Irak'ta genel seçim ve Türkmen siyasetinin geleceği

Irak'ta yarın yapılacak parlamento seçimleri, ülkedeki en kırılgan etnik gruplar arasında yer alan Türkmenler açısından da kritik önem taşıyor.

Irak'ta genel seçim ve Türkmen siyasetinin geleceği
banner98

Irak'ta yarın yapılacak parlamento seçimleri, ülkedeki en kırılgan etnik gruplar arasında yer alan Türkmenleraçısından da kritik önem taşıyor.

İşgal sonrası Irak’ta Türkmenler ülkedeki diğer toplumsal gruplar gibi farklı siyasal evrelerden geçti. Toplumsal ve ekonomik sorunlarla boğuşan Irak Türkmenlerinin karşı karşıya bulunduğu sorunlar şu şekilde kategorize edilebilir:

Demografik değişimin toplumsal yapı üzerindeki derin etkileri

Irak’ta son dönemde Türkmenlerin yaşadığı en önemli sorun demografik değişimin Türkmenlerin toplumsal yapısı üzerindeki etkileridir. Irak’ta Kerkük, Musul, Erbil, Selahaddin, Diyala ve Kut gibi vilayetlerde farklı ilçe ve kasabalara dağılmış olarak yaşayan Türkmenler iki nedenle demografik değişimle karşı karşıya kaldılar. Bunlardan birincisi DEAŞ'ın saldırıları, ikincisi ise güvenlik güçlerinin operasyonları. Musul merkez ve merkeze bağlı bazı nahiyeleri, Telafer ilçesi, Selahaddin’de Tuzhurmatu civarındaki köyler, Diyala’nın doğusundaki Türkmenler evlerinden kaçmak zorunda kaldılar. DEAŞ tehdidi ortadan kaldırıldıktan sonra bazı Türkmenler evlerine dönebilseler de hala on binlerce Türkmen Türkiye’de yaşamakta, Irak ya da Suriye’de zor koşullarla yüzleşmektedir. Özellikle Musul’u terketmek zorunda kalan Telaferlilerin bir kısmı ile Tuzhurmatu merkeze bağlı Sünni Türkmen köylerine geri dönüş hala gerçekleşemedi. Bu durum Türkmenlerin daha da dağılmasına ve farklı bölgelerde yaşayan Türkmenlerin birbirinden kopmasına neden olmaktadır.

Siyasal alanda yeniden yapılanma ihtiyacı

Irak’ta Türkmenlerin en güçlü ve büyük siyasi partisi başlangıçta bir cephe teşkilatı olarak örgütlenen ancak daha sonra kendisi bir siyasi parti haline gelen Irak Türkmen Cephesi’dir. 2003’ten sonra merkezini Erbil’den Kerkük’e taşıyan ITC, Türkmenlerin yaşadığı her yerde etkili olmak iddiasındadır. Ancak Kerkük ve Musul’da bu iddiasını bir yere kadar koruyabilen ITC, Selahaddin, Diyala ve Erbil gibi vilayetlerde örgütlenme sorunları, kaynak yetersizliği, yetişmiş eleman eksiği ve güvenlik sorunlarına bağlı olarak zayıf düştü. Bu nedenle ITC’nin ve Türkmen siyasetinin yeniden yapılanması bir süredir en önemli tartışma konuları arasında yer alıyor.

Irak’ta Türkmenlerin siyasal temsilinin temelde üç biçimde sağlandığı söylenebilir: Milliyetçi bir teşkilatlanma çerçevesinde; mezhepsel kimlikler üzerinden ve yerel anlaşmalar yaparak vilayet bazındaki ittifaklar üzerinden meclise girilmesi yoluyla. Irak Türkmenlerinin en güçlü ve köklü yapısı olan ITC’nin milli kimlik üzerinden siyaset yapan Türkmenlerin ana adresi olduğu görülmektedir. Ancak ITC’nin geniş bir örgüt ağı bulunmasına rağmen bu ağın tamamen işlevsel ve hedef odaklı olduğunu söylemek mümkün değil. 2005’ten itibaren bazı seçimlerde istediğini bulamayan ITC’in 2010’daki performansı şu ana kadar en etkileyici olanı. 2010’da Irak Parlamentosu’na giren 10 Türkmen vekilin 7'sinin ITC’den (ya da onunla bağlantılı olarak seçilen) kişiler olduğu dikkate alınırsa, bu seçimin önemi anlaşılabilir. Bu durumun 2014’te tersine döndüğü ise unutulmamalı. ITC’nin dışında kalan ve bir kısmı Kerkük merkezli daha küçük partiler varlıklarını sürdürebilseler dahi Türkmenlerin kendi siyasi yapılarıyla ayakta kalmaları gittikçe zorlaşmaktadır. Üstelik Türkmen siyasetçilerin üzerinde her geçen gün artan bir baskı var. Irak’taki mevcut Türkmen nüfusuyla Türkmen siyasetçilerin aldığı oy arasındaki uçurum Türkmen siyasetinin ve siyasetçilerinin kendilerini ispat etmelerini gerekli kılıyor. Bu olgu sadece ITC için geçerli değil. İrili ufaklı çok sayıda parti de Türkmenler için bir ışık yaratamamış durumda. Hatta Irak’ın güçlü listelerinden ya da ittifaklarından seçime giren Türkmen adaylar da bekledikleri oyu alamıyor. Bunun en temel nedeni Türkmen seçmenin sandığa gitme oranının düşük olması. Bu nedenle Türkmenlerin sadece siyasi partileri değil parti yöneticisi olmamalarına rağmen siyasette önemli rol oynayan diğer figürlerin de rüşdünü ispat etmesi gerekiyor.

