YAŞAM HAKKINA SAHİP ÇIKIN

Bilindiği gibi, başta Orhangazi Belediyesi ve bazı kurumlar İznik Gölü ve havzası için çalıştay düzenleyip; İstanbul otellerinde günlerce toplantılar yapıp; yerel gazetecileri ağırlamışlardı. Güya bu Çalıştayın ana teması 'İznik Gölü'nün kullanılarak korunması' idi.

YAŞAM HAKKINA SAHİP ÇIKIN
banner98
 

O çalıştaydan sonra bugüne kadar neler yapıldı; bir bilen var mı? Bu zevat eften püften sebeplerle Ankara yollarını arşınlayıp, duruyor. Acaba gölün kurtarılmasına yardımcı olacak işleri takip ediyorlar mı?

DSİ II. Bölge Müdürlüğü, bilgi edinme istemime verdiği yanıtta: Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğinin 18. Maddesi (a) bendi kapsamında, İznik Gölü'nün ulusal öneme haiz sulak alan olarak tescil edilmesi için Mahalli Sulak Alan Komisyon Toplantısında karar alındığını teklifin Genel Müdürlüğe yapıldığını, bu doğrultuda, İznik Gölünün ulusal öneme haiz sulak alan olarak tescil süreci devam ettiğini tarafıma bildirdi.

Diğer yandan İznik Gölü'nün yönetim planının hazırlanması ile ilgili DSİ II. Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar maalesef, hala bitirilememiştir. Orhangazi Belediyesi düzenlediği bu çalıştayda ciddi ise, öncelikle, bu tescil işlemin bir an önce gerçekleşmesi için çalışması gerekmez mi?

Çalıştayı yapan kurumlardan hiç birinin bugüne kadar bunlardan bahsettiğini duydunuz mu? Duymadınız, duyamazsınız, çünkü niyetleri samimi olmayıp; kamuoyunun gözünü boyamaya dönüktür. Bu beyler rantı olmayan böyle işlere girmezler. Ya ne yaparlar; Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi'nde kabul edilen son 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında olduğu gibi,  gölü koruyan koruma kuşaklarına ilişkin hükümleri kaldırırlar. Bu da yetmemiş olacak ki, son hazırladıkları, taslak Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde yeraltı ve yerüstü sularının korumaya dönük hükümleri kaldırıp; gelecek nesillerin yaşam haklarına tecavüz ederler. Ya da, Belediye'nin yaptığı gibi, Nadir su kaynağının su toplama havzasındaki taş ocaklarına, fabrikaların zehirli atıklarını doldurup; Belediye'nin ve yandaşlarının ceplerini doldurmaya kalkarlar.

Tüm bilimsel çalışmalar göstermektedir ki, artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının 1.000 m³’ün altına inmesi ile Türkiye’nin ‘su fakiri’ olması bekleniyor.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Tarım ve Çevre Komisyonu adına; İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlanan “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” raporu'nda iklim değişikliğine göre acilen Ulusal Arazi Kullanımı Planlaması yapılarak, gelecekte öne çıkacak tarım alanları ve su havzaları gecikmeden ve tam anlamda koruma altına alınması, suyun tasarruflu kullanımı için akılcı su kullanımına gidilmesi, su havzaları ile tarım havzalarındaki su kullanımı ve yönetimi entegre edilerek suyun teknik ve idari yönleri birlikte ele alınması ve  Marmara Bölgesi’ne sıkışan sanayinin yükü azaltılması önerildi.


Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2017, 16:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0