Ak Parti Kongresi, Erdoğan, MKYK, Kabine, Teşkilatlar ve yeni misyon..

 

Artık Yüzde 30’lar ve 35’lerle ülke yönetimine talip olunamayacak, “yüzde 50 artı 1” için mücadele edilecek.

Bunun için yapılması gereken; kocaman yürekler ve gönül seferberliği.

Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle işaret etti.

Yani Hedef 50 artı bir.

Herkes kendini yenileyecek, bundan sonra daha çok çalışacak.

Bırakın Muhalefet Donkişotluğunda cebelleşsin.

Ey Türkiye, ey siyasiler…

Farkında olmayabilirsiniz ama Türkiye’de çok şey değişti.

Siz anlamasanız da bugünden itibaren sistem değişti.

O eski fosilleşmiş kafalar, o kafaların içinde kalıplaşmış düşünceler yok artık.

Oradaydık, tarihe tanıklık ettik ve bizzat şahit olduk.

Siz de görüp, gerçekleri kabul ederek değişseniz iyi olacak.

Yoksa kaybetmeye mahkûmsunuz.

Tabii yine de kendiniz bilirsiniz.

AK Parti kongresi sadece bir parti kongresi değil, dosta düşmana verilen bir mesajdı aynı zamanda..

Buraya gelen on binler kimdi, hangi düşünce ve motivasyonla geldiler ve ayrılırken ne düşünüyorlardı..

On binlerin yaşı, cinsiyeti, kimliği, kafasında ve gönlünde yatan neydi.

Bu kongreyi, İslam dünyası nasıl okudu, dışarıdakiler, içerideki hainler, mesela FETÖ, PKK-PYD, onların efendileri ABD, AB, NATO’daki malum çevreler nasıl okudular.

Ya içerdeki A KE PE’li kahpeler nasıl okudu.

Gözleri hamdolsunlarla dolanlar doldu,  şükür edenler oldu, birilerinin yüreğine korku salmıştır bu birlik ve dayanışma ruhu!

İşte bu ruhu canlı tutmak gerek.

AK Partiyi ayakta tutan asıl ruh, bu inanç.

Bu zirvedeki coşku AK Parti içindeki AKEPE’lilere verilen mesaj olmuştur aynı zamanda!

Türk siyasi tarihinde başkaca bir örneği yok, bundan sonra da kolay kolay olacağa benzemiyor.

 

CUMHURUN REİSİ ÖYLE DEDİ

Cumhur’un REİS’i salona on binlerin arasından geçip giderken, yeni bir heyecana ve adı konmamış bir değişim beklentisine de tanıklık ettik.

Heyecanın nedeni belli, Cumhurbaşkanı Erdoğan partisine dönüyor ve AK Parti yeni bir doğuma hazırlanıyor.

Cumhurbaşkanı olduktan sonra verdiği bu çetin mücadelenin Türk siyaseti adına son model değişimin kapısını açtı.

Yeni bir siyasal aidiyet ve dayanışma alanı inşa edildi.

Liberal fantezilerin tamamıyla kovulduğu, Batıcı tahakküm araçlarının devre dışı bırakıldığı, yerli ve milli siyasetin keşfedildiği yeni bir siyasal aidiyet ve dayanışma alanı…

Erdoğan’ın AK Parti’ye genel başkan olarak dönüşü, yani sembolik liderliğin yerini bir kez daha fiili liderliğin alışı bu yeni aidiyet ve dayanışma alanını partiye taşıyacak yepyeni bir çığır açmıştır.

 

GÖZDAĞI!

 “Kim dönerse dönsün, biz bu yoldan dönmeyeceğiz” diyerek AK Parti ile yol ayrımına gidenlere mesaj verdi REİS.

Erdoğan, PKK ve FETÖ konusunda sert değerlendirmeler yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Herkesi, ucu en yakınlarımıza dokunsa bile bu mücadeleye destek vermeye davet ediyorum. Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ ile mücadelenin sürdürülmesi şarttır. Önümüzdeki dönemde çok daha hassas, dikkatli aynı zamanda çok daha kararlı bir mücadele yürütülmesini temin edeceğiz” dedi.

REİS bu sözleriyle özellikle son dönemde FETÖ’yle mücadelede kamuoyunda olumsuz algı yaratan bazı uygulamaları hedef aldı.

 

SÜLEYMAN SOYLU

Erdoğan, hazırlanan yeni MKYK listesinde çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe Toplantısı’nda yer alan Efkan Ala’nın yanı sıra Kahramanmaraş milletvekili Mahir Ünal’a yer verdi ama son bir yılda PKK’ya yönelik “şahin” mücadeleyi yürüten İçişleri Bakanı KORKUSUZ CENGAVER Süleyman Soylu’yu da MKYK’da tuttu.

