banner101

TGD'nin Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı

- TGD, Toplumsal Farkındalık Projeleri kapsamında “Farkında Ol, Geç Kalma” sloganı ile yapılan “Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı”na Kocaeli ve Bursa’da devam edildi

TGD'nin Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı

İSTANBUL (AA) - Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD), Toplumsal Farkındalık Projeleri kapsamında “Farkında Ol, Geç Kalma” sloganı ile yapılan “Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı”na Kocaeli ve Bursa’da devam edildi.

TGD'den yapılan açıklamaya göre, Türk Gastroenteroloji Derneği tarafından 2017 yılından beri farklı illerde düzenlenen “Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı”nda, Türkiye’nin farklı şehirlerinde yapılan Halk Bilgilendirme Toplantıları ile sindirim sistemi hastalıklarının toplumdaki farkındalık seviyesini yükseltilmesi ve kamuoyunun dikkatinin çekilmesi hedefleniyor.

Sindirim sistemi hastaları, hasta yakınları, Halk ve bu hastalıkları takip-tedavi eden hekimlerin katıldığı Halk Toplantılarının son durağı Kocaeli oldu. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Kent Konseyi’nin katkılarıyla düzenlenen Halk Toplantısı, 200’den fazla katılımcıyla Dr. Şefik Postalcıoğlu Konferans Salonu’nda yapıldı.

Konferans programında TGD Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, “Gastroenterolog Kimdir?; TGD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Dilek Oğuz, “Kabızlık, Şişkinlik, Hassas Bağırsak sendromları ne demektir, ne yapmalıyım?”; Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altay Çelebi, “Reflü ve Mide Ağrısına karşı öneriler, tedavi yolları” ve Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Göktuğ Şirin, “Kalın Bağırsak Polipleri ve Kanseri”ne dair bilinmesi gerekenleri ve önemli sağlık önerilerini katılımcılarla paylaştı.


- “Kabızlık nedenleri kişiye göre değişiyor”


Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Dilek Oğuz, kabızlığın değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan yaygın bir şikayet olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Kabızlık bir hastalık değil, kişiden kişiye değişen ve farklı şekillerde yorumlanan subjektif bir semptomdur. Hastalıklara, ilaçlara ve çeşitli faktörlere bağlı nedenleri (sekonder) bilmek ve bunu ayırt etmek önemlidir. Kabızlık, genellikle hastanın bağırsak fonksiyonlarında anormallik hissetmesidir. Dışkı sayısında azalma ile birlikte hastalar alt karın bölgesinde rahatsızlık, gerginlik ve şişkinlik tarif ederler. Genel olarak haftada iki veya daha az sayıda dışkılama alışkanlığı konstipasyon olarak tarif edilmekle birlikte, sayı tek başına yeterli bir kriter değildir. Hastaların nerdeyse yüzde 60'ı günlük barsak hareketleri normal olmasına rağmen kendilerini kabız olarak sayarlar. Bu hastalar genellikle dışkılamada zorlanma ve tam dışkılayamama hissederler. Dışkılama ile ilgili çeşitli sorunlardan korunmanın en iyi yolu düzenli dışkılama alışkanlığı kazanmaktır. Her gün düzenli bir saatte tuvalete gitmeye çalışın. Her gün özellikle sabahları kahvaltıdan sonra bağırsaklarınız için biraz zaman ayırmak önemlidir. Tuvalette 10 dakika durmaya çalışın, 15 dakikayı geçmeyin. Acele etmemeniz gereken zamanları tercih edin. Kendinizi rahat hissedeceğiniz bir tuvalet bulmaya çalışın.”


- “Ülkemizde her 5 kişiden 1’i reflü hastası”


Prof. Dr. Altay Çelebi ise, reflü hastalığına ilişkin, “Reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna doğru kaçması sonucu şikayetler olması ya da yemek borusunun alt ucunda buna bağlı zedelenme olmasıdır. Hastaların tipik şikayetleri, göğüs kemiğinin arkasında yanma ve ağza acı, ekşi su gelmesidir. Ayrıca göğüs ağrısı, boğazda yanma, boğazda gıcık hissi, ses kısıklığı, kuru öksürük, sık boğaz temizleme ihtiyacı ve astım gibi diğer şikayetler de görülmektedir. Türkiye’de her 5 kişiden 1’inde reflü vardır.” ifadelerini kullandı.

Reflü hastalığının tedavisi ile ilgili de bilgi veren Çelebi, “Öncelikle tedavi için yapılması gerekenler vardır. Bunlar, obez ise kilo vermek, tok mide ile yatmamak, geceleri reflü şikayetleri olanlarda başucunu yükseltmek, sigara ve alkolü bırakmak olarak sayılabilir. Tuz ve tuzlanmış gıdalar, çikolata ve yağlı yiyecekler, gazlı içecekler reflü şikayetlerini artıran gıdalardır. Reflünün ilaç tedavisinde, Alginatlar, tok ve gece yatarken alınmalıdır. Proton Pompa İnhibitörleri ise sabah kahvaltıdan yarım saat önce alınması önerilir." değerlendirmesinde bulundu.

