Zaman alıp götürüyor bazen…

 Çocukluğunu alıyor,
En güzel günlerini…
Kayıtsızca oynayan, kötülük barındırmayan, saf düşüncelerini…
Arkadaşlarınla gün boyu beraberliğinin “hiç” bitmemecesine kovalanışını…
Aldatmak, aldatılmak “nedir?” düşüncesini yaşamadan,
Sevdiğinin peşinden en masum sevda çekmeni…
Okul tatillerini özletmiyor artık zaman…
Dağ, taş, yeşillikler içinde koşarken.
Hayvan sürülerini kovaladığın günler özlemini,
Hep büyümek isteğinin depreştiği yarınların kokusunu özletiyor.
Doğum günlerinin dayanılmaz neşesi kalmıyor yanına…
Ekonomik sıkıntıların yaşanmadığı,
Arkadaşlarınla sinema, film dolaştığın günleri aratıyor.
Sevdiğine mektup bırakıp “cevabını” bekleme gününü…
Kalbinin bütün hızıyla attığının özlemi vuruyor.
Zaman eritiyor…
El ele tutuştuğun birinin hayat basamaklarında yaşamayı,
Kazanılan, kaybedilen yolları bitiriyor.
Büyük ümitler beslediğin,
Hayaller peşinden yürüyeceğin yolları kesiyor.
Birlikte ömür geçireceğin yarınları yıkıyor.
Bencillik katıyor, bireysellik ruhuna işlenen nakış gibi,
Ayırıyor beraberliği, dokuyu, barışı…
Her şeyin çabuk tükendiği yılların sebebi…
İnsanların bir eve doluşup hararetle,
Kapalı kutuyu izlemesini, nice hikâyeler dinlediği…
Birbirinin sıkıntısını bildiği anları,
Hastalığının bittiğinde haberi olduğu anı yaşatıyor.
Zaman bitiriyor…
Şimdi; küçük mutlulukların verdiği hazzı değil!
Büyük maddiyatın tükettiği zamane insanını getirdi.
Savaşlar, yıkımlar, yoksulluk katıyor benliğimize…
Korkutan yalnızlığı, ümidin tükenişini, doğanın parçalanışını,
Dostun, arkadaşın, güzelliğin tükendiği…
Irk, din, dil demeden çatışanlar türedi… 
Sevgiyi alıyor elimizden…
YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0