ALFABETİK OLARAK EĞİTİM SORUNLARI

Cuma günü başlayacak yarıyıl tatili öncesinde eğitimdeki sorunları A’dan Z’ye sıralayan TBMM Eğitim Komisyonu üyesi CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, “Alfabedeki harfler yeterli değil ama bir kez de bu şekilde anlatalım” dedi.

ALFABETİK OLARAK EĞİTİM SORUNLARI
banner98
İrgil TBMM’de düzenlediği basın toplantısında evrensel değerlerin ve matematiğin
tartışmaya açık olmadığını belirterek şu ifadelerde bulundu: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın
yapacağı şudur; tüm eğitim çevrelerini biraraya getirerek kalıcı olacak, her iktidarın kendine
göre eğip bükemeyeceği, bilimsel, çağdaş, makul, hayatla barışık ve çocuklarımızı insan ve
fikir kabızı yapan değil, sorgulayan, anlayan ve anladığını ifade edebilen, anladığının üstüne
kendi yorumunu katabilen, anlamadığını araştıran, araştırdığını yorumlayıp sonuca ulaşan bir
eğitim sistemine imza atmaktır.”
CHP’li İrgil A’dan Z’ye eğitimdeki sorunları şöyle sıraladı:
A- Atatürkçülük yok. Atatürk’ün ‘sadece’ doğum yeri, anne ve babasının adı, ölüm yeri
ve Anıtkabir üzerinde durulacağını söyleyen bir müfredat var artık. Bu kapsamda çocukların
sınıfları yükseldikçe aktarılan Atatürkçülük ve Atatürk’e ilişkin bilgiler ‘sadeleştirilerek’
yüzeysel ders programları hazırlandı.
B-Bilimsellik gözardı edildi. Bilime değil, dine eğilim yeni müfredatla resmileşti.
C-Cumhuriyet yerine cemaatlere değer veren anlayıştan vazgeçilmedi, cemaatlerin sahip
olduğu okul ve yurt sayıları arttı. Cumhuriyet’in değerleri gözardı edildi.
Ç-Çocuk işçiliği yasal hale getirildi. Çıraklık eğitimi sözde zorunlu ortaöğretim
kapsamına alınarak, ustalık programlarıyla 4 yıl boyunca işyerlerinde ucuz işgücü yaratıldı.
D-Ders kitaplarının yandaş yayınevine ihale edilmesinin önünü açan -mali disiplini
bozan- bir düzenlemeyle Kamu İhale Kanunu değiştirildi. Ders kitaplarındaki yanlışlıklar,
bilimle bağdaşmayan konular, içerik ve anlatımlar toplumu böldü.
E-Eğitimde hizmet cemaat ve tarikatlara teslim edildi. Bir cemaatin eğitimde
yuvalanmasına ve yayılmasına göz yumulmasının sonuçlarından ders almak yerine yola daha
hızla devam ediliyor gibi. Milli eğitim sisteminde üç ciddi eksik var; milli değil, eğitim
sorunlu, sistem yok. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim çevrelerinin bu eksiklere yönelik tüm
uyarı, eleştiri ve önerilerine kulaklarını tıkadı.
F-Fırsat eşitliği için çalıştığını her zaman belirten Bakanlık, tam tersi bir etki yaratacak
özel okul teşvik primi ve okul sayısının artırılması hedefini bu son orta vadeli programına
yazdı. Fırsat eşitliği açısından en geçerli ve kesin slogan; “paran kadar eğitim” oldu.
Yoksullar ve yoksun olanlar için iyi eğitim olanakları artık daha zorlaştı. Cumhuriyetin iyi
kötü ama “herkese eşit” olarak sunduğu eğitim olanakları bile hayal oldu.