 

TEŞKİLATLAR HEDEFTE

Erdoğan’ın verdiği başka bir sinyal ise partinin teşkilatlanmasında yaşanacak değişim.

Yapılan tüzük değişikliğiyle özellikle partinin taşra yapısı üzerinde “operasyonel” yetkilere sahip olan MKYK’nın alacağı kararlarla il ve ilçe başkanlıklarının yanı sıra AK Parti çatısı altında siyaset yapmak isteyenlere yeni kriterler getirilecek.

“Bu yıl sonuna kadar hedefimiz teşkilatlarımızda ciddi bir yenileşmeye gitmektir. İl, ilçe, belde teşkilatlarımızda süratle yenilenmeye gideceğiz” diyerek 2019’daki seçimleri hedef gösterdi.

Yani “Bu kadrolarla seçime gidilmez” dedi.

MKYK’da Davutoğlu’nun tüm ekibini tasfiye etti.

Mevcut kabineden Veysi Kaynak ile Mehmet Müezzinoğlu ve partinin önde gelen bazı isimleri liste dışı kaldı.

 

KİM BU MKYK’YA GİREN FETÖ’CÜLER?

Abdurrahman Dilipak’ın altını çizdiği şu önemli tespitleri aktarmak istiyorum.

Sayın Dilipak, “Yeni Atılım Dönemi”nden söz ediliyordu. ‘Demokrasi, Değişim ve Reform’ vadediliyordu. Bunun hangi oranda gerçekleştirileceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.. Ama hemen söyleyeyim, hakkında FETÖ’den soruşturma açılmış, daha partiye yeni üye olmuş birini MKYK aday listesine adını yazıp seçtiren birini bulup, partiden ihraç etmezseniz bu iddia sadece bir slogan olarak kalacaktır.. Bu ihaneti kim yaptı Erdoğan’a, Erdoğan buna göz yumacak mı? Şimdi dikkatler hükümette yapılacak değişikliklere yöneldi. Hemen söyleyeyim, hükümetteki değişimin kesinlikle teşkilattaki yenilenmeden daha kapsamlı ve güven verici olması gerek.”

Sayın Dilipak’ın dedikleri doğruysa inşallah içerdeki tuzaklar başlamadan ekarte edilir. Nihayetinde Erdoğan da bir insan. Allah yar ve yardımcısı olsun.

Her şeye rağmen REİS hiçbir olumsuzluğa mahal vermeyeceğini, düşünüyorum.

Üç yıl önce Cumhurbaşkanlığına giderken Teşkilatlarda atama yetkisi genel başkandan alınıp MKYK’ya verilmişti. Bu yetki kendisinden sonra gelen Ahmet Davutoğlu’na ve Binali Yıldırım’a verilmemişti.

Oysa REİS Partiye üye olduğu ilk günlerde MKYK toplantısında bu yetki yeniden Genel başkana yani Erdoğan’a iade edildi.

Yani tüm atamaları ERDOĞAN REİS’in kendisi yapacak.

Öyleyse MKYK’da şu olmuş bu olmamış yorumu bize düşmez.

REİS varsa sıkıntı yok diye düşünüyorum.

Önemli olan başta FETÖ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı REİS’in yanında ona şüphesiz destek asli görevimiz olmalıdır.

Allah vatanımızın birliğine dirliğine gem vurmak, milletimizin kardeşliğini bozmak isteyenlere fırsat vermesin.

Herkes rahat olsun.

Birliğimizden taviz vermeden geleceğe daha umutla bakmayı şiar edinelim.

 

MİSYONUMUZ

Önce şu gerçeği tespit etmekte fayda var; İlki Türkiye eski sistemin istikrarsız yapısı içinde bu kritik dönemin karşısına koyduğu sorunlara cevap vermede zorlanırdı.

İkincisi, toplumla devlet arasında ortaya çıkan çelişkileri aşmadan bu konuda demokratik bir reformasyon yaşanmadan bu sorulara yeterli cevap vermek kolay olmazdı.

Üçüncüsü, siyaseti devleti yönetmenin sorumluluğuyla bütünleştirecek bir liderlik olmadan bu ‘kırılma anının’ sorunları aşılamazdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yeni siyasi misyonuna’ ve geleceğe bu çerçeveden bakmak gerekir.

Öyleyse Sistem değişimi, bir siyasetçi olarak Erdoğan’ın liderliğinde hem yeni sistem içindeki konumuyla, hem de Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu ‘tarihsel kırılma anlarından’ birinde, kararlı, inançlı ve değişime öncülük etme konusunda cesur adımlar atma, büyük reformlar yapma konusunda tereddüt göstermeyen bir siyasetçiye ihtiyaç duyulan süreci bir araya getirmiştir. Altını kalınca çiziyorum..

O lider Erdoğan’dır.

Vesselam..

YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0