28 Şubat Mağdurları ve Darbeciler...

Türkiye tarihinin kara lekesidir 28 Şubat 1997...
Peki ne oldu bu tarihte?
Hemen açıklayalım...
1995 Genel Seçimlerinde Refah Partisi birinci parti oldu.
İkinci parti ise DYP... 
Sonra bu iki parti Refah-Yol hükümetini kurarak göreve başlar.
1996 yılında ise dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'dır. 
Dışişleri Bakanı ise Tansu Çiller.
Özellik Milli Görüş geleneğini kuran ve yayan Necmettin Erbakan'dan rahatsız olan bazı kesimler partiyi ve hükümeti yıpratmak için çeşitli algı yönetimi yaparlar.
Bunlardan bazıları medya aracılığıyla ve bazıları da kamuoyuna verdikleri demeçlerle hükümeti zor durumda bırakamaya çalışır. 
Hükümeti bu zor duruma düşürenlerin başında da maalesef asker gelmektedir...
Peki bu askerlerin başka derdi yok mudur?
Tabi ki yoktur onların varsa yoksa o zaman konusu irticaaydı.
Nasıl ki şimdi de 14 yıllık Ak Parti iktidarına bakışları gibi...
Gerçi hala Ak Parti iktidarında irtica gelmedi ama!
Evet o zamanki Genel Kurmay Başkanlığında kuvvet komutanları ve bazı paşalar kendilerine yakışmayacak açıklamalarda bulunmuşlardı.
İşte size bir örnek Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın  o zamanki hükümeti kastederek  ''İrtica PKK'dan daha tehlikelidir' açıklaması...
Halbuki o zamanda bu zamanda milletin askerle hiç bir zaman sorunu olmamıştır olamazda.
Zaten bizim inancımızda asker ocağı peygamber ocağı olarak kutsal bilenmektedir.
Batı çalışma gurubu ve o zaman başında Genel Kurmay 2.Başkanı Çevik Bir'in istediğiyle imam hatiplerin kaldırılması için YÖK başkanına tavsiye mektubu yazarak kat sayı mağduriyetini getirmesi...

İşte bu konuda bende meslek lisesi mezunu olduğum o dönemde bu sorunu yaşamış bir kardeşinizim.

Hatta bizler meslek lisesi mezunu olmamıza rağmen imam hatip liselerinin önünün kesmek için yapılan bu anti-demokratik uygulamadan dolayı yüz binlerce lise talebesi hayatlarını kararttığını ve haklarını gasp ettiklerini de iletmem lazım.
Bu insanların hakkını nasıl verecekler merak ediyorum aslında.
Yine sonrasında 30 Ocak'ta Sincan Belediye'sinin düzenlediği ve İran Büyükelçisinin de katıldığı ''Kudüs''gecesinde Cihat oyunun yapılması ve sonrasında  Manşetlere getirilmesi gündem olmuştu.
Bu olaylardan sonrada Ankara'da tankların yürütülmesi de gazetelerde ve TV ekranlardan hiç eksik olmadı.
Peki manşetlerde ve TV'de neler anlatılıyordu hemen size aktarayım.
SİVİL TOPLUM AYAKTA!(HÜRRİYET GAZETESİ)
70YILLIKİMAJIMIZGÜMEGİDİYOR(HÜRRİYETGAZETES)
REFAH'IN İKİ YÜZÜ (MİLLİYET GAZETESİ)
HOCA YİNE ATEŞLE OYNUYOR(SABAH GAZETESİ)
HOCA DİRENİYOR!(HÜRRİYET GAZETESİ)
YENİ HÜKÜMET HAYIRLI OLSUN (ZAMAN GAZETESİ)
KÖŞEYE SIKIŞTILAR (AKİT GAZETESİ)
PAŞA PAŞA İMZALADI(SABAH GAZETESİ)
TARİKATLAR DEVREDE (SABAH GAZETESİ)

İşte buna benzer hamlelerle maalesef içerden ve dışarıdan desteklerle Refah-Yol Hükümetini düşürmeye çalıştılar.
Tabi ki bu arada Başbakan Erbakan o dönemde Mısır, Libya, Nijarya ziyaretlerini yapması...
Sonrasında Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin olaylarının çıkması.
Yine bu olaylarla birlikte 3 Kasım'da gelen Susurluk kazası...
Yine dönemin Başbakanın 11 Ocak 1997 Başbakanlık konutunda tarikat liderlerine ve şeyhlerine iftar vermesi.
Sanki bu olaylar oldu da irtica gelmişti. 
Neyse...