G-Güvensizlik sendromu tüm eğitim öznelerinin psikolojik sorunu haline geldi.
Öğretmen Performans Sistemi ile öğrencinin öğretmenine, öğretmenin MEB’e, velilerin ise
milli eğitime güven ve inancı zedelendi.
H-Halk oyunları yasaklandı. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, halk eğitim
merkezlerinde halk oyunları kursları açılması ikinci bir emre kadar durduruldu. Fiilen yasak
gelmiş oldu.
İ-İstismar, okul ve yurtlarda artık kaçınılmaz, şaşılmaz, olağan bir durum haline geldi. En
son Polatlı’daki ilköğretim okulundaki hizmetlinin 15 öğrenciye istismar vakası basına
yansıdı. Son 10 yılda çocuk istismarının yüzde 700 arttığını hatırlatalım.
K-KHK ihraçları eğitimi vurdu. Haklarında somut bir suçlama olup olmadığına
bakılmaksızın on binlerce eğitimci ihraç edildi. Öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler işsiz ve
aşsız kaldı. İşlerini geri isteyen iki eğitimci bedenlerini ve yaşamlarını ortaya koydu, hakları
için açlık grevine girdi. Görevden alınan ve haklarında işlem yapılan 60 bini geçkin öğretmen
arasında, bunu onuruna yediremediği için intihar edenler oldu.
L-Liyakatsizlik aldı yürüdü. Okul yöneticilerinin yüzde 84’ü yandaş sendikadan
atanırken, Milli Eğitim Bakanı da yeğenini, kayınbiraderinin kardeşini, koruma müdürünü,
eski Meclis danışmanını daire başkanı atadı. Bakanlık adeta Milli Akraba Bakanlığı oldu.
M-Mülakat komisyonları baş tacı oldu. Torpil iddiaları ve yandaşlık şaibelerine rağmen
Bakanlık mülakat komisyonlarında görüntülü ses kaydına ilişkin düzenlemeden kaçındı.
N-Nitelikli okul tanımlaması tweeti bu yarıyılın bombasıydı. Tepkiler üzerine tweet yok
edildi. Bakanlık bu ‘nitelikli’ okul vurgusu ile okullardaki eğitim ve eğitimci kalitesini
tartışmaya açmış, dolayısıyla da herkese eşit eğitimin fiilen olmayacağı bizzat bakanlıkça
ifade edilmiş oldu.
O-Ortaöğretimde karma eğitimden uzaklaşıldı. İmam Hatiplerde Temel Kanuna aykırı
olarak kız ve erkek öğrencilerin birbirinden ayrıldığı uygulamalara gidildi.
Ö-Öğretmenlik mesleği itibarını kaybetti. Atama bekleyen öğretmen sayısı 450 bini
bulurken öğretmen ihtiyacını karşılamak için ücretli öğretmen alımı ilanlarına çıkıldı. Bu yıl
20 bin sözleşmeli öğretmen alınacağı açıklandı.
Açıkça ‘aile birliği’ ilkesinin çiğnendiği sözleşmeli öğretmenlik ‘ya iş ya eş’ denilerek bir
tür kölelik ve taşeron öğretmenliğe döndü. Ücretli öğretmenler zaten öteden beri köle
muamelesi görmekte. Özel okul öğretmenlerinin de pek çoğu benzer sorunları yaşıyor.
Kısacası maddi ve manevi açıdan öğretmenler ezilmekte, horlanmakta ve onurlarıyla
oynanmaktadır. Öğretmen Meslek Yasası çıkmadan, bu iktidar anlayışı bitmeden öğretmenler
için huzurlu ve nitelikli bir yaşam zor görünüyor.