Elbette bu seçim sürecinde ortaya çıkan yeni olgular görmezden gelinemez. Bunlardan ilki ITC Başkanı Erşad Salihi’nin tüm zorluklara rağmen ITC’yi ayakta tutabilmesi ve sadece partinin genel başkanı olarak değil genel olarak Türkmenlerin lideri rolünü oynayabilecek durumda olduğunu göstermesidir. Irak’ta hem iktidardan uzak olup hem de temsil ettiği halkın haklarını korumak çok zor. Ancak Erşad Salihi elindeki kıt imkanlarla Türkmenlerin büyük çoğunluğunun sevgisini kazanmıştır. Yine de bunun siyasal alana yansıması konusunda eksikliler olduğu da kabul edilmelidir.

İkinci olarak IKBY sınırları içindeki Türkmenleri ele almak faydalı olabilir. ITC’nin Kerkük’e taşınması ve sonrasında KDP-KYB’nin baskılarıyla IKBY’de siyaset yapamayan Türkmenlerin 2013’ten beri yükselişe geçmesi dikkat çekici. Bu tarihte yapılan Erbil’deki bölgesel parlamento seçimiyle yeniden örgütlenmeye başlayan Türkmenlerin bu seçim sürecini çok parlak geçirdiği söylenebilir. İyi bir planlamayla hazırlanan kampanyanın Erbil’deki Türkmenleri uyandırması bile önemlidir. Bugün IKBY’den bir Türkmen vekilin çıkması günümüz şartlarında mümkün olmayabilir. Fakat Erbil’de Türkmenlerin siyaseten var olabileceğini hatırlatan aktif bir kampanya yürüten ve üstelik de yoğun bir baskı ortamında bunu yapabilen ekibin çok önemli bir başarı sergilediğini söylemek yanlış olmayacak.

Elbette Türkmen siyasetini sadece ITC üzerinden değerlendirmek yeterli değil. ITC dışında kalan pekçok Türkmen evlerinden ayrılmak zorunda kalmalarının ardından Haşdi Şabi’ye katıldılar. Özellikle çatışmanın yoğun olarak yaşandığı alanlarda Türkmenlerin Haşdi Şabi’ye katılımının yoğun olduğu ve bunun seçim sürecine de yansıdığı görülmektedir. Dolayısıyla yerel siyaset anlamında güçlenen yeni grupların bu gücünü parlamentoya taşıyıp taşımaması da siyasi rüşdünü ispat etme süreci açısından değerlendirilmelidir. Bu noktadan hareketle hem Türkmenlerin karşılaştığı yeni bir sorun hem de seçim üzerindeki olası etkilerine geçilebilir.

Mezhep eksenli siyasetin Türkmenler arasında yaygınlaşması

Son 15 yılda Irak siyasetinin en temel özelliği haline gelen etnik ve mezhepsel kimliklerin siyasal alanı domine etmesi olgusu Türkmenlere de yansıdı. Üstelik bu yansıma DEAŞ'ın saldırılarından sonra daha da arttı. Türkmenlerin kendilerini korumak için Haşdi Şabi’ye katılmaları, kaçınılmaz olarak Türkmenler arasında bu gruba ve onu temsil eden siyasi oluşumlara katılımı beraberinde getirdi. Bu nedenle Irak’ta tüm Türkmenlerin tek bir çatı altında toplanmasını beklemek ve söylemek gerçekçi değil. Bugün Türkmenler için en kritik vilayetlerin çoğunda ITC ya da onun yerel bağlamda işbirliği yaptığı listelerde olduğu kadar Haşdi Şabi’nin temelini oluşturduğu Fetih Koalisyonu içinde de Türkmen aday bulunuyor. Türkmenler bunun dışında farklı listelerde de yer alıyor. Haydar İbadi’nin, İyad Allavi’nin, Usame Nuceyfi’nin liderliğini yaptığı koalisyonlarda da Türkmenler seçilmek için yarışacaklar. Ancak bu adayların seçilme şansı çoğu kez daha düşük. Üstelik Fetih Koalisyonu dışındakilerden seçime girmek genelde politik bir duruşa değil yerel ve pragmatik tercihlere dayanıyor. Bu nedenle önümüzdeki seçimler Türkmen siyaseti açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Elbette Türkmenler farklı koalisyonlardan seçime giriyor olsalar bile sonuçta birlikte hareket edecekler. Çünkü büyük çoğunluğu için milli kimlik hala belirleyici. Mezhepsel kimlikler güçleniyor olsa da Türkmen toplumunun büyük bir kesiminde hala milli kimliğin gerisinde kalmaktadır. Fakat bu seçimin sonuçları Türkmenlerin politik kimliğinde bir kırılma yaratabilecek bir sürecin başlangıcını işaret edebilir.

