CEZASI VERİLMELİDİR
Metin Endes’in görevden el çektirilmesi ve cezalandırılmasını istediklerini vurgulayan Özkula konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğitimci denilemeyecek bu şahıs sadece başka bir kente öğretmenlik yapmak üzere gönderildi. Bu bir ceza mıdır? Bir önceki davamız 16. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü ve sanık öğretmen katılmadı, Avukatı Gülizar Koçer ve şikayetçi CHP’li kadınlarımız katıldı. Bugünkü davaya katılmasını ve gözlerimize bakarak kendini savunmasını bekliyoruz. Yazmakta gösterdiği cesareti CHP’li kadınların önünde de göstermesini istiyoruz. En büyük isteğimiz bu şahsın meslekten men edilmesi ve cezalandırılmasıdır. Cezalandırılmadığı sürece diğerlerine cesaret verecek, yapılanlar ve söylenenler yanlarına kar kalacaktır. Ülkenin neresinde olursa olsun öğrencilerine ve çevresine aynı davranışlarını, aynı düşüncelerini yaymayı sürdürecektir. Ülkemizin eğitim ve kültürel değerlere sahip çıkılması gereken zamanlarda iyi örneklere ihtiyacı vardır. Adalet, Eğitim camiasında iyi ve doğru örnekleri ödüllendirmeli, kötü ve zararlı olanın cezasını vermelidir. Biz CHP’li kadınlar bu davanın takipçisiyiz. Sonuna kadar mücadelemize devam edeceğiz.”
NURHAYAT ALTACA KAYIĞLU: BU DİLE KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ
İl Kadın Kolları Başkanı Vildan Özkula’nın ardından söz alan Divan Katip Üyesi Nurhayat Altaca Kayışoğlu adalet aradıklarını belirterek; “Maalesef adaletin artık yerle bir edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Adaleti yollarda arıyoruz, sosyal medyada arıyoruz. Adalet artık iktidarın baskısı altında hissettiği için kamuoyu tepki göstermedikçe, sosyal medyada örgütlü bir tepkide bulunmadıkça adaletin işlemediğini hepimiz görüyoruz. Bu olay örneklerden bir tanesidir” dedi. Olay ortaya çıktığında Milli Eğitim Bakanı da dahil bütün yetkililerle defalarca görüştüğünü ifade eden Kayışoğlu, buna lüzum kalmaması gerektiğini vurgulayarak; “Hakaretler çok açık, çok iğrenç, çok net bir şekilde ortadayken yetkililer, bizler mücadele vermedikçe bu adaleti tesis etmemek için ellerinden geleni yaptılar. Ben bu hakaretleri bu kadar açık haliyle değil ama noktalı bir şekilde bir kısmını Meclis’te Anayasa Komisyonu’nda okudum. Bütün vekiller, iktidar partisinin vekilleri dahil okuduğum zaman 'Bu ne kadar iğrenç bir şey, okumayın yeter' dediler. ‘Ama buna iki savcı suç değil diyerek takipsizlik kararı verdi haberiniz var mı' dedim. Bu kadar açık bir suç oluşmasına rağmen, bu suç hakkında takipsizlik kararı vermek ancak ve ancak iktidara yaranmak için verilmiş olan bir karardır. Sonra biz bu takipsizlik kararını sosyal medyada paylaşınca, gelen yoğun tepkiler üzerine maalesef ancak bu dava açılabildi. Bizler bu dava açılsın diye, bu sanık cezalandırılsın diye kırk takla attık neredeyse ve hala mücadeleye devam ediyoruz. Sonunu da bırakmayacağız. Öğretmen demeye gerçekten dilim varmıyor. Öğretmen demek öğretmenlere hakarettir bu yüzden öğretmen demeye utanıyoruz. Öğrencilere örnek olması gereken bir kişinin bu iğrenç küfürleri etmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Sanık cezalandırılsın diye elimizden geleni yapacağız. Toplumu kutuplaştıran bu dile karşı da mücadeleye devam edeceğiz.
Güncelleme Tarihi: 09 Şubat 2018, 10:38