P-Paralı eğitime yönelik devlet desteği sayesinde özel okulların sayısı hızla arttı. 15
Temmuz’da terör örgütü olduğu resmileşen cemaatin 1.065 okulu kapatıldı ancak bakanın da
bütçe sunuşunda ifade ettiği üzere hızla yeni özel okullar açıldı, sayı 2.850’yi buldu.
“Paran varsa eğitim var, paran yoksa işin şansa ve kişisel yeteneklerine kalmış.” Özel
okulların artması ile övünen bir bakanlık var. Eğitimde fırsat eşitliği ve nitelik, toplumun her
kesimine, maddi durumuna bakılmaksızın aynı düzeyde eğitim verilmesi ve herkesin koşulsuz
eğitim tüm olanaklarından yararlanabilmesidir.
R-Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri yönetmeliği değiştirildi, okullarda
sorunların çözümüne yönelik hizmet veren birim lağvedilmiş oldu. Nöbet ve sınav gibi yeni
görev tanımlamalarıyla rehber öğretmenlerin çocuklarla ilgilenme işlevleri de sona erdi.
S-Sınav skandalları merkezi ÖSYM bu yıl da önce üniversite sınav puan hesaplamasında,
ardından yerleştirme sonuçlarında hata yaptı. Ayrıca 9.45 mağduriyetini giderici bir yöntem
de bulunmadı. Yıllardır mağduriyetler yaratan ÖSYM, mağduriyet giderici bir vasıf
kazanamadı. Bir zamanlar “güvenin adresi” olan ÖSYM artık “rezaletin adresi” oldu.
Ş-Şube müdürlerine ilişkin usulsüz atamalar Danıştay’dan döndü ama bakanlık yargı
kararını uygulamadı. Her fırsatta “hukuk” diyen bakan ve bakanlık dönemin iklimine uygun
olarak işine gelen hukuk kararını uyguladı işine gelmeyeni uygulamadı ve uygun bir kılıf
buldu.
T-TEOG bir gecede, “bir kişinin” kararı ile kaldırıldı, yerine sadece 100 bin civarında
çocuğun sınavla yerleştirilebileceği, geri kalanının adrese dayalı okullara kayıt yaptıracağı bir
sistem getirildi. Ayrıca LYS yerine de yeni bir sisteme geçildi; iki günde yapılacak sınavlarda
alanlarına göre soru sayısında ve sınav süresinde değişikliklere gidildi.
U-Ulusal bayram kutlamalarına kutlu doğum, 15 Temmuz ve Kutül Amare günleri de
eklendi.
Ü-Üniversite rektörleri akademik anlayıştan uzak uygulamalara gitti. Kapatılan
üniversitelerden gelen öğrencilere bu öğretim yılında da çeşitli zorluklar çıkarılırken
haklarında hiçbir suç isnadı olmayan işsiz akademisyenlere iş verilmedi. Bazı rektörler kendi
yakınlarını önemli görevlere atamayı da ihmal etmedi. Birçok rektör ÖYP programındaki
genç akademisyenlere kadrolarına iade etmeyerek ciddi bir hak gaspı yaptı. Üniversiteler
bilimsellikten çok, tuhaf uygulamaların, rektörlerin keyfi kararlarının ve siyasi tartışmaların
odağı oldu.
V- Vakıflara eğitim hizmetleri adı altında kamu kaynakları tahsis edildi. Ensar Vakfı,
TÜRGEV, TÜGVA ve Birlik Vakfı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında çeşitli protokoller
imzalandı, arazi ve binalar peşkeş çekildi. Değerler Eğitimi adı altında tarikatların öğrencilere
değip dokunması meşrulaştırıldı.

Y-Yurtlarla ilgili yönetmelik değiştirildi. Ortaokul düzeyinde özel öğrenci yurdu
açılmasına izin veren Bakanlığın kaçak yurt sayısını bilmediği ortaya çıktı.
Z- Zenginler ile yoksuların eğitim harcamalarında 60 kat fark oluştu. Yoksul aileler
harcayabilecekleri her 100 liranın sadece 50 kuruşunu eğitime ayırabilirken, zenginler 5,2
lirasını eğitime ayırdı.
Güncelleme Tarihi: 17 Ocak 2018, 13:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0