Seçim Türkmenleri nasıl etkileyebilir?

Öncelikle dikkat edilmesi gereken yer elbette Kerkük. IKBY’ye bağlı güçlerin Kerkük’ten çıkarılmasından sonra Türkmenler şehirdeki ağırlıklarını gösterebilmek için vargücüyle seçime asılmaktadır. Kerkük’te ITC’nin belkemiğini oluşturduğu ve Türkmenlerin önemli partilerini içeren ortak bir liste hazırlandı. Bu listenin performansı hem Kerkük’te Türkmenlerin iddiasını ortaya koymak hem de daha önemlisi 22 Aralık 2018’de yapılacak yerel seçimlere ilişkin hazırlık yapmak konusunda kritik önem taşıyor. Kerkük’te yukarıda belirtilen başka listelerden de Türkmenler seçime girecek. 12 milletvekili çıkartan Kerkük’te 4 sandalye elde edilmesi büyük başarı, 3 sandalye başarı 2 sandalye ise normal kabul edilmelidir.

Diğer bir dikkat çekici nokta, partisi ya da eğilimi önemli olmaksızın en az 10 Türkmen milletvekilinin parlamentoya girmesidir. Geçmişte denenen ve farklı partilerden gelen 10 Türkmen vekilin bir grup oluşturması girişimi başarısız olmuştur. Fakat meclisteki Türkmen sayısı ne kadar artarsa Türkmenlerin etkinliğinin o denli artacağı unutulmamalıdır.

Gözden kaçırılmaması gereken diğer bir husus ise Türkmenlerin Erbil'deki performansı. Erbil’de bir sandalye kazanılamasa dahi oyların 2 hatta 3 katına çıkarılması olasılığı vardır. Bu IKBY’deki Türkmenler için büyük bir uyanış anlamına gelebilir ki bu durum, diğer bölgelerde gerileyen Türkmen siyaseti ve IKBY’deki Türkmen kimliği için büyük bir moral olacaktır.

Bütün bunlara dikkat ederken Musul’u gözden kaçırmamak gerekir. Muhtemelen Musul en çok Türkmen’in vekil olarak çıkacağı il olacak. Bu temsil Türkmenlerin çıkmak zorunda kaldıkları Musul’a geri dönüşü yolunda önemli bir kapı açabilir. Selahaddin ve Diyala sürprizlere gebe olmasına rağmen en azından şu aşamada Türkmenlerin büyük beklentileri olan yerler değil. Ancak her iki vilayette de sürpriz yapıp herkesi şaşırtabilecek kadar tecrübeli Türkmen siyaetilerin bulunduğu unutulmamalı.

Ancak seçimin tüm bu faktörlerden daha önemli bir boyutu bulunuyor. Eğer Türkmenler Irak’ın geri kalanında olduğu gibi mezhepsel kutuplaşmanın tarafı haline gelecekleri bir yöne doğru savrulursa bu Türkmenler açısından büyük bir kayıp olur. Bu nedenle seçimin Türkmenler açısından en olumlu sonucu Türkmen siyasetinin yeniden ve köklü bir biçimde yapılanması sürecinin başlaması olabilir. Türkmenlerin tüm toplumsal kesimlerini içerecek ve dengeleri gözeten bir siyasi çerçevede biraraya gelmesi şart. Aksi takdirde seçimden sonra Türkmen siyasal yaşamının büyük bir çalkantıya girmesi beklenebilir. Bu durum nasıl Kürtler ya da Sünni-Şii Araplar arasında gerçekleştiyse Türkmenler için de gözardı edilmemesi gereken bir ihtimal.

[Doç. Dr. Serhat Erkmen, JSGA Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Anabilim Dalı öğretim üyesidir]

Güncelleme Tarihi: 12 Mayıs 2018, 11:17
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0