DEVRİM

Sene 1994 İstanbul’un yeni belediye başkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan oluyordu. Böylelikle İstanbul'un bir çok hayati problemini çözüyor, halkın takdirini topluyordu. Ve bu ona neredeyse 25 yıllık bir iktidarın kapısını açıyordu. O zamanki başörtüsü sorunu ve sürekli değişen iktidar sorunuyla yol alamayan halk için Ak parti bir kurtuluş gibiydi. Peki ne değişti? Sosyal medya ve değişen yaşam tarzları öncelikle çok farklı bir nesil meydana getirdi. Sadece 20 yılda yeni oy kullanan milyonlarca yeni seçmen vardı artık. Birde buna eskisi gibi muhafazakâr bir ideolojiye artık sahip olmayan, genleşen Ak parti seçmeni dahil oldu. Tabi buna yeniden Refah partisinin son hamlesinde katmamak doğru olmaz. Ak partiden arzuladıklarını bulamayan ileri muhafazakar taban YRP’nin ardından gitti. Buda bir çok bölgede CHP ye yaradı.  

  Bugün 1Nisan şaka değil.  Bazıları içinse büyük bir devrim. Yenile yenile yenmeyi öğrenmek gibi bir şey. Peki nasıl oldu? Öncelikle Ak parti tabanı, yıllarca sayın Erdoğan’ın kuşandığı misyonu hoyratça sömüren miras yedi gibiydi. Ve aldıkları başarıları kendi başarıları olarak gördüler. Eğer kendi başarılarıysa bir önceki dönem CHP’nin adayı sayın Bozbey’e karşı kazanan Ak parti adayı sayın Ali Nur Aktaş, neden yine aynı aday Bozbey’e karşı  kaybediyordu?  Gelin sizlerle Bursa’yı baz alarak bir seçim analizi yapalım. Öncelikle Sayın Alin Nur Aktaş’ı fazla tanımam, onun için fazla değinmeden rakibi sayın Bozbey’e geçeceğim.  Elbette belediye de uyguladığı sıkılaştırma politikasıyla, bir önceki belediye başkanından kalan borç yükünü hafifletmek için gösterdiği çaba aşikardı. Ama bu halkın gözünde yeterli bir  eylem değildi. Üstelik mizaç ta çok önemliydi.  

Bundan 6 sene önceydi. Şehir değişikliği yapmış, İstanbul’dan Bursa’ya taşınmıştım. İkametimi Bursa'ya almak için Nilüfer belediyesine gittim. O zaman Nilüfer belediye başkanı olan sayım Bozbey’le tesadüfen karşılaştım. Ufak bir sohbetten sonra İstanbul dan Bursa’ya taşındığımı duyunca git yukarı adımı söyle güvenlik olarak başla dedi. Şaşırmıştım kan ter gözyası ve en değerli zamanlarımı adadığım parti tabanı onca ricama rağmen Bursa da bana bu imkanı sunmazken, Sayın Bozbey bana hemen iş buluyordu . Ama ben gururuma yediremiyordum. Bedel ödemediğim, hatta önyargılı olarak gittiğim bir belediye başkanın işini nazikçe ret ediyordun. Bir tevazu abidesi  bendeki asla kırılmayacağını düşündüğüm önyargıları kırıyordu. Sonra kulak misafiri oluyordum. Refika teyzenin buzdolabını yolladınız mı? Bakın rahmetli Ali hocanın emaneti bize, günlük bakımını da ihmal etmeyin.  Sonradan anladım ki bir tamirhane kurmuş, eski ve verilen beyaz eşyalar tamir edilip ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyormuş. Olaylara duyarlılığı ve bölgesinde yaşayan insanlara hakim olması bende bir  hayranlık daha uyandırdı. Ve Nilüfer belediyesi olduğu sürece izledim. Camilere yolladığı halıları yıkama birimi aracı. Ve her ramazan muhakkak bulunduğum beldede iftar yemeği verip birlikte olmak. Ve cenazelerde bizzat bulunmak cenaze sahibine yardım için ardından görevli bırakmak. Yani Bursa'nın en elit ilçesi olan marka değeri İstanbul’da bir çok ilçeden değerli olan bir Nilüfer çıkıyordu ortaya. Halk dün sayın Erdoğan’ı nasıl unutmuyorsa, bir belediye başkanını 25 yıl kucaklıyorsa, Sayın Bozbey in yaptıklarını da Bursalılar ödüllendiriyordu. Kendisine hayırlı olsun diyor, Bursa’yı marka bir şehir olma yolunda daha ileri boyutlara taşıyacağından eminim.  

Bu seçim değişen dünya ile birlikte bir çok şeyin de değişebileceğini bize gösterdi.  

Halkımız için hayırlı olsun. 

  

YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0