İşte bu dönemde ne olaylarla birlikte yapılan  Milli Güvenlik Kurulunda oldu.
O tarihe kadar olmamış bir şey oldu ve bu toplantı tam 9 saat sürdü.
Herkes merak ediyordu toplantıda yaşanılanları ve sonrasında herkes öğrendi.

Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan MGK kararları yumuşatılmazsa imzalayamayacağını söyledi. 5 gün direndi ama sonunda imzaladı...

Bu olaylar yaşanırken yine hükümeti yıpratmak için sivil toplum örgütlerinden peş peşe açıklamalar geldi.
Sanki birileri haber vermiş gibi...
Bir tarafta TÜSİAD, diğer tarafta her zamanki gibi Barolar Birliği açıklama yaparak  ülkenin kötüye gittiğini ve ekonomik olarak ta sıkıntıya gireceklerini dile getirdiler. 

Peki bu kadar gelişmeler olduktan sonra ne  oldu diyebilirsiniz tabi ki bu oyunu oynayanlar maalesef kazandı ve ülke olarak yine onlarca yıla yıl geriye gitmiş olduk...
Bir tarafta MGK kararları için 'Bu kararlar bin yıl sürecek' diyenler ve aradan geçen 5 yılda rezil olmaları... 
Bu aziz millet neyin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Şimdi sormak lazım...
Bu ülkeyi askerler ve muhafazakarların kanını akıtmak kimin işine gelirdi?
O dönemde de hoca olan ve şimdiler Fetö örgüt lideri olarak bilinen Fetullah Gülen neden bu hükümetinde istifa etmesi gerektiğini açıkladı?
Bu ülkede neden imam hatip mezunu kişilerden makam ve mevkiye gelenlerinden çekindiler?
Yine bu ülkede dini inancı gereği başını örten bayanlardan ne istediniz?
Neden başlarını zorla açmak istediniz?
Neden üniversitelerde ikna odaları kurdunuz?
Bu ülkede neden 28 Şubat'ta  imam hatiplileri şeriatın bahçesi ve tehlikeli unsurları olarak gördüler?
Bu ülke o zamanlarda neden başı kapalılar örümcek kafalı dediler?
Bu ülkede yine imam hatip mezunlarına neden ölü yıkayıcılar diye aşıladınız?


Yine bu ülkede katsayı mağduriyeti uygulayarak imam hatip liselerinde okuyanların bir yere gelmek istemelerinden neden rahatsız oldunuz?
Bakınız ben 1998'de liseyi bitirdiğimde benden önce okulu bitiren arkadaşlarım  avukat, doktor, mühendis veya iktisatçı olabiliyordu ama maalesef katsayı mağduru edilerek bizi yok sıfatında sayan bir sistem neden getirildi?
Beni de mağdur eden bir öğrenci olarak soruyorum.
Yazık gerçekten yazık...
Bu ülkede sırf inancını yaşayan mütedeyyin Müslümanları sıkıntıya sokmak için neler yaptılar Allah aşkına.
Bu nasıl bir revadır!
Biz bu coğrafyada huzur, sevgi ve barış içersinde  yüzyıllardır yaşamadık mı?
Neyin hesabını yapıyoruz Allah aşkına!
Hep birileri bir oyun kuruyor ve sonrasında kardeş kardeşin kanını  neden akıtıyor?
Ama bu  devir eskide kaldı artık bu zamanları inşallah hiç bir zaman yaşamayız.
Bu cennet vatanın kıymetini bilmemiz gerekmektedir.
Kimseyi dışlamadan hor görmeden hareket etmemeliyiz.
Hani tabiri caizse bu ülkenin delisi de velisi de bizim.
Gelin birlik olalım Dincisi de, laik olanı, sosyalisti de,demokratı da el ele verip kardeşçe yaşayalım.
Yoksa ki yaşadığımız kötü örnekler her zaman karşımıza çıkar.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıoğlu'nun güzel bir sözü var ' 1saniyesine bile hakim olamadığımız şu dünyada fırıldak olmanın ne anlamı var' diyordu.
Ne kadar güzel demiş.

Bu anlamda yazımın sonunda rahmetli milli görüşün lideri eski Başbakan Necmettin Erbakan'ı rahmetle, şükranlar ve saygıyla anıyorum. Rabbim mekanını cennet eylesin.

Selam ve dua ile 
YORUM EKLE
google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0