Bir gün yine yükselir bu meşale…

 Son tercihi öğretmen yıllarıydı yaşadığımız.

Yazıp kazanmıştık mesleğimizi, tutunacak son dalımızdı o…

Yeterlilik sınavı vardı göstermelik,

Kazanmamak zor olandı.

Doğuda bir köyün kapısını çaldık mecburen.

Çetin mücadelemiz vardı, bazen kardan kapanan yollarda, ya da çatısı akan binalarda…

Arabasız kente ulaşır, bekârlık zorluğunu yaşardık.

Birkaç yılda bir müfettiş gelirdi.

Bütün yokluklara rağmen “bu niye yok?” söylemi üzerdi, hepimizi…

Çok azı derdi “burada yaşamanız bile yeterli.”

Birleştirilmiş sınıflarda, Türkçe bilmeyen çocuklara, emeğimiz…

Halk öğretmen yolu gözlerdi, öğretmeni gördüğünde, davul zurna şenlik yapıp,

Saygıyla eğilirdi.

Dökerdi; neyi var, neyi yoksa!

Yemeklerle donatırdı sofrayı,  yoksul evinin köşesini…

El öpme yarışı,

Eğitimin el üstünde tutulduğu yıllar…

 Çocuklar uzaktan gördüğünde kekeme olur, eğilir, utanır,

Hiçbirini yapamayacaksa saklanırdı, köşe başına.

Şimdi öğretmenim “en yüksek puanı alman” yetmiyor.

Atanamayan öğretmenler sığmıyor salona…

Dershane kapısında,

Sınavlar için çaban unutturuyor seni…

Her şey var şimdi.

Okullar teknolojiyle donatılmış, kitaplar ücretsiz, rahat sınıflarda eğitim…

Saygın kalmadı öğretmenim…

 Ne veli üzerinde, ne öğrencide, ne çevrede...

Kovalanıyorsun okul salonunda, bahçede, karakolda.

Şehit veriyorsun uzak diyarlarda, aklını kaybedip bin pişman döndüğün,

Uykusuz geceler sıralanıyor, vatanında harf öğretmek için…

Doktor raporları uçuşuyor ellerde.

Çocuğu için rapor almayan veli kınanıyor.

Satırla yarılmış, bıçaklanmış, hakaret görmüşsün!

Eğitimi umursayan yok!

Okul biter unutulursun öğretmenim!

Yinede bu mesleği yaşıyor, yaşatıyorsan,

Başın dik şekilde dolaşıyorsan,

Sen büyüksün, nefersin, idealistsin…

Bu zor şartlarda yarının bireylerini yetiştirmek çabasıyla,

Bütün engelleri bir bir aşacağını bilmen,

Yarınlar içindir unutma, öğretmenim!

YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0