Bursa-Erzurum uçak seferleri başladı ama…

 Geçen günlerde devlet büyüklerimizin öncülüğünde THY’nin Bursa’dan Erzurum ve Trabzon’a seferlerini başlatması “yıllarca bu şehirden neden birçok ile uçak kalkmıyor?” serzenişlerinin cevabıdır.

Yenişehir Havaalanının uzaklığından, kullanışsızlığından, İstanbul’dan gitmenin daha kolay olmasından tutun; birçok bahanenin altına sığınmanın getirdiği olumsuzluklar “bu ilde” uçak seferlerini stop ettirdi.

4. büyük il olmamızla övünmemize karşın büyükşehir olmanın karşılığı “olması gereken avantajları” kullanamamak. Yurdun başka bir yerine gitmek için yöre insanını saatlerce yol aşıp İstanbul’dan uçağa bindiren sorumlular “ne yazık ki” uzun süre kafalarını kuma gömdüler.

Bursa ulaşımda sahipsizdir!

Her bakımdan kara yoluna mahkûm bırakılan, tren ve hava yolu ulaşımını çok gören zihniyetin değişmesi gerekiyor. Bir iki siyasetçi ve bürokratın uğraşısı dışında pek öne çıkan olmadı.

Havayolu yapılmıştır, yeri uygun veya uygun değil, burada yapılacak olanın uzaklığı yakınlaştırmak, insanların uzak yerlere kolay ulaşmasının önünü açmaktır.

Belediye başkanlarına düşen havaalanına gitmeyi kolaylaştırmak, biz vatandaşların ise “havayolunun çalışmasında” azami gayreti göstermektir.

******

ll. Abdülhamit’in toruna gösterilen ilgi…

Yıldırım Belediyesinin katkılarıyla Bursa’da panel düzenleyen İhsander Derneği belki de ülkemizde; başbakan, cumhurbaşkanı, bakanlar düzeyinde merak edilen bir konuğu ağırladı.

Salonun dolmasının yanında; ayakta insanların bulunması, nedenli merak edildiğinin göstergesi...

Tarihimize gösterilen saygının özellikle; çileli yıllarda padişahlık yapmış bulunan ll. Abdulhamid sevgisidir.

Son padişahlardan biri olup Osmanlının gücünün tükendiği, Avrupa Devletlerinin “her savaşta biraz daha toprak kopardığı, imparatorluğu içte ve dıştaki yıkıcılara karşı otuz üç yıl ayakta tutması” onun “ne denli saygıyı hak ettiğini” anlatır.

Kurduğu istihbarat örgütü ile birçok ülkeyi içinde barındıran, milliyetçilik akımların doruk yaptığı yıllarda zekâsını, bilgeliğini ortaya koyan, asıl önemi “tahtan indirildikten 9 yıl gibi çok kısa bir zamanda koca imparatorluğun büyük bir kısmı koparıldığında” anlaşıldı.

Yahudilerin borçları ödeme karşılığında toprak istemelerine verdiği cevap “ona” daha bir hayranlık duymamıza sebeptir. Diğer taraftan sevmeyen kesimin Kızıl Sultan dedikleri padişahın torununa ilgiydi.

Peki, şehzade kendisine gösterilen ilgiyi “kaldırabildi mi?” sanıyorum gördüğüm kadarıyla hayır!

Anlattığı olaylar hep sürgünde kendilerine yapılanlar, üzüntüleri, sitemi. Kendisinin ve diğer hanedan soyundan gelenlerin yurt dışı yaşamları…

Türkiye’nin ilgisizliği, vefasızlığı…

Bunlara diyeceğimiz bir şey yok ama tarihini anlatmadaki yetersizliği, tarihi konuları diğer konuğa bırakması, bendeki hayal kırıklığının sebebidir!

Hanedan soyundan gelen birisinin daha dolu olmasını, ilginin hakkını vermesini beklerdim.
YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0