BURSA VALİSİ YAKUP CANBOLAT'A ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM AMA!

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra özellikle bürokraside bazı alanlarda hızlı değişimlere şahit olduk.

Bu alanda özellikle Cumhurbaşkanlığında yeni kurulan ofis merkezleri ile, ülke genelinde eksik olan konularla ilgili gerekli adımları atıyor.

İşte bu en önemli ofislerden biriside Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi. Bu ofisin başkanlığına da genç, yetenekli ve zeki bir beyin olarak Dr. Ali Koç atandı.

Bu isim size tanıdık gelebilir.  Çünkü eski Bakanlardan Atilla Koç'un oğlu olduğunu aktaralım.

Bende Cumhurbaşkanlığı Dijital Ofis Başkanı Ali Koç ile geçtiğimiz yıllarda en son Bursa' da, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde görüşme fırsatı bulmuştum.

Bazı konularda fikir alışverişinde bulunma fırsatım olmuştu.

Kendiyle görüşmemde Dijital Dönüşüm Ofisi olarak şimdilerde neler yaptıklarını sorduğumda, tüm kamu kurumlarının başta Bakanlıkların tüm verilerinin dijital ortama taşınması işleriyle uğraştıklarını söylemişti.

Hatta ilerleyen yıllarda T.C. Kimlik Kartınızsa tüm kurumlarla ilgili bilgilerin kaydedileceği ve  tüm bilgilerin elinizin altında olacağını söylemişti.

Ayrıca artık kurumlarda T.C. Vatandaşı olan kişilerden gereksiz belge ve bilgi istemeyeceğini de söylemişti.

Peki, bu bilgileri sizinle neden paylaşıyorum?

Hemen konuya gireyim malum Corona Virüs salgını sonrası hayatımızın büyük bir bölümü dijital dünya ve dolayısıyla İnternette yaşamak oldu.

Bu anlamda Cumhurbaşkanlığı’nın kurduğu Dijital Dönüşüm Ofisi’nin ne kadar önemli bir kurum olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyoruz.

İşte bu dijital dünyada bende Bursa'da yaşayan bir gazeteci olarak dönem dönem, sosyal medyadan bazı yazılar yazarak kamuoyuyla bilgiler paylaşıyorum.

İşte bu kapsamda geçtiğimiz günlerde enteresan bir olay yaşadım.

Beni takip eden bazı okurlarım geçtiğimiz günlerde sağlık çalışanlarının bazı sıkıntılarının olduğunu ve taleplerinin gündeme getirilmesi noktasında benden yardım istediler.

Bende bu konuyu çözse çözse Bursa Valisi Yakup Canbolat çözer diye, onu sosyal medyada (Tweeter da) etiketleyerek,  bu haberi kısa ve öz bir şekilde yazdım.

Aradan 1-2 saat geçmedi beni Bursa Valisi Yakup Canbolat aradı.

Bende şaşırdım...

Vali Canbolat ile bu arada 1,5 yıl öncesinde geçmesine rağmen ne Basın ve Gazeteciler Derneği ne de İnce Medya Grup olarak randevu istememize rağmen hayırlı olsun ziyaretinde bulunamamıştık.

Neyse sosyal medyada özellikle Bursa Valisi Yakup Canbolat'a çağrımdır diye bir başlık atarak sağlık çalışanlarının sıcak yemek talebi ve malzeme isteklerini Vali Canbolat'a iletmek istedim.

Öncelikle talebimiz hemen okunduğu için memnun oldum.

Ama sonrasında beni arayan Vali Canbolat, bana kendisini sosyal medyada neden etiketlediğimi  bana sordu.

Bende 'Sayın Valim ben gazeteciyim ve bana gelen bir haberi sizi etiketleyerek size ulaştırmak istedim.  Haber yapsam konu çok daha büyüyecek  diye buradan yazmak istedim' dememe rağmen Bursa Valisi Yakup Canbolat beni bir daha sosyal medyada etiketleme yapma  yoksa sonra görüşürüz' dedi.

Bende bu konuşma sonrasına Bursa Valisi CANBOLAT'a bundan sonra kendisini sosyal medyada etiketlemeyeceğimi ve direk haber veya köşe yazacağımı ve bu tavrınızdan dolayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve İçişleri Bakanı DANIŞMANI Harun Akın'a söyleyeceğimi söyleyerek telefonu kapattım.

Bu kadar basit bir konu için tabi ki İçişleri Bakanını aramadım ama danışmanı  Harun Akın ve sonrasında hemşehrisi  Cumhurbaşkanı Danışmanı, eski Konya Milletvekili, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikalar Kurulu Üyesi Ayşe Türkmenoğlu'na da bu konuyu aktardım ve onlarda bu olaydan dolayı şaşırdıklarını bana söylediler.

