banner102

Niye ölmediniz oğlum…

 Ölmeliydiniz Oğlum…
Arkanızdan elbet ağıtlar yakmayacaktık, ağlama üzerine ataleti analarınıza, eşlerinize, evlatlarınıza bırakacaktık her zamanki gibi.
Tüm keyfiyetimizi siyasetimiz üzerinden kullanacak, semirdikçe semirecektik acılarınızdan.
Kırk dokuz kişiydiniz en az kırk dokuz gün nasiplenecektik yasınızdan…

*** 

Ölmeliydiniz oğlum,
Şimdi yaşıyorsunuz ya bizi, böyle kurtulmanıza ucuz bahaneler, yalanlar uydurmak zorunda bırakmayacaktınız.
Ne bileyim, ne CİA, ne bilmem hangi kıçı kırık istihbarat teşkilatlarını sağlığınıza bahane kılmayacaktık…
Ürettiğimiz bahaneler ile, gözünün önünde vatandaşı boğazlanan ülke istihbaratlarını bile kendisine güldüren “stand up muhalefet” dedirtmeyecektiniz bize…
*** 
Kaç zamandır dağlardan inen ölülerin kanı boğazımızdan inmedi,
Hani sokaklarda da artık kan yok.
Umudumuz sizdiniz, bizi yarı yolda bıraktınız,
Ölmeliydiniz Oğlum…
Hadi diyelim anladık, kurtarıldınız.
Belki siz de ölmeyi arzuluyordunuz ama hiç mi düşeceğimiz durumu düşünmediniz?
Tamam bizden de vazgeçtik, sizi de yüceltecektik haa...
Son sözleri “vatan sağ olsun” olmuş diyecek, ardınız sıra bir dolu afili sözler sarf edecektik.
Gözlerden dökülen her damla gözyaşı, bizim gözlerimize ölümünüzden devşireceğimiz oyların sevinç parıltısı olacak, o parıltıları ruhumuz gibi simsiyah gözlüklerimizin arkasına saklayacaktık…
***
Belki sokaklara dökülecektik…
Siz o zaman görecektiniz. Yeni gözyaşları, yeni ağıtlar, yeni devşirmeler…
Ölmeliydiniz Oğlum…
Koca yüz bir gün umutla bekledik,
Ama yapamadınız… En azından bir kaçınız olmaz mıydı.
Hani “Biz size yaşamayı değil ölmeyi emrediyoruz” deseydik,
Sonuç değişmez miydi?
*** 
Kurtuldunuz işte, şimdi söyleyin nasıl sevinelim. Geçmişi katliamlarla, kurduğu idam sehpaları ile karanlık, ihtilale selam duran bir zihniyete çok mu gördünüz canlarınızı…
Hem zaten sizi kurtarmadılar, siz kapıyı açık gördünüz…
Nöbetçilerde uyumuştu, fırsattan istifade oradan geçen bir taksiyi durdurup kaçtınız değil mi…
Yok yok, bu olmaz…
Her biriniz için bir savaş uçağı verdiler, siz de gözünüzle gördünüz değil mi?
Bu da olmadı,
Ölmeliydiniz oğlum, biz şimdi nasiplenemediğimiz ölümünüze mi üzülelim, olmayan fikrimizle senaryo yazmak mecburiyetimize mi gülelim…
Bir asırdır giden canlarınız bizim mevcudiyetimize bonus olmuştu ne güzel. Kimi zaman postal darbeleri ile canınızı almış, kimi zaman kendi elimizle sokakta sıkmıştık kafalarınıza…
Şimdi ise kurtuldunuz, bitiyor muyuz oğlum…
*** 
Bizi tanımadığınızı söylemeyin…
Yüz bir yılda bizden hiçbir şey değişmedi, yine aynıyız…
Biz var ya…
Neyse boş verin, niye ölmediniz oğlum…
YORUM EKLE

banner103

banner108

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0