Sindirim sistemi hastaları, hasta yakınları, halk ve bu hastalıkları takip-tedavi eden hekimlerin katıldığı Halk Toplantılarının son durağı Bursa oldu. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen Halk Toplantısı, 20 Şubat Çarşamba günü İncirli Kültür Sanat Merkezi’nde yapıldı. Konferans programında Prof. Dr. Serhat Bor, “Gastroenterolog Kimdir?; Prof. Dr. Macit Gülten, “Kabızlık, Şişkinlik, Hassas Bağırsak sendromları ne demektir, ne yapmalıyım?”; Prof. Dr. Murat Kıyıcı, “Reflü ve Mide Ağrısına öneriler, tedavi yolları” ve Prof. Dr. Hale Akpınar, “Çölyak hastalarının beslenme düzenine dair bilinmesi gerekenler ve Çölyak nedir?” konu başlıklarında, hastalıklarla ilgili bilinmesi gerekenleri ve önemli sağlık önerilerini katılımcılarla paylaştı.

TGD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hale Akpınar, çölyak hastalığının diyetle çözülebilen tek sorun olduğunu belirterek, her 100 kişiden birinde çölyak hastalığına rastlandığını belirterek, Türkiye'de tanısı konulmuş kayıtlı hasta sayısının 60 binin üzerinde olduğunu ve tanı alan hasta sayısından çok daha fazla tanı konulmamış hasta bulunduğunu kaydetti.

Çölyakın tüm dünyada en yaygın genetik hastalık olduğunu aktaran Akpınar, çölyak hastalığının belirtileri arasında ishal, aşırı gaz, kabızlık, sürekli, izah edilemeyen yakınmalar, bulantı ve kusma, tekrarlayan karın ağrısı olduğunu bildirdi.

Halk Toplantılarının son bölümlerinde, katılımcılardan gelen sorulara yanıtlar verildi. İzleyenlerin ilgiyle takip ettiği toplantıda ayrıca, sindirim sistemi hastalıklarıyla ilgili bilgiler yer alan broşürler dağıtıldı ve anket çalışması yapıldı.

Halk toplantılarının gerçekleştiği iller başta olmak üzere, hastalıklarla ilgili daha bilinçli bir toplum oluşturulmasına katkı sunulmasının planlandığı proje ile Kolon Kanseri, Reflü, İrritabl Bağırsak Sendromu, Ülser, Dispepsi, Ülseratif Kolit, Hepatit, Siroz, Pankreas Kanseri ve diğer Sindirim Sistemi Hastalıkları konusunda toplumda farkındalık oluşturulması, potansiyel ve mevcut hastaların hastalıklar konusunda yeterli bilgi seviyesine ulaşmasının sağlanması, hastalıklarda erken teşhisin öneminin vurgulanması, hasta yakınlarının da hastalık süreçlerine dair bilgilendirilmesi ve daha bilinçli olmalarının sağlanması hedefleniyor.

Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı ile bu sene içerisinde Tekirdağ, İstanbul-Bakırköy, Samsun, Ankara, Mersin ve Diyarbakır illerinde, farklı konu başlıklarında yapılacak toplantılarla, halkın sağlıklı bir yaşam ve gelecek için bilgilendirilmeye devam edilecek.

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor ise dernek olarak misyonlarının halkın sağlıklı bir sindirim sistemi için neler yapılması gerektiği ayrıca sindirim sistemi hastalıklarında tanı ve tedavi konusunda yol göstermek ve bu konularda en yetkili bilim insanlarının bilgilerini paylaşmalarını sağlamak olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Halk sağlığı açısından bakıldığında hastalıklarla mücadelenin öneminde öne çıkan faktörler, hastalığın sıklığı ve yaşamsal tehlikesi yaratıp yaratmadığıdır. Hastaları doğru bilgilendirmek ve aynı hastalığa yakalananların iletişim kurmasını sağlamak da görevlerimiz arasındadır. Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı ile farklı illerde ve farklı konu başlıklarında yapılan toplantılarla; Halkımızı sağlıklı bir yaşam ve sağlıklı bir toplum için bilgilendirilmeye çalışıyoruz. Modern tanı ve tedavi yöntemleri arasında önemli bir yer tutan endoskopik girişimler; yemek borusu, mide ve oniki parmak bağırsağının rahatsızlıklarında, nedenin ortaya çıkarılması amacıyla yapılan oldukça etkin ve güvenilir yöntemlerdir. Bu işlem, hekimin doğru teşhis koymasını ve sağlık sorununun tedavisinin planlanmasını sağlamaktadır. Endoskopinin başarısı ve hastanın endoskopiden rahatsızlık duymaması, kimin yaptığına, nerede yapıldığına, nasıl yapıldığına ve deneyimli bir yardımcı ekibinin olup olmamasına göre değişir. Endoskopiyi bu konuda eğitim görmüş olanlar yapmalıdır. Gastroenteroloji uzmanları 3 yıl boyunca endoskopi eğitimi görürler ve bu alanda en iyi eğitilmiş hekimlerdir."

Türk Gastroenteroloji Derneği’nin toplam 903 üyesi bulunduğunu belirten Bor, "Bu kadar az sayıda gastroenteroloji uzmanının ülke nüfusumuzun gastroenterolojik sorunlarını ve endoskopi ihtiyaçlarını karşılayamayacağı açıktır. Bu nedenle daha gerçekçi planlamalar yapılması gerekmektedir. Bu planlamalar yapılırken ihtiyacı olan her hastanın bu işlemlere erişim hakkı ile yapılan işlem kalitesi arasında bir denge olması da şarttır." değerlendirmesinde bulundu.



YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

banner108

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0