CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ

Dünya şaşkınlıkla izliyor yaşanan süreci...

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi ile ilgili senaryolar almış başını gidiyor.

Bir tarafta ABD, diğer tarafta Suudi Arabistan ve diğer tarafta Türkiye.

Olayın Türkiye'de olması, ayrı bir garabet aslında.

Sebebine gelince, Kaşıkçı Cinayeti Dünya ülkelerine, ülkemizin ne kadar güvensiz ve savunmasız olduğunu göstermek için planmış bir senaryo durumunda.

Malum meslektaşım, uzun yıllar Suudi Arabistan’da gazetecilik yaptıktan sonra ülkesini terk edip, ABD'ye yerleşip Washington Post’ta köşe yazarı olarak işe başlamış, tanınmış bir gazeteciydi.

Konuyu ülkemize getiren unsur ise Kaşıkçı’nın nişanlısının ülkemizde yaşamasıydı.

İddialara göre Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemeleri için ABD'de gerekli evrakları almak için Suudi Konsolosluğu’na gider.

Buradaki Suudi yetkiler, öncelikle eski eşinden boşandığı noktasında evrakı vermemek için Kaşıkçı’yı oyalarlar.

Yine bu yaşanan süreçte, özellikle ABD istihbaratçılarınında devreye girmesiyle Kaşıkçı’yı Türkiye'den bu evrakı olmak için Türkiye’ye yönlendirirler.

Zaten Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Salman tarafından ölüm fermanı hazırlanan Kaşıkçı için planlanan senaryo uygulanmaya başlanır.

Yani Kaşıkçı Cinayetinin, ABD'nin onayı olmadan Türkiye’de gerçekleşmesinin imkansız olduğunu iletelim.

En azından emareler onu gösteriyor.

Türkiye’ye gelen Kaşıkçı, nişanlısı ile evlilik için gerekli evrakları almak üzere Suudi Konsolosluğu’na gider.

Hatta nişanlısına sen beni dışarıda bekle, 1 saat içinde gelmezsem Türk yetkileri ara diye talimat verir.

Zaten Kaşıkçı başına gelebilecek olayları önceden tahmin etmiş.

Ama bu kadar zorbaca ve insafsızca bir cinayet işleneceğini o bile düşünemezdi herhalde.

Suudi Arabistan’ın istediği zaman Kaşıkçı’yı öldürebilecek gücü var. Bura da sorulması gereken soru; Neden Kaşıkçı Türkiye'de öldürüldü?

Bu cinayete ABD neden göz yumdu?

Suudi Arabistan bu cinayet ile Dünyaya ne mesaj vermek istedi?

Yine bu cinayet sonrası akıllara gelen soru; ‘’Bu olayın sorumluları ortaya çıkacak mı, yoksa bu konuda örtbas edilecek mi?’’

Yine bir başka soru olarak,  Suudi Arabistan’ın bu cinayette suçlu olduğu resmen belgelendikten sonra, cezayı kim veya kimler verecek?

Hangi ülkeler Suudi Arabistan’a yaptırım kararı alacak?

Malum ABD’nin geçtiğimiz aylarda Suudi Arabistan’a 110 Milyar dolarlık silah sattığını unutmadan söylememiz gerekmekte.

ABD’nin, Suudi Arabistan’a yaptırım uygulayacağını zannetmiyorum.

Olan maalesef meslektaşımız Cemal Kaşıkçı’ya oldu.

Bu hunharca işlenen cinayeti kınadığımızı ve sorumluların uluslararası mahkemelerce yargılanarak, cezalandırılmasını temenni ediyoruz.

Kaşıkçı ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

İnşallah böyle kötü olayları ülkemizde ve dünyanın dört tarafında bir daha duymayız temennisinde bulunuyorum.

Bu arada rahmetli Cemal Kaşıkçı’nın neden öldürüldüğününde ayrı bir muamma olduğunu iletelim.

Hangi bilgi için infaz edildi?

Veya ne tür bilgileri biliyordu da, bu cinayet işlendi?

Bakalım Ankara'da bu zorlu süreç nasıl sonuçlanacak, hep beraber göreceğiz.

