelecek için yapılması gereken daha çok şey olmakla birlikte, okullar arasındaki ayrışma, erişimdeki ve eğitim performansındaki eşitsizlikler önemli ölçüde azalmıştır. 

-Analizimiz, ekonomik kalkınma ve gelir düzeyi düşünüldüğünde Türkiye'nin PISA'daki performansının beklenenden daha yüksek olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin 450 puan civarında olan okuma, matematik ve fen bilimleri puanları, kişi başına düşen GSYH düzeyi göz önüne alındığında ortalamadan daha iyi durumdadır. Türk öğrencilerin 2009 yılındaki ortalama PISA puanı gelir düzeyine beklenen seviyeden yaklaşık 10 puan daha yüksektir. Öğrencilerin sosyoekonomik düzeyi ve kişi başına düşen GSYH düzeyi göz önüne alındığında bu performans çok daha etkileyici görünmektedir. Bu husus da hesaba katıldığında, Türkiye ortalamanın neredeyse 70 puan üzerinde bir performansa sahiptir. Aslında bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin performansı Kore ve Singapur ile birlikte 65 katılımcı ülke arasında neredeyse en yükseklerden birisidir. 

-Türkiye'nin gelir düzeyi-okuma, fen, matematikte görülen nispeten güçlü performansı, yıllar boyunca eğitim kalitesinin yükseltilmesi ve öğrenci performansında eşitsizliğin azaltılmasına yönelik çabalar sayesinde başarılmıştır. Ülkenin üç PISA disiplinindeki (oluma, matematik, fen) puanları 2003 ile 2009 yılları arasında 20 puanın üzerinde keskin bir şekilde yükselmiştir. Aynı zamanda, PISA puanlarındaki bu kazanımlar büyük ölçüde düşük ve orta düzeyde başarılı öğrencilerden geldiğinden dolayı öğrenci performansındaki eşitsizlikler de azalmıştır. Örneğin, en düşük performansa sahip yüzde 1'lik dilimde yer alan öğrencilerin performansı okumada 30 puan, matematikte 33 puan ve fende 25 puan yükselmiştir; en düşük performansa sahip öğrencilerin kaydettiği artışa göre daha az olmakla birlikte en yüksek performansa sahip öğrencilerin performansı da ortalama olarak yükselmiştir. Aynı dönemde, 15 yaş grubu gençler arasındaki net okullaşma oranı PISA'ya göre yıllık yüzde 7,8 gibi güçlü bir oranda yükselmiştir ve bu durum bu iyileşmeleri daha dikkat çekici hale getirmektedir. 

-Eğitim sonuçlarındaki iyileşmeler kısmen yaşam standartlarındaki genel artıştan (dolayısıyla genel anlamda yeni nesil için daha iyi fırsatlardan) kaynaklanmış olmakla birlikte, eğitim hizmetlerinin etkililiğindeki artış da önemli bir rol oynamıştır. Dolayısıyla, her bir öğrencinin ailesinin sosyoekonomik statüsü 2009 yılında 2003 yılına göre öğrencinin PISA sonuçlarında daha az etkili olmuştur. Analizimiz daha düşük yüzde yirmilik dilimlerdeki öğrencilerin PISA puanının en üst yüzde yirmilik dilimdeki öğrencilere göre çok daha dikkat çekici bir şekilde yükseldiğini göstermektedir. Bunun sebebi iki PISA testi arasındaki dönemde eğitim hizmetleri sunumunun daha etkili hale gelmesidir - neredeyse Türkiye'deki tüm öğrencilere sunulan eğitim hizmetlerinin iyileşmesi ve eşitsizliklerin azaltılması ." 

-ÖĞRENCİLERİN DÖRTTE BİRİ "FONKSİYONEL OKURYAZAR" DEĞİL- 

Dünya Bankası Uzmanı Naqvi, Türk eğitim sisteminin geleceğini değerlendirdiği bölümde ise "Bu başarılara rağmen, halen aşılması gereken bazı zorluklar bulunmaktadır" dedi. Naqvi PISA çerçevesinde Türk eğitimindeki olumsuzlukları şöyle sıraladı 

"-Türkiye'de 15 yaş grubundaki ortalama bir öğrencinin performansı halen OECD ortalamasının bir tam yıl (veya 40 PISA puanı) gerisindedir ve sosyoekonomik geçmiş eğitim sonuçlarında diğer OECD ülkelerine göre daha önemli bir belirleyici olmaya devam etmektedir. Türkiye'de 15 yaş grubundaki öğrencilerin yaklaşık yüzde 25'i okuduklarını analiz edip anlayabilecek kadar iyi okuyamamaktadır, dolayısıyla OECD tarafından "fonksiyonel olarak okuryazar olmadığı' kabul edilmektedir. Ancak bu oran 2003 yılından bu yana hızlı bir şekilde düşmektedir (yüzde 36'dan). PISA 2012 testlerinin sonuçlarının ve verilerinin Aralık 2013'te açıklanması beklenmektedir ve bu veriler 2009 yılına göre kaydedilen ilerlemenin daha ayrıntılı bir şekilde analiz edilmesine olanak tanıyacaktır. 

-Eğitim performansı ile ilgili verilerin sürekli analizi, Türkiye'de devam etmekte olan eğitim tartışmalarına ışık saçacak ve Kore, Singapur ve Finlandiya gibi dünyada eğitim alanında en iyi performansa sahip ülkeler ile olan farkın tamamen kapatılabilmesi için ihtiyaç duyulan politikalar üzerinde daha geniş bir uzlaşı sağlanmasına katkıda bulunacaktır ." 

-PISA NEDİR?- 

Açılımı "Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı" olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından, 15 yaş grubundaki öğrencilerin zorunlu eğitim sonunda hayata hazır oluş durumlarını belirlemeyi amaçlayan dünyanın en kapsamlı eğitim araştırmasıdır. Bu araştırmaya katılan ülkeler, belirlenen bilimsel ölçütler doğrultusunda eğitim düzeylerinin ve öğrenci profillerinin katılımcı ülkeler arasında ne durumda oldukları hakkında bilgi sahibi olurlar. Aynı zamanda kendi eğitim durumları ve uygulayacakları politikalar hakkında objektif göstergeler elde ederler. PISA araştırması örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin, matematik okuryazarlığı, fen Bilimleri okuryazarlığı ve okuma becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler topluyor. Gelecek PISA araştırması bu yılın Aralık ayında yayımlanacak.
Güncelleme Tarihi: 30 Temmuz 2013, 11:16
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0