Evet gazetecilik hayatımda uzun yıllardır ilk kez böyle bir tablo ile karşı karşıya kaldım.

Hatta en son buna benzer başka bir olayı 2017 yılında o dönem Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile farklı bir alanda yaşamıştım.

O dönemde WhatsApp'tan Bakan Hakan Cavuşoğlu'a gönderdiğim köşe yazılarından dolayı beni arayarak 'Necmi kardeşim çok yoğunum malum  bana WhatsApp mesaj atmazsan sevinirim' demişti.

Tabi ki Sn. Bakan Çavuşoğlu o dönemde ülkenin Bakanı olduğu için yoğunluktan dolayı bunları söylemesi normaldi.

Ama bu iki yaklaşımda nezaketin ne kadar önemli bir konu olduğunu görmüş olduk.

Bir tarafta Başbakan Yardımcısı gazeteciye rica ediyor, Bursa Valisi ise bir gazeteciye emir cümlesi kullanıyor.

Artık bu aşamaları geçmemiz gerektiği kanaatindeyim.

Burası Bursa Sn. VALİM Türkiye’nin en büyük yerel medyasının olduğu bir şehirde yaşıyoruz.

Bunu unutmamamız gerekiyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bile halkla görüşürken bu kadar dikkatli olurken, Bursa Valisi’nin  bu yaklaşımının HİÇTE yakışmadığını belirtmek isterim.

Ben, Sn VALİMİZ'den bana 'Necmi bey vatandaşlarla ilgili varsa sıkıntılı durumlar bana WhatsApp veya özelden yazın ilgilenelim' demesini beklerdim.

Sonuçta ben Bursa Valisi Yakup Canbolat'ın ne memuru nede personeliyim!.

Ben emir alacak durumda da değilim ve her zaman devletimin yanındayım.

Aslında bu yazıyı da yazmak istemezdim ama benim günler öncesinde yazdığım sağlık çalışanlarının sıcak yemeği konusu ile ilgili bir okurum bana Vali bey sizin yazdığınız konuyu çözdü sosyal medyada yazmış deyince bu konuyu tüm okurlarıma aktarmak istedim.

Bu anlamda Bursa Valimiz Sn. YAKUP CANBOLAT'a sağlık çalışanlarının sıcak yemek ihtiyacını çözdüğü için çok teşekkür ediyorum.

Malum devir internet dönemi artık kurumlarda buna alışması gerekiyor.

Zaten bu pandemi rahatsızlığından dolayı artık vatandaşlar kurumlara gitmeden internetten e-devletten kurumlara başvurarak her şeye ulaşmaya çalışıyorlar.

Başta VALİLİKLER olmak üzere, sosyal medyada yazılan halkın sıkıntılarını sorunlarını yazan kişilerin durumları araştırılarak çözüme kavuşturulmalıdır.

Bizlerde kamu görevi yapan gazeteciler olarak bizlerin yazdığı konuları da çözüm noktasında gerekli kurumlar gerekli hassasiyeti yaparak gerekli adımları atmalıdırlar.

Bakınız dün sosyal medyada meslektaşımız Ömer Aydoğdu Görükle’de  caminin akşam namazı sonrası kandillerinin yanmadığını  yazdı.

Bende bu paylaşımı Bursa İl Müftüsü İzani Turan'a WhatsApp atarak konuyu paylaştım

Aradan 15 dakika geçmeden Caminin kandillerinin yandığını ve konuya müdahale eden Bursa İl Müftüsü Turan bizlere söylemişti.

Arkadaşımda,  bu konunun çözülmesi sonrasında, yine sosyal medyadan Bursa İl Müftüsü İzani Turan ve bana teşekkür etti.

İşte sosyal medyanın gücü her geçen gün atarak büyümeye devam ediyor.

Bursa Valimiz Sn. Yakup CANBOLAT'a da tavsiyemiz sosyal medyaya daha fazla ehemniyet göstererek yazılan,  çizilen konuları naçizane dikkate alması gerektiğidir.

Ha bu arada Sn. Valimiz sosyal medyada şiir ve önemli sözleri kendisinin yazdığını da iletelim.

Bizler gazeteci olarak gördüğümüz sorunları veya sıkıntıları her mecrada bazen gazete, İnternet veya Sosyal medyada yazmaya devam edeceğim.

Ha birileri bu konuları dikkate alır almaz, o kurumun konusu ama bize göre sosyal medyada da yazılanlardan herkesin üstüne düşen görevi yapması gerektiğini düşünüyorum.

Bizden söylemesi..,

Selam ve DUA ile

YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0