banner102

Gordion Antik Kenti Anadolu tarihine ışık tutuyor

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Friglerin başkenti Gordion, antik kent, tümülüsler ve buradaki çalışmalarda bulunan tarihi eserleri ile Anadolu tarihine ışık tutuyor.

Gordion Antik Kenti Anadolu tarihine ışık tutuyor

Ankara'nın Polatlı ilçesinin Yassıhöyük köyü, 4 bin yıllık bir tarihe ev sahipliği yapıyor. Gordion'da görülen irili ufaklı tepecikler, "tümülüs" denilen mezarlar sebebiyle oluşmuş. Bölgede bulunan 128 tümülüsün en büyüğü olan Midas Tümülüsü, Gordion Müzesi'nin karşısında yer alıyor.

Müzede çoğunlukla Gordion Antik Kenti'nin bulunduğu höyükte ve çevresindeki yığma tepe şeklinde olan tümülüslerdeki çalışmalardan elde edilen eserler sergileniyor. Birer vitrin olmak üzere Polatlıhöyük ve Hacıtuğrulhöyük'ten eserler de müzede bulunuyor.

Müzenin yaklaşık 1 kilometre yakınında bulunan Friglerin başkenti Gordion'da şimdiye kadar yapılan kazı çalışmalarıyla antik kentin ana giriş kapısı, güney surları ve güney kapısıyla beraber Erken Bronz çağından Ortaçağ'a uzanan birçok kalıntıya ulaşılmış.

Bağdat Demiryolu inşa edilirken iki Alman kardeş tarafından 1890 yılında keşfedilen bölge, 1900 yılında bir sezonluk çalışma yapılarak araştırılmış. Buranın Antik Gordion Kenti olduğu o kazılar sonucu öğrenilmiş.

Müze, Anadolu'nun tarihine ışık tutuyor

Yaklaşık 750 tarihi eserin sergilendiği Gordion Müzesi'nde Büyük Tümülüs'ten (Midas Tümülüsü) çıkan fibulalar, kaseler, yazıtlar ve süsleme tuğlaları ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor. Bunun yanı sıra Eski Tunç çağına ait çanak ve çömlekler müzede sergilenen en eski eserler olurken, en yeni eser ise Selçuklu dönemine ait kandil olarak dikkati çekiyor.

Millattan önce 9'uncu yüzyılda yapıldığı tahmin edilen dünyanın en eski çakıltaşı mozaikleri bu müzede sergileniyor. Çakıltaşı mozaiklerin üzerine işlenen resimlerden, insanların ürettikleri tekstil ürünlerinin motiflerinden etkilenildiği anlaşılıyor.

Dünyanın en eski ahşap yapısı

Milattan önce 740 yılında Frig Kralı Midas tarafından babası için yapılan Büyük Tümülüs, Anadolu'daki en büyük ikinci tümülüs olma özelliğini taşıyor. En büyüğü ise Lidyalılar tarafından yapılan Alyettes Tümülüsü.

Büyük Tümülüs'ün mezar odası, dünya üzerinde günümüze ulaşabilmiş en eski ahşap yapı örneği olarak biliniyor. Mezar odası olarak inşa edilen bu yapıda çam, sedir ve ardıç olmak üzere 3 farklı ağaç kullanılmış. 1957 yılında yapılan çalışmalarla ulaşılan bu mezar odasından fibulalar, kaplar, kazanlar, testi ve ahşap masalar gibi 310'a yakın eser çıkmış.

Bu mezar geleneği Türklere ait 'Kurgan' geleneğiyle büyük benzerlikler gösteriyor. Ölüler eşyaları ile gömülüyor, hatta sevenleri mezara hediyeler bırakıyor. Bugün o bırakılan hediyeleri birer tarihi eser olarak Gordion ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde görebilmek mümkün.

"Şehrin şu ana kadar yüzde 10'una erişebildik"

Antik kentte kazı çalışmalarına başkanlık eden Prof. Dr. Brian Rose, kazılara ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, elde ettikleri buluntular incelendiğinde milattan önce 2300 yılından milattan sonra 1400 yılına kadar yaşam sürdürüldüğünün ortaya çıktığını söyledi.

Bölgenin 4 bin yıllık bir yerleşim yeri olduğunu belirten Rose, "İki büyük kapısı olan bu şehrin ana giriş kapısında restorasyon çalışmaları devam ediyor. Milattan önce 9'uncu yüzyılda yapılan diğer büyük kapısı güney kapıyı ise 5 yıl önce tespit ettik. Buradaki surları ve güney kapısnı açığa çıkarmak için çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.

Kazı sürecinin sadece kazıp bulmakla sınırlı olmadığını, çalışmaların buluntular üzerinde laboratuvar ortamında da devam ettiğini anlatan Rose, şunları kaydetti:

"1950 yılında Penn Üniversitesi bu araştırmaları üstlendi. Yaklaşık 70 yıldır, yılda 2,5 ay olarak çalışmaları yürütüyoruz. Friglere başkentlik etmiş bu şehrin şimdiye kadar yüzde 10'una erişebildiğimizi söyleyebiliriz. Jeofizik çalışmalar uzun süreçler alıyor, çok dikkatli olmanız lazım."

1955 yılındaki çalışmalarda bulunan ve günümüzde restorasyonu devam eden antik kentin ana giriş kapısında İtalyan ekip çalışıyor. Restorasyon hakkında bilgi veren arkeolog Mustafa Metin, kulenin taşlarının, afetler sırasında yıkılmasını engellemek amacıyla arkadaki sağlam kayalara çelikle bağlandığını, sağ ve sol iki kulenin de sağlamlaştırma ve düzenleme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

banner108

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0