Ama bu yaşananlar birilerinin planlarının başarılı olduğunu, algı yönetimi noktasında ülkemizi itibarsız gösterdiklerini söyleyebiliriz.

Bizlerde konuyu takip etmeye devam edeceğiz.

                       

                        Rahip Brunson NEDEN SERBEST KALDI!

Ben bu konuya başka bir boyuttan bakıyorum.

Bu olaya Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığının göstergesi olarak bakıyorum.

Bundan 20 yıl önce birisi bana dese gülerdim.

Ama bu günleri de gördük.

Öncelikle İlk kez ABD'li bir ajana, Rahip kılığında bulunup ceza verildiğini iletelim.

Hatta bu yargılama sonrası ABD Başkanı TRUMP’ın, bu rahibi bırakmazsanız sizi perişan ederim noktasında açıklaması da olmuştu.

TRUMP bununla da yetinmeyip, artık bu adam ne kadar önemliyse, Türkiye ile ilgili yaptırım kararları almıştı.

Bizlerde o zaman bu Rahip Bronsun'un ne kadar önemli olduğunu anlamıştık.

Bu yaşanan olaylardan sonrada ABD’nin uygulamaya başladığı ekonomik uygulamalar sonrasında, döviz kurunda ciddi artışlar ve sonrasında ülkemizde ekonomide ciddi dalgalanmalar olmuştu.

Bu yaşanan olayların faturası da ülke olarak rahip Brunson’a kesilmişti.

Şimdi bu yaşanan olaylardan sonra, 2 yıl cezaevinde kalan ve sonrasında ev hapsiyle serbest bırakılan Rahip Brunson, 12 Ekimde 3yıl 1 Ay hapis cezasına çarptırılarak serbest bırakılmıştı.

Mahkeme tutuklu bulunduğu süreci değerlendirerek, bu mahkûmu serbest bırakmıştı.

İşte ne olduysa bundan sonra oldu.

Vay efendim Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olmadık iftiralar atıldı.

İyi de kardeşim o zaman sormak lazım...

Siz bu zamana kadar hangi ABD'li ajanı sorguladınız?

Hangi ABD ajanını mahkemeye çıkardınız?

Siz hangi ABD ajanını cezaevine mahkûm ettirdiniz?

Şimdi bunları görmeyen kör gözler, mahalle kahvelerinde atıp tutuyorlar.

Bana göre Türkiye olarak yaptığımız bu yargılama ile, Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinin ne kadar tarafsız ve bağımsız olduğunu tüm dünyaya göstermiş olduk.

Bir de şunu anlamakta zorlanıyorum.

Elin adamını ABD Başkanı savunuyor. Bizim ülkemizde de bazı kişiler utanmasalar ABD Başkanını savunacaklar.

Yazıklar olsun size.

Öncelikle siz kendi devlet başkanınızı savunacağınıza kimleri savunuyorsunuz?

Anlamakta zorluk çekiyorum.

Ulen adam ajan. Hala yok öyle değildi, yok utanmazsalar bu adam Müslüman’dı diyecekler.

Birazda Milliyetçi olunda vatanınıza sahip çıkın.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı severseniz, sevmezseniz onu ben bilmem. Ama birazda ülkenize sahip çıkın kardeşim.

Ben, bu yaşanan süreçte yüce Türk Mahkemelerinin verdiği karara ve Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sonuna kadar destek verdiğimi ileteyim.

Evet büyüklerimiz derdi ya, olanda hayır vardır.

Bu yaşanan gelişmelerde, ülkemiz için hayırlara vesile olur inşallah.

Öncelikle bu yaşanan ekonomik sıkıntılarda, dövize bağlı fiyatların artışından büyük bir ders almamız gerekmektedir.

Birincisi yerli ve milli üretim noktasında dışa bağımlı bir ülke değil, kendi kendine yeten bir ülke olmak için gece gündüz çalışmamız gerekmektedir.

Yoksa bu tür ekonomik manipülasyonlar,  önümüzdeki yıllarda daha çok karşımıza çıkacaktır.

Bununla ilgili, gerekirse bazı bedeller ödeyerek yolumuza devam etmeliyiz.

Bu dönemde kurtuluş reçetemiz, ne olursa olsun yerli üretim olmalıdır.

