Kafa Tarihimiz...

 Başkan Roosevelt ofisine geçtiğinde halen kendisine verilen raporlar ve Türkiye devletinin aymazlığının şokunu üzerinden atamamıştı…
Uzun zamandır ülkesinde satılan eroinin kaynağının Türkiye olduğunu biliyor ama bu satışın Türkiye devletinin kontrolünde yapıldığına ihtimal vermiyordu…Hele hele bu satıştan gelen paraların Türkiye’de ki  tek parti iktidarının ve tek partisinin en büyük maddi  kaynağı olduğuna inanmak bile istemiyordu ama gelen raporlar her şeyi ortaya koymaktaydı… 
Türkiye devleti kendi ülkesindeki en büyük eroin satıcısıydı ve bu sebeple gençleri zehirleniyordu…
***
Danışmanını çağırdı…Elindeki istihbarat raporları ile  Türkiye devletiyle yapılan görüşme tutanaklarını ve yazışmaları tekrar inceledi…
Danışmanı bu sırada büyük masaya oturmuş önünde Amerikan Devleti’nin en değerli antetli kağıdına şu satırları dikte etmeye başlamıştı bile…
“Değerli Ekselansları,
Mustafa Kemal Atatürk
Uzun süredir ülkenizin ülkemde en büyük eroin satıcısı olduğu yönündeki hezeyanlarımıza ne yazık ki Ankara Hükümeti tarafından olumlu hiçbir cevap verilmediği gibi bu zehir daha yüklü miktarlarda sınırlarımıza sokulmaya başlamıştır…Bu sorunun halli aksi takdirde Türkiye Devleti ile ilişkilerimizi gözden geçirerek savaş dahil olmak üzere bütün yollara tevessül edeceğimizi bildiririz…
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı 
Franklin Delano Roosovelt”
***
Roosovelt,kendisine verilen raporları bir kez daha inceledi…
Her satırda şaşkınlığı bir kat daha artmaktaydı…
Eroin imal ve satışının yasaklandığı Lahey ve Cenevre anlaşmaları 1925 yılında imzalanmış olmasına rağmen Türkiye’de tek parti iktidarı 1926 yılından itibaren İstanbul’da Taksim,Kuzguncuk ve Eyüp’te  üç ayrı eroin fabrikası kurmuştu.Hatta bu fabrikalardan birinin başına o dönem aynı zamanda meclis başkanı olan Hasan Saka diğerinin başına ise İsmet İnönü’nün yakın dostu kurtuluş savaşı kahramanı İsmail Hakkı getirilmişti…
Sinirden yüz hatları iyice gerilmişti…
Fabrikalar durmadan eroin imal ediyor bu eroini de ülkesindeki en büyük uyuşturucu mafyasının başındaki kişi olan Lucy Luciano vasıtası ile satmaktaydı…Hatta Luciano’nun beyni konumundaki Meyer Lansky ile iktidar ve tek parti yetkilileri arasındaki sıkı muhabbette raporlarda yerini almıştı…
1929 yılında eroin ve morfinin yasaklandığına ilişkin tüm anlaşmaları imzalayan Türkiye Devleti dünyanın resmi anlamda eroin ticareti yapan tek devletiydi şimdi…Kendi vatandaşları bu duruma o kadar öfkeliydiler ki 1930 yılında New York kentinde Türk mallarının  eyalete girişi ve satışı yasaklanmıştı…
O yıl New York limanında her birinde 700 bin dolarlık eroin olan iki gemiye el konulmuş bu gemilerin Türkiye’den geldikleri anlaşılmıştı…Ayrıca Pierre Loti.Bulgaria.Vesta,Lamartine isimli gemilerimizde (ki bu gemilerimizden Pierre Loti kurtuluş savaşında çok büyük hizmetler vermiştir) uyuşturucu kaçakçılığından sabıkalı olmuşlardı…
Türkiye’ye uygulanan ambargo fayda vermemişti…
Tek Parti iktidarı ve mensubu bir çok milletvekili bu işten çok büyük paralar kazandıklarından bütün baskılar neticesiz kalmıştı…
Türkiye’de o dönemde 27 büyük sanayi kuruluşu vardı ve bu kuruluşların aylık toplam ciroları 2 milyon tl’nı geçmezken bu üç fabrikanın yıllık cirosu 15 milyon tl’nı geçiyordu…Aylık beşyüz bin  bağımlının ihtiyacını karşılayacak eroin imal edilmekle kalmıyor eroinin kaliteli olduğu yönünde açıkça reklam dahi yapılıyordu…
O dönemlerde Avrupa ve Amerika’da, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü dünya’nın en büyük uyuşturucu satıcısı olarak adlandırılmış gazetelerde resimleri bu unvan altında basılmıştı…
 ***
Ekim 1930’da Londra’da ki konferansa Türkiye’de heyet gönderdi ancak o toplantıda Türkiye’nin resmi bir uyuşturucu kaçakçısı olduğu yönünde belge heyete verilerek geri gönderildi…
1931 yılında Cenevre’de yapılan konferansta da ağır ambargo kararı çıkmıştı ama  Türkiye el altından yine uyuşturucu trafiğini yönetmeye devam etmişti…
Bütün diplomatik yollar denenmiş ancak Türkiye’de ki tek parti iktidarı ve iktidar mensubu şahıslar bu sevdadan  bir türlü vazgeçirilememişti…
***
Başkan danışmanına döndü…az önce yazdığı mektubu aldı yırtarak şöminede yaktı…Danışmanına yeni bir kağıt almasını emretti…
“Mustafa Kemal Atatürk,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,
…..”
Birkaç cümleden ibaret bir mektuptu…Danışmanının tekrar okumasına bile fırsat vermeden ağır ifadelerle dolu mektubu aldı zarfa koydu ve özel mührü ile damgalayıp teslim etti…
İçeriği Başkan Roosevelt ve danışmanı dışında hiç kimse tarafından bilinmeyen mektup Mustafa Kemal’e ulaştı…O da başkanın yaptığı gibi okudu ve  elleri titreyerek  mektubu köşkün büyük şöminesinde yaktı…
*** 
O Gece Başvekil İsmet’i köşke çağırdı…
İsmet’in bütün itirazlarına rağmen ertesi gün eroin fabrikalarının kapatılması emrini verdi…
*** 
Bir hafta sonra tüm eroin fabrikaları kapatılmıştı…Kimse Roosevelt’in yazdığı mektubun içeriğini öğrenemedi ama Türkiye Devletine yapılan eroin kaçakçısı yakıştırması uzun yıllar lanetli bir unvan gibi genç cumhuriyetin boynuna yafta olarak asıldı ve sonraki yıllarda başta ABD olmak üzere diğer batılı devletler bu durumu kullanarak Türkiye’den birçok tavizi karşılıksız aldı….
O dönemde devletin menfaatlarinden ziyade  siyasilerin maddi çıkarlarının ön planda tutulduğu ve devamında ısrarcı olunduğu ,yıllar sonra  yapılan incelemelerde  eroin satışından elde edilen gelirin büyük kısmının devletin kasasına dahi girmediğini ve çarçur edildiği ile ortaya çıktı…
Böyle garip bir tarihimiz var ve gariplikler zamanla gün yüzüne çıkmakta…İçine girdikçe neler çıkacak kim bilir…
YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0