AK PARTİ BURSA'DA GÜNDEM BÜYÜKŞEHİR BAŞKAN ADAYI KİM OLACAK?

AK Parti’de adaylık başvurusu resmi olarak daha başlamadı.

Ama BURSA'da kim belediye başkan adayı olacak merakla beklenmekte.

Gündemde önemli isimler varken, ANKARA'dan gelen önemli bir mesaj Bursa gündeminde bomba etkisi oluşturdu.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan önemli bir açıklama yaptı.

Turan, ''3 dönem belediye başkanlığı yapanlar, kendi iradesiyle aday olmayarak genel merkezi rahatlatmalı'' dedi.

Şimdi bu açıklama sonrası Bursa'da gözler 3 dönemdir belediye başkanı olan, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur AKTAŞ, Kestel Belediye Başkanı Yener ACAR ve Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu'na çevrildi.

Öncelikle 3.dönemi olan Kestel Belediye Başkanı Yener Acar'ın, yeni dönmede aday olmayacağını, yakın dostlarına ve AK Parti Bursa İl Başkanlığı’na bundan 1-2 ay önce ilettiğini iletelim.

Yine 3.dönemi olan Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu ise, tersine bu sefer partim uygun görürse, Osmangazi Belediye Başkan Adaylığı için çalıştığını ve bazı yerlerde de açıklamalar yaptığını iletelim. Bana bakılırsa Başkan Tatlıoğlu koltuk sevdasını bırakıp, yeni adayların önünü açmasının gerektiğini iletelim.Tabi ki bu bizim yorumumuz...

Gelelim Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın durumuna.

Öncelikle büyükşehir belediye başkanlarını, bizatihi AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın belirleyeceğini iletelim.

Tabi ki bu süreçte, başta kendi partisinin organlarının yazdıkları, başta anket sonuçları, bilinirlik ve bu görevi yapma kapasitesi olarak bir değerlendirme olacağını da iletelim.

İşte bu noktada 3 dönem İnegöl Belediye Başkanı olarak görev yapan ve 4.Dönemde de atanarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olan Alinur Aktaş'ın durumunu, AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'ın açıklamalarına bakarak değerlendirecek olursak, bu noktada şansının çok az olduğunu iletebiliriz.

Tabi ki kararı AK Parti Genel Başkanı Erdoğan verecek.

Peki Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kimlerin ismi öne çıkıyor.

İşte burada anketlerde de, en çok ismi çıkan isim olarak, eski Bakan Faruk Çelik'in ön sırada olduğunu iletelim.

Öncelikle Çelik'in Bursa'yı çok iyi bilmesi ve teşkilatçı olması hasebiyle, bu görevi sıkıntısız ve layıkıyla yapacağını söyleyenlerin çok olduğunu iletelim. Faruk Çelik’in malum Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yaşadığı ekonomik kriz ile ilgili Ankara'dan ciddi destekleri getirebilecek önemli kişilerden birisi olduğunu da belirtelim.

Çokta ismi önde olmasa da, geçen dönem Bursa'dan sorumlu olan eski Bakan Mehmet Müezzinoğlu'nunda isminin, Ankara'da gündemde olduğunu iletelim.

Düşük bir ihtimal olsa da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın değerlendirebileceği adaylar arasında Mehmet Müezzinoğlu’nun da isminin geçtiğini iletelim.

Gelelim sürpriz isimlere...

Anakara'dan edindiğim bazı iddialara göre, Bursa Sanayi ve Ticaret Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay ve eski AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'inde, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için isminin geçtiğini iletelim.

Yine ismi Ankara’da çokta gündeme gelmese de, Bursa'da birileri tarafından gündeme getirilen eski AK Parti Bursa İl Başkanı Sedat Yalçın'ın ismi de, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için konuşuluyor.

Ayrıca Sedat Yalçın, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmazsa, İlçe belediye başkanı adayı da olabileceğini hayranlarına söylüyormuş. Biz bu adımların, Yalçın'ın bu yaklaşımının onu daha çok uçuruma götüreceğini iletelim.

Evet bu kadar kulis yeter...

Şimdilik bu kadar.

Bir sonraki köşe yazımda görüşmek üzere...

Selam ve dua ile